19 Aralık 2018 Çarşamba

YAYINCILIK ETİK İLKELERİ HAVADA KALMASIN

2007 yılında Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Televizyon Yayıncıları Derneği (TVYD) ortak bir çalışma yürüterek 12 maddelik yayıncılık etik ilkelerini belirlemişti. Bu süreçte Prof. Dr. Bülent Çaplı hoca ve ekibi büyük çaba ve emek harcamıştı. Ben de bir toplantılarına katılmıştım ama ne yerini ne de zamanını hatırlıyorum. Hazırlanan etik ilkeler metni İstanbul'da düzenlenen bir törenle radyo televizyon kuruluşları yöneticileri tarafından imzalanmıştı.

Dönemin RTÜK Başkanı Zahit Akman, 3 Temmuz 2007 tarihinde düzenlenen imza töreninde yaptığı konuşmada, RTÜK dışında kurumlar tarafından yapılacak özdenetim çalışmalarını desteklediklerini ifade etmişti. Bugüne kadar bir icraatlarını göremediğimiz "izleyici temsilciliği" uygulaması da bu özdenetim çabaları arasındaydı. (İzleyici temsilciliğinin neden işlevsel hale gelemediği ayrı bir yazı ve tartışma konusu). Akman konuşmasında"Bu faaliyetlerin tek bir amacı var. Televizyon ve radyo yayınlarını izleyen ve dinleyenlerin yayınların içeriği ile ilgili belli bir güvene kavuşması ve bu güven çerçevesinde faaliyetlerin sürdürülmesidir. Biz bu ilkelere uyulmasını kanun yoluyla değil, gönüllülük rıza esasıyla gerçekleşmesini istiyoruz. Medya kuruluşlarının kamuoyunda daha güvenilir kuruluşlar haline gelmesinin en önemli yolunun, bu etik ilkelere uyulmasından geçtiğine inanıyoruz" demişti. 

İmza töreninde konuşma yapan Radyo ve Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği (RATEM) Başkanı Yusuf Gürsoy da medyada etik ilkeler geliştirmenin amacının yayın kuruluşlarını baskı altına almak ya da oto sansür uygulamaya zorlamak olmadığını, temel hedefin medyanın saygınlığını ve güvenilirliğini artırmak olduğunu ifade etmişti. Gürsoy, yasal yaptırımlardan medyanın kendini koruyabilmesi için mesleki ve etik kurallar çerçevesinde özdenetim ihtiyacının zorunlu hale geldiğini söylemişti.

İmza töreninde tek sitem Yerel ve Bölgesel Televizyonlar Birliği Başkanı Şeyda Açıkkol'dan gelmişti. Açıkkol, ilkeler hazırlanırken, devletin ve milletin bölünmezliği ilkesini güçlendirecek yayınlar yapılmasını, toplum çıkarlarını, ülke menfaatlerini hiçbir ticari kaygı taşımadan ve rekabet hissine kapılmadan ön planda tutacak bir ilke daha konulmasını istediklerini, isteklerine rağmen bu ilkenin konulmadığını ve bunu büyük bir eksiklik olarak gördüklerini dile getirerek, yine de mevcut çalışmayı anlamlı ve başarılı bulduklarını ifade etmişti.

Etik ilkelerin hazırlanmasında büyük emek harcayan Prof. Dr. Bülent Çaplı ise törende yaptığı konuşmada belirlenen etik ilkelerin bir özdenetim mekanizmasına gidecek yolun ilk adımı olması dileğinde bulunmuştu. Aslında asıl sorun da buydu. 

Etik ilkeler

2007 yılında belirlenen 12 maddelik etik ilkeler metni şöyleydi:

  • 1. İnsan onuruna, temel hak ve özgürlüklere saygılı olmak.
  • 2. İfade özgürlüğü ve haber alma hakkı çerçevesinde, olay ve olguları doğru, tarafsız ve eksiksiz yayınlamak.
3. Yayıncılığı haksız amaç ve çıkarlar doğrultusunda kullanmamak.
4. Çoksesliliğin ve kültürel çeşitliliğin korunmasına önem vermek,
5. Yayınlarımızda ırk, renk, dil, din ve cinsiyet ayrımcılığına, aşağılama ve önyargılara yer vermemek.
6. Kişi ve kurumların cevap ve düzeltme haklarına saygılı olmak. 
  • 7. Toplumda korku ve infial yaratabilecek olaylar karşısında ve kriz zamanlarında sağduyulu davranmak. 
  • 8. Şiddeti teşvik etmemeye ve meşrulaştırmamaya özen göstermek.
9. Özel hayata ve mahremiyete saygılı olmak.
10. Kadınların sorunlarına duyarlı olmak ve kadınları nesneleştirmekten kaçınmak.
11. Çocuk ve gençleri uygun olmayan içerikten korumaya özen göstermek. 
  • 12. İzleyicilerin ve dinleyicilerin gereksinim, beğeni ve hassasiyetlerine önem vermek.

RTÜK ve TVYD sadece 12 temel ilkeyi belirlemekle kalmamış, 2009 yılında BBC Yayın İlkelerine benzer şekilde açıklamalı bir rehber de hazırlamıştı. Rehbere şu linkten ulaşabilirsiniz.

Güncellenen etik ilkeler

RTÜK, 2007 yılında ilan edilen etik ilkeler metnini güncelleyerek geçtiğimiz 12 Aralık 2018 Çarşamba günü imzaya açtı. RTÜK Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya Ankara'da düzenlenen imza töreninde yaptığı konuşmada, "Medya kuruluşlarından ricamız haber ve programlarını hazırlarken vicdanlarının sesine de kulak vermeleridir. Bugün burada imza altına alacağınız etik ilkelere uyacağınıza bütün kalbimle inanıyor ve göstereceğiniz hassasiyet için hepinize teşekkür ediyorum" dedi. Yerlikaya, "bıçaklama, cinayet, gasp, hırsızlık, taciz, tecavüz, ihmal ve istismar konuları artık sıradan bir olaymış gibi haber bültenlerinin ağırlıklı içeriğini oluşturmaya başlamıştır. Görüntü tekrarlarıyla oklar çıkartılmak suretiyle yayınlandığı görülmekte, şiddetin ekranlarda sürekli yer alması şiddeti adeta meşrulaştırmaktadır. Ana haber bültenlerinin yayınlandığı saatler, her yaştan en fazla izleyici kitlesinin ekran karşısında olduğu zaman dilimlerine denk gelmektedir. Bu durumda çocuklar ve gençler bu tarz haberlere maruz kalmakta ve bu haberlerin içeriğinden olumsuz şekilde etkilenmektedir. Haberlerde toplumu şiddete yönelten, terörü teşvik eden ve halkı kışkırtmaya yönelik yayınlara asla izin vermeyeceğimizi burada belirtmek isterim" diye de uyarıda bulundu.

Güncellenen ve 20 maddeye çıkartılan yayıncılık etik ilkeleri şöyle:

1. İnsan onuruna, temel hak ve özgürłüklere saygılı olmak.
2. Türkçe'nin doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasının yanı sıra dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımından kaçınmak.
3. İfade özgürlüğü ve haber alma hakkı çerçevesinde, olay ve olguları doğru ve tarafsız vermek.
4. Milli iradeye saygılı olmak.
5. Toplumun inanç, değer ve hassasiyetlerini gözetmek.
6. Irk, dil, din ve cinsiyet ayrımcılığına; aşağılama ve ön yargılara yer vermemek.
7. "Çocukların korunması" ilkesini gözeterek, çocukların ve gençlerin fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini olumsuz etkileyen yayınlar yapmamak.
8. Ailenin bütünlüğünü ve sürekliliğini desteklemek.
9. Kadını istismar eden içeriklere yer vermemek.
10. Özel hayatın gizliliğini korumak.
11. Şiddeti teşvik etmemek ve meşrulaştırmamak.
12. Çok sesliliğe ve kültürel çeşitliliğe önem vermek.
13. Kişilerin ve kurumların cevap ve düzeltme haklarına saygılı olmak.
14. Terör örgütlerinin amaçlarına hizmet etmemek.
15. Savaş, terör amaçlı saldırı, doğal afet ve benzeri olağanüstü durumların ortaya çıkardığı kriz zamanlarında sağduyulu ve sorumlu davranmak; toplumda korku ve infial oluşturabilecek yayınlardan kaçınmak.
16. Alkol, tütün ürünleri ve uyuşturucu maddeler ile kumar başta olmak üzere, her türlü bağımlılıkla mücadele konusunda gereken hassasiyeti göstermek.
17. Genel sağlığa zarar verecek yayınlar yapmamak, sağlık ile ilgili yayınlarda bilimselliği ve uzmanlığı ön planda tutmak.
18. İzleyiciyi yanıltıcı ve zaaflarını istismar eden ticari iletişim yayınlarına yer vermemek.
19. Çevrenin ve hayvanların korunması bilincini geliştirmek.
20. Haksız amaç ve çıkarlara hizmet etmemek. 

Değişen, değişmeyen, yeni olan ilkeler

Kendi twitter hesabımda yeni yayın ilkelerini paylaşmış ve değişip değişmediklerini yazmıştım. Kısaca belirtmem gerekirse; 2, 4, 8, 14, 16, 17, 18 ve 19. maddelerdeki ilkeler yeni ilkeler. Bu ilkeleri de kısaca tekrar hatırlatalım:

2. madde: Türkçe'nin doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasının yanı sıra dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımından kaçınmak.
4. madde: Milli iradeye saygılı olmak.
8. madde: Ailenin bütünlüğünü ve sürekliliğini desteklemek.
14. madde: Terör örgütlerinin amaçlarına hizmet etmemek.
16. madde: Alkol, tütün ürünleri ve uyuşturucu maddeler ile kumar başta olmak üzere, her türlü bağımlılıkla mücadele konusunda gereken hassasiyeti göstermek.
17. madde: Genel sağlığa zarar verecek yayınlar yapmamak, sağlık ile ilgili yayınlarda bilimselliği ve uzmanlığı ön planda tutmak.
18. madde: İzleyiciyi yanıltıcı ve zaaflarını istismar eden ticari iletişim yayınlarına yer vermemek.
19. madde: Çevrenin ve hayvanların korunması bilincini geliştirmek.

Bu ilkelerden bazılarında asıl kastedilenin ne olduğu açık değil. Örneğin milli iradeye saygılı olmak, sandık sonuçlarına saygılı olmak anlamına mı geliyor, yoksa çoğunlukçu bir bakış açısıyla çoğunluğun her dediği olur anlamına mı geliyor belli değil. Demokratik sistemlerde elbette çoğunluk kararları esastır, ancak azınlık görüşleri de kendisini ifade edebilmeli, eleştiri yapabilmelidir. 

Ailenin bütünlüğünü ve sürekliliğini desteklemek maddesi de problemli geldi bana. Örneğin, boşanma davaları artık haber olmayacak mıdır, kocasından şiddet gören kadın aile bütünlüğünün korunması adına görmezden mi gelinecektir, ya da dizilerde boşanma sahneleri yaşanmayacak mıdır? Ailenin bütünlüğü kadar aile sağlığı da önemli değil mi? 

Terör örgütlerinin amaçlarına hizmet etmemek maddesi de muğlak ve yoruma dayalı. Örneğin bir terör eylemi haber olduğunda bu haber örgütün amaçlarına hizmet etmek olarak algılanabilir. Oysa Demirören Grubu Yazılı Basın Yayın İlkeleri (eski Doğan Yayın İlkeleri) içinde bu konuda çok daha açık ve anlaşılır bir ilke var: "Terör haberleri verilirken, halkın haber alma hakkı ile terörün propagandasını yapmama ilkesi birlikte gözetilir. Barış gazeteciliği ve insani kaygılar esas alınır." 

Genel sağlığa zarar verecek yayınlar yapmamak, sağlık ile ilgili yayınlarda bilimselliği ve uzmanlığı ön planda tutmak şeklindeki ilke gayet yerinde. Özellikle sağlıkla ilgili, iler tutar yanı olmayan ve üstelik sağlık açısından tehlikeli olabilecek açıklamalara medyanın reyting uğruna çanak tutmaması lazım. 

18. maddede yer alan yanıltıcı ticari iletişim meselesinin de daha çok reklamcılıkla ilgili bir ilke olduğunu ve dolayısıyla bu konunun Reklam Özdenetim Kurulu tarafından halledilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Özdenetim nasıl yapılacak
İlkeleri belirlemek kadar, ilkelerin nasıl ve kimler tarafından gözetileceğini yani özdenetimin nasıl yapılacağını kararlaştırmak da önemli. 2007 yılında ilk ilkeler açıklandığında özdenetim görevini medya kuruluşlarının kendi kendilerine yapması hedeflenmişti. Hatta izleyici temsilciliği sisteminin de bu amaçla yaygınlaştırılmaya çalışıldığını söyleyebiliriz. Ancak işler bu şekilde yürümedi. Özdenetim kısmı eksik kaldı.  
Yeniden aynı sorunları yaşamamak için atılması gereken doğru adım, yayıncılık sektöründeki tarafların bir araya gelerek, tıpkı Reklam Özdenetim Kurulu gibi bir oluşuma gitmesidir. Yayıncılık Etik Kurulu ya da Yayıncılık Özdenetim Kurulu gibi bir isimle bir özdenetim kurulu oluşturulmasında yarar var. Kurulda RATEM, TVYD, TİAK, TGC gibi meslek kuruluşları temsilcileri ile iletişim fakülteleri temsilcisi ve izleyici temsilcisi yer alabilir. Benim önerim budur.

  



17 Aralık 2018 Pazartesi

BASIN KARTLARINI BATI'DA OLDUĞU GİBİ GAZETECİLİK MESLEK ÖRGÜTLERİ VERMELİ

Türkiye'de basın kartları bu yıla kadar Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından veriliyordu. Genel Müdürlük geçen Temmuz'da yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na devredildi ve basın kartı verme yetkisi de İletişim Başkanlığı'na verildi

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan yeni Basın Kartı Yönetmeliği de 13 Aralık 2018 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlandı. Yayımlanır yayımlanmaz da çok sayıda eleştiri aldı. Kart iptallerinin kolaylaştığı; milli güvenlik ve kamu düzenine aykırılık gerekçesiyle kartların iptal edilebileceği; yeni yönetmelikle basın özgürlüğüne bir darbe daha vurulduğu; yönetmelikte internet medyasına yer verilmediği; yeni yönetmeliğin gazetecilik mesleği açısından önemli sakıncalar içerdiği gibi eleştiriler yapıldı. 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından yapılan açıklamada üstünde durulan hususlardan biri de Basın Kartı Komisyonu üye sayısının 15'ten 9'a düşürülmesi ve tüm üyelerin de İletişim Başkanlığı tarafından belirlenecek olmasıydı. Bu eleştiriye ben de katılıyorum. Basın Kartı Komisyonu'nda gazetecilik meslek örgütlerinin temsilcilerinin azalmasını ve bu temsilcilerin bile İletişim Başkanlığı tarafından belirlenecek olmasını doğru bulmuyorum. 

Avrupa ülkelerindeki uygulama

Peki basın kartları Avrupa ülkelerinde nasıl veriliyor? Bu konuda biraz araştırma yaptım. Basın kartlarıyla ilgili bilgilerin paylaşıldığı bir web sayfası üzerinden bulgularımı aktarıyorum.

1. Belçika'da basın kartlarını yayıncılar ve gazetecilerin oluşturduğu bir komisyon veriyor. Başvuru koşulları: Tam zamanlı gazeteci olarak çalışmak; reklamcılıkla uğraşmamak; 21 yaşından küçük olmamak; En az 2 yıldır çalışıyor olmak.

2. Danimarka'da basın kartları Danimarka Gazeteciler Sendikası tarafından veriliyor. Sendikanın 14 bin üyesi var. Danimarka'da hem tam zamanlı çalışan gazeteciler hem de serbest çalışan gazeteciler belirli bir aylık gelir kazandıklarını kanıtladıkları takdirde basın kartı alabiliyor. 

3. Almanya'da bir düzine gazetecilik meslek örgütü basın kartı verebiliyor. Hiçbir meslek örgütünün basın kartı vermede ayrıcalığı yok. Gazetecilik sendikaları tam zamanlı çalışma koşulu ararken, serbest çalışan gazeteciler de başka meslek örgütlerinden basın kartı alabiliyor.

4. İngiltere'de basın kartlarını Ulusal Gazeteciler Sendikası (NUJ) veriyor. Ulusal Gazeteciler Sendikası dünyadaki en büyük sendikalardan birisi. 35 bin üyesi var. Bu sendikadan basın kartı almak büyük prestij olarak görülüyor. 

5. Estonya'da gazetecilere basın kartı veren bir meslek örgütü yok. Ancak Estonya Gazeteciler Sendikası'na üye olan gazeteciler Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) tarafından verilen Uluslararası Basın Kartı için başvuru yapabiliyor.

6. Finlandiya Gazeteciler Sendikası üyelerine basın kartı veriyor. Başvuru için sözleşme ve en az altı ay çalışma koşulu bulunuyor. Serbest çalışan gazeteciler de başvuru yapabiliyor.

7. Fransa'da iki gazeteciler sendikası var. Bu sendikaların oluşturduğu bir komisyon basın kartlarını veriyor. Başvuru yapan gazetecilerin en az üç aydır tam zamanlı çalıştıklarını belgelemeleri isteniyor. Serbest çalışan gazeteciler de belli koşullarla başvuru yapabiliyor.

8. Yunanistan'da basın kartlarını Atina Gazetelerinde Çalışan Gazeteciler Sendikası veriyor. Tam zamanlı ve serbest çalışan gazeteciler başvuru yapabiliyor.

9. İrlanda'da da basın kartlarını Ulusal Gazeteciler Sendikası (NUJ) veriyor.  Yalnız sendikanın Britanyalı gazetecilere verdiği kartlar İrlanda'da, İrlandalı gazetecilere verdiği kartlar da Britanya'da geçerli değil.

10. İtalya'da basın kartlarını İtalyan Gazeteciler Derneği (FNSI) veriyor.  İtalya'da sadece tam zamanlı çalışan gazeteciler basın kartı alabiliyor.

11. Hırvatistan'da basın kartlarını Hırvat Gazeteciler Derneği veriyor. Tam zamanlı ve son üç yıldır çalışıyor olma koşulu var.

12. Litvanya'da da tıpkı Estonya gibi basın kartı veren bir meslek örgütü yok. Litvanya Gazeteciler Sendikası'na üye gazeteciler Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (FIJ) tarafından verilen Uluslararası Basın Kartı için başvuru yapabiliyor.

13. Lüksemburg'da Gazeteciler Sendikası (IPI) tarafından veriliyor basın kartları. Sadece tam zamanlı gazeteciler başvuru yapabiliyor.

14. Hollanda'da Gazeteciler Sendikası'nın (NVJ) 12 bin üyesi var. Sendikaya en az üç aydır üye olanlara sendika tarafından basın kartı veriliyor. Gazeteciler ayrıca polis basın kartı da alabiliyor. 

15. Norveç Gazeteciler Sendikası'nın 9 binden fazla üyesi var. Basın kartları sendika tarafından veriliyor. Serbest çalışan gazeteciler de basın kartı alabiliyor.

16. Polonya'da basın kartlarını Polonya Gazeteciler Derneği (SDP) veriyor. En az iki yıldır gazetecilik yapanlar başvuru yapabiliyor. Serbest gazeteciler de en az 2 SDP üyesi tarafından tavsiye edildikleri takdirde basın kartı alabiliyorlar.

17. Portekiz'de hem Gazeteciler Basın Kulübü hem de Ulusal Sendika basın kartı veriyor.  Hem tam zamanlı hem serbest çalışan gazeteciler basın kartı alabiliyor.

20. Avusturya'da basın kartları Basın Sendikası tarafından veriliyor. Tam zamanlı gazeteci olarak çalışma koşulu var.

21. İsveç'te 18 binden fazla gazeteci sendikalı. Gazeteciler Sendikası gazetecilik yaptığını belgeleyenlere basın kartı veriyor. Başvuru yapanların gazetecilik etik kodunu onaylamaları şartı da var. 

22. İsviçre'de üç gazetecilik meslek örgütü basın kartı veriyor. Serbest çalışan gazeteciler de basın kartı alabiliyor.

23. Slovakya'da Gazeteciler Sendikası basın kartlarını veriyor. Tam zamanlı ve serbest çalışan gazeteciler başvuru yapabiliyor, hatta gazetecilik öğrencileri bile basın kartı alabiliyor. 

24. İspanya'da basın kartlarını İspanya Gazetecilik Örgütleri Federasyonu veriyor. 48 gazetecilik örgütünün üyesi olduğu federasyon 19 binden fazla gazeteciyi temsil ediyor. Tam zamanlı ve serbest gazeteciler başvuru yapabiliyor

25. Çek Cumhuriyeti'nde basın kartı veren bir meslek örgütü yok. Çek Gazeteciler Sendikası üyesi gazeteciler Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun verdiği Uluslararası Basın Kartı'nı alabiliyorlar

26. Macaristan'da hem Gazeteciler Derneği hem de Basın Sendikası basın kartı vermekte.

Görüldüğü gibi, hiçbir Avrupa ülkesinde basın kartları resmi bir kurum tarafından verilmiyor. Bu uygulamanın sadece gazetecilik mesleğine özgü bir uygulama olduğunu da belirteyim. Örneğin iletişim mesleklerinden gazetecilik dışındaki hiçbir mesleği kimlerin icra edebileceği devlet tarafından belirlenmiyor. Kimin halkla ilişkilerci olabileceğine karar veren bir resmi kurum yok. Kimin reklamcı sayılacağına devlet karar vermiyor. Başka meslek dalları için de geçerli bu söylediğim. Dolayısıyla kimin gazeteci sayılacağına bir resmi kurumun karar veriyor oluşu ciddi bir sorun. Bu kurum ne kadar objektif karar verirse versin, ana sorun ortadan kalkmaz. Bu yanlış uygulamadan dönülür mü bilemem, en azından yakın vadede dönüleceğini de sanmam. Hiç olmazsa gazeteci örgütlerinin temsilci gönderdiği eski sistem korunmalıydı.  

HABER SİTELERİ / 2022-2023

 2022-2023 eğitim yılı Güz döneminde Üsküdar İletişim'de verdiğim Gazeteciliğe Giriş dersi kapsamında öğencilerimin açtığı haber siteler...