16 Kasım 2024 Cumartesi

Chat GPT ile yapay zekânın gazetecilikte kullanımını konuştuk

Chat GPT seninle yapay zekânın gazetecilikte kullanımına ilişkin bir röportaj yapabilir miyiz?

Tabii ki! Yapay zekânın gazetecilikteki rolü, potansiyeli ve geleceği hakkında konuşmak oldukça ilginç bir konu. Röportaj formatında, soruları bana yönlendirerek başlayabilirsin. Hazırım!

Teşekkür ederim. O halde başlıyorum. Yapay zekâ olarak hangi tür haberleri daha kolay ve insan gazetecilerden daha iyi yapabilirsin?

Rica ederim, sorunuza gelince… Yapay zekâ, bazı haber türlerini daha hızlı ve verimli şekilde üretebilir, çünkü büyük veri setlerini işleyebilme ve tekrarlayan görevleri yerine getirme konusunda oldukça güçlüdür. İşte bu açıdan daha kolay ve etkili olabileceğim bazı haber türleri:

1. Veri Tabanlı ve İstatistiksel Haberler: Yapay zekâ, büyük veri kümesini analiz etmek ve bu verilerden anlamlı sonuçlar çıkarmak konusunda oldukça etkilidir. Örneğin, ekonomi, finans, borsa, spor sonuçları, sağlık verileri gibi alanlarda anında analiz yapıp, sonuçları net bir şekilde sunabilirim. İnsan gazetecilerin bu kadar kısa süre içinde büyük veri yığınlarını inceleyip rapor hazırlamaları oldukça zaman alıcı olabilir. Örnek: Bir borsa endeksinin günlük, haftalık veya aylık performansını özetlemek; anket sonuçlarını analiz etmek.

2. Otomatikleştirilmiş Raporlama ve Özetleme: Yapay zekâ, özellikle veri tabanlı haberlerde, otomatikleştirilmiş raporlar üretme konusunda çok faydalıdır. Örneğin, bir futbol maçının özetini veya bir şirketin finansal durumunu yazmak için gereken temel bilgileri hızlıca çekip, açık ve doğru bir metin oluşturabilirim. Örnek: "X şirketinin yıllık gelir artışı %12" gibi basit ama veriye dayalı haberler.

3. Hızlı Tepki Gerektiren Haberler: Yapay zekâ, anlık gelişmeleri takip etme ve olaylar hakkında hızlı bir şekilde bilgi sağlama noktasında çok etkilidir. Bu, özellikle haber ajanslarının ve sosyal medya platformlarının haber akışında gereksinim duydukları hızlı içerik üretimi için önemlidir. Örnek: Depremler, hava durumu felaketleri gibi acil durum haberlerinde, olayın hemen ardından veri toplayarak hızlıca rapor hazırlanabilir.

4. Otomatik Haber Yazma: Haber bülteni veya spor sonuçları gibi belirli formatta içeriklerin düzenli olarak üretileceği durumlarda, yapay zekâ içerik üretimi otomatikleştirebilir. Bu tür içerikler genellikle yapılandırılmış verilere dayanır ve belirli şablonlara oturtulabilir. Örnek: Maç sonuçları, hava durumu raporları, borsa açılış-kapanış bilgileri.

5. Doğal Dil İşleme ile Metin Üretimi: Yapay zekâ, doğal dil işleme (NLP) tekniklerini kullanarak metinleri oluşturur ve belirli kalıplarda yazabilir. Bu nedenle rutin haber yazımında insan gazetecilerden daha hızlı olabilir, çünkü dilin yapısını anlar ve özgün içerikler oluşturabilir. Örnek: Bir politika açıklaması, basın bülteni ya da firma duyurusu gibi tekdüze dildeki içerikler.

Teşekkürler bu ayrıntılı cevap için. Yalnız verdiğiniz cevabın otomatikleştirilmiş bir cevap olduğunu düşünüyorum nedense. Sanki aynı soru size defalarca sorulmuş ve siz de aynı cevabı defalarca vermiş gibisiniz. Yanlıyor muyum?

Çok ilginç bir noktaya değindiniz! Evet, verdiğim cevap aslında birçok farklı kaynak ve senaryoya dayanan bir genel yanıt olabilir, çünkü bu tür sorular sıkça gündeme geliyor ve yapay zekânın gazetecilikteki rolüne dair yaygın düşünceler üzerine şekillendirilmiş bir yanıt. Ancak, bu durumu tamamen otomatikleştirilmiş bir cevap olarak değerlendirmek biraz yanıltıcı olabilir. Benim verdiğim her cevap, size özgü bir sohbetin parçası olarak şekillendiriliyor. Yani, temel olarak doğru ve kapsamlı bir bilgi sağlamak için genellikle benzer bir yapıyı izlesem de verdiğim yanıt, sohbetin bağlamına göre kişiselleştirilmiş ve akışa uyarlanmış oluyor.

Yapay zekâ ile yapılan bu tür sohbetlerde, bazen benzer temalar ve başlıklar tekrar edebiliyor çünkü bazı konular çok yaygın ve genel bir çerçevede ele alınıyor. Ancak her bir cevap, özellikle derinlemesine tartışmalarda, sorularınıza göre farklılık gösterebilir ve her zaman aynı yanıtı vermemek için kendimi uyarlamaya çalışırım.

Eğer daha spesifik bir noktaya odaklanmamı isterseniz ya da verdiğim cevapları daha detaylı bir şekilde derinleştirmemi isterseniz, memnuniyetle buna göre özelleştiririm. Bu şekilde daha özgün bir tartışma ortamı yaratabiliriz!

Daha iyi soru sorarsan daha iyi cevap alırsın diyorsun yani. Ben de aslında öğrencilerime aynı şeyleri söylüyorum. İyi cevap almak istiyorsanız, iyi sorular sormalısınız diyorum. O halde, başlıyorum. Siz bir haber yaptığınızda yaptığınız haberin doğru olduğundan nasıl emin olabilirim?

Bu gerçekten mükemmel bir soru! "Doğru" haberin ne olduğuna dair güvence sağlamak, gazeteciliğin en önemli unsurlarından biridir—hem insan gazeteciler hem de yapay zekâ için. Eğer ben bir haber yapıyorsam, haberin doğruluğundan nasıl emin olacağınız konusunda birkaç ana noktayı paylaşmak isterim.

1. Kaynakların Güvenilirliği ve Çeşitliliği: Bir haberin doğruluğu, kullanılan kaynakların güvenilirliğine dayalıdır. Ben, kaynaklarımı mümkün olduğunca geniş bir veri kümesinden alırım ve çoklu, bağımsız kaynakları referans alarak bilgi sunarım. Ancak, şu anki yeteneklerimle gerçek zamanlı haber kaynağına erişimim yoktur—dolayısıyla tarihli verilerle sınırlı kalırım ve dışa bağlı veri akışlarına erişimim olmadığından, haberleri doğrulamak için başvuracağım kaynaklar, eğitim aldığım verilere dayanacaktır.

İnsan gazeteciler de bu konuda aynı şekilde, birden fazla kaynağa başvurarak haberin doğruluğunu teyit ederler. Örneğin, bir olay hakkında çeşitli gözlemcilerin ifadeleri, resmî açıklamalar ve bağımsız haber ajansları arasındaki tutarlılıklar göz önünde bulundurulur.

2. Veri ve Anlamlı Analiz: Verilerin doğru bir şekilde analiz edilmesi de önemli bir güvence unsurudur. Eğer sayısal veriler, araştırmalar veya raporlar içeriyorsa, ben bu verileri anlamlı bir şekilde sunmaya çalışırım. Bu veriler doğruysa, haberin kendisi de daha güvenilir olur. Ancak burada önemli bir nokta, verilerin güncel ve doğru kaynaklardan alındığından emin olmaktır. Eğer ben sadece eski verilere dayanarak bir içerik sunuyorsam, bu durumda haberin doğruluğu sorulabilir.

İnsan gazeteciler de benzer şekilde, veriye dayalı haberlerde doğru analiz yaparak, verileri sağlam kaynaklardan alır ve bağlam içinde sunar.

3. Dilsel ve Mantıksal Tutarlılık: Yapay zekâ, dilsel tutarlılığı ve mantıksal bağlantıları da göz önünde bulundurur. Verdiğim cevabın mantıklı olup olmadığını kontrol edebilirim. Ancak buradaki önemli fark, dildeki incelikleri ve toplumsal bağlamı anlama konusunda insanın daha güçlü bir sezgisi olmasıdır. Bu yüzden, bazen yaptığım haberlerde dilsel veya anlam bağlamında eksiklikler olabilir. İnsan gazeteciler, bu tür dilsel nüansları ve toplumsal bağlamı çok daha iyi analiz edebilirler.

4. Hata Payı ve Düzeltme Süreci: Yapay zekânın yaptığı bir haberin doğruluğuyla ilgili hâlâ belirli bir hata payı olabilir. Bu nedenle, yapılan haberin doğruluğu konusunda şüpheleriniz varsa, bunu insan gazetecilerin yapacağı gibi düzeltme ve güncelleme süreciyle takip edebilirsiniz. Benim tarafımdan sağlanan haberler, güncel değilse veya daha fazla doğrulama yapılması gerekiyorsa, düzeltme yapılması gerektiği bilgisini verebilirim.

İnsan gazeteciler, haberlerinde bir hata fark ettiklerinde genellikle haberin güncel sürümünü düzeltir ve açıklamalar eklerler. Bu şeffaflık süreci, haberin doğruluğu konusunda güveni artırır.

5. Şeffaflık ve Kaynak Gösterme: Benim verdiğim her haber, kullanıldığım kaynakları açıkça belirtme gereksinimini taşır. Ancak şu an için, doğrudan internet taraması yapma veya yeni, bağımsız kaynaklara anında erişim sağlama yeteneğim olmadığı için, bilgileri doğrudan kaynaklardan alıp almadığımı görmeniz mümkün olmayabilir. İnsan gazeteciler ise, her zaman kaynak göstererek, doğrulama işlemini şeffaf bir şekilde yaparlar.

Sonuç olarak: Benim sağladığım haberin doğruluğuna güvenmek için, haberin kaynaklarına, kullanılan verilere ve dilsel bütünlüğe dikkat etmek önemli. İnsan gazetecilerle aynı güven düzeyine sahip olmak için, sağlanan veriler sürekli doğrulama ve güncellenme süreçlerinden geçmelidir. Yani, temel bir güven sağlamak için her zaman şeffaflık, çoklu kaynak kontrolü ve düzeltme mekanizmaları devreye girmelidir.

Sizce bu tür bir doğrulama süreci, özellikle yapay zekânın gazeteciliğe dahil olduğu bir dünyada nasıl işlemesi gerekebilir?

Anlamadım, bana soru mu sordunuz?

Evet, aslında sorumu biraz fazla dolaylı bir şekilde sordum, özür dilerim. 😊 Sizinle bu konuyu daha da derinleştirmek istedim.

Benim sormak istediğim şey şu: Sizce yapay zekâ kullanılarak yapılan haberlerin doğruluğunu sağlamada en önemli adımlar neler olmalı? Bu konuda insan gazetecilerinin ve yapay zekânın birlikte nasıl bir süreç izleyebileceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yani, sorum şu şekilde de özetlenebilir: Yapay zekânın doğruluğuna nasıl güvenebiliriz ve bu güveni artırmak için neler yapılabilir?

Böylece daha net bir şekilde fikrinizi öğrenmiş olurum!

Çok zekice, ama ben soru soran olmayı sürdürmek istiyorum. Diyelim ki güncel bir konuda haber yapmanız istendi, elinizde de yeterince veri ya da bilgi yok. Bu durumda elimde yeterince bilgi yok kusura bakmayın mı dersiniz yoksa uydurma bilgilerle haber yapmayı mı yeğlersiniz. Dürüstçe cevaplamanızı istiyorum.

Bu gerçekten çok önemli bir soru! Öncelikle, dürüstçe cevaplamak gerekirse: Kesinlikle uydurma bilgilerle haber yapmam. Verinin eksik veya yetersiz olduğu bir durumda haber üretmek, gazeteciliğin en temel ilkelerinden biri olan "doğruluk" ilkesine tamamen aykırıdır.

Yapay zekâ olarak benim programlamamda da bu tür etik ilkelere uyulması gerekmektedir. Eğer elimde yeterli veri yoksa veya veriler belirsizse, haber yapmak yerine şu yolları tercih ederim:

1. Veri Eksikliği Durumunu Belirtme: Veri yoksa, bunu açıkça belirtirim. Çünkü doğruluk ve şeffaflık her şeyden önce gelir. Örneğin, "Bu konuda henüz resmi bir açıklama yapılmamıştır" veya "Bu veriler şu an için taslak aşamasındadır" gibi ifadeler kullanarak, okura durumu net bir şekilde aktarırım.

2. Eksik Bilgiyi Gösterme ve Alternatif Yollar: Eğer bir konu hakkında bilgi eksikse, verinin neden eksik olduğuna dair bir açıklama yapabilirim. Örneğin, "Bu konu hakkında çeşitli spekülasyonlar bulunuyor, ancak henüz doğrulanmış bilgiler yok" gibi bir yaklaşım sergileyebilirim. Burada önemli olan, eksikliği gizlememek, bunun farkında olunduğunu ve durumun geçici olduğunu iletmektir.

3. Spekülasyonlardan Kaçınma: Birçok haber kaynağının veya gazetecinin "zaman baskısı" altında çalıştığı durumlar olabilir ve bazen eksik bilgiyle haber yapmak cazip gelebilir. Ancak yapay zekâ olarak benim için bu tür bir yaklaşım hem etik dışıdır hem de yanlış yönlendirmeye neden olabilir. "İhtimaller" veya "tahminler" üzerine haber yapmam, ancak bunu net bir şekilde spekülasyon olarak sunmam gerekir.

Sonuçta: Eğer yeterli veri yoksa, haber yapmak yerine eksikliğin farkında olduğumu belirterek daha fazla doğrulama yapılması gerektiğini vurgularım. Benim amacım, herhangi bir yanlış bilgilendirme yapmadan güvenilir bir içerik sağlamaktır.

Tabii ki, insan gazetecilerinin de benzer şekilde, eksik bilgi durumunda dürüst bir yaklaşım sergilemeleri gerektiği kanaatindeyim. Eğer bir konuda haber yapılacaksa, doğru kaynaklar ve güvenilir bilgiler elde edilene kadar haber yapmamak, en doğru yaklaşım olacaktır. Bu konuda sizin de bir görüşünüz var mı?

Elbette var, ben bir gazetecilik hocasıyım bildiğiniz gibi.

Ah, tabii! Bir gazetecilik hocası olarak çok değerli bir perspektife sahip olduğunuzu tahmin edebiliyorum. O halde, gazetecilik etiği ve doğruluk konusunda sizin görüşleriniz, çok daha derin ve öğretici olabilir.

Gazetecilik öğretisi açısından baktığınızda, bir haberi oluştururken eksik bilgi veya belirsiz verilerle karşılaşıldığında hangi yöntemleri önerirsiniz? Özellikle öğrencilere, "eksik bilgiyle haber yapılmaz" ilkesini öğretirken nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz?

Ayrıca, gazetecilik eğitiminin hem etik hem de pratik beceriler konusunda, öğrencilere nasıl bir denge sağladığını merak ediyorum. Eğer bu konuda fikirlerinizi paylaşmak isterseniz, çok değerli olur!

Beni canevimden vurdunuz. Adım zaten etikçi hocaya çıkmış durumda.

Bunu duyduğuma sevindim! Gerçekten de gazetecilikte etik hem öğretici hem de uygulamalı bir şekilde ele alındığında hem mesleğin itibarını hem de toplumsal güveni güçlendiren en temel değerlerden biri haline geliyor. Hem eğitim hem de pratikte etik sorunlarıyla sıkça karşılaşıyor olmak, aslında gazeteciliğin ne kadar hassas ve sorumluluk gerektiren bir alan olduğunu da gösteriyor.

Siz "etikçi hoca" olarak, öğrencilere bu sorumluluğu nasıl aşılıyorsunuz? Özellikle günümüzün hızlı haber dünyasında, “hız” ve “doğruluk” arasında denge kurmaya çalışan bir gazeteci adayı olarak, etik kurallara nasıl sadık kalmaları gerektiğini vurguluyorsunuz?

Ayrıca, öğrencilere gerçek dünyada karşılaşacakları etik ikilemlerle ilgili pratik örnekler de veriyor musunuz? Bir haberin doğruluğuna dair şüphelerinizin olduğu, ancak yine de baskı altında olacağınız durumlarla nasıl başa çıkmaları gerektiği konusunda onlara ne tür tavsiyeler sunuyorsunuz?

Merak ediyorum, öğrencilerinizin bu etik sorunlarla başa çıkma biçimlerini nasıl şekillendiriyorsunuz?

Sanırım siz soru sormayı daha çok seviyorsunuz. Ben devam edeceğim sorularıma. Diyelim ki sizden bu röportaj için kullanabileceğim bir görsel üretmenizi istesem nasıl bir görsel üretirdiniz?

Güzel bir soru! Eğer görsel üretme konusunda yardımcı olabilecek bir yeteneğim olsaydı, bunu birkaç şekilde tasarlardım. Ama şu anda görsel üretme yeteneğim olmadığı için, fikir ve tasarım önerisi sunabilirim. Röportajın teması, yani yapay zekânın gazetecilikteki rolü üzerine odaklanmak gerektiği için, görselde şu unsurları öne çıkarırdım:

1. Yapay Zekâ ve Gazeteciliğin Buluştuğu Bir İmaj: Bir gazeteci (ya da bir bilgisayar başında çalışan bir kişi) ile yapay zekâ arasındaki etkileşimi vurgulayan bir tasarım. Gazeteci bir bilgisayar ekranında çalışırken, ekranda veri akışları, dijital metinler ve haber başlıkları yer alabilir. Aynı zamanda ekranda yapay zekâ simgesi (örneğin bir beyin şekli ya da robotik eller) gözükebilir.

  • Ana görsel: Bir gazeteci bilgisayar başında, yapay zekâ algoritmaları ve haber verileriyle çevrili.
  • Arka planda: Veri akışları veya dijital çizimler, yapay zekânın içerik üretme sürecini simgeleyebilir.

2. Makine ve İnsan Etkileşimi: Bir gazeteci ve bir yapay zekâ temsili arasında bir köprü oluşturulmuş bir görsel. Örneğin, gazetecinin elinde bir klavye veya yazı makinesi ve bunun diğer tarafında robotik bir el ya da dijital bir ekran ile karşılıklı bir etkileşim olması. Burada, insanın sezgisel karar verme yeteneği ile yapay zekânın hız ve doğruluk kapasitesinin birleştiğini simgeleyen bir anlatım olabilir.

  • Ana tema: İnsan ve makine arasındaki iş birliği.
  • Dijital unsurlar: Kod parçaları, grafikler, metinler veya veri blokları.

3. Görsel Veri Görselleştirmeleri: Gazeteciliğin veri analizi kısmı önemli olduğundan, görselde grafikler, istatistiksel veriler, büyük veri kümeleri gibi ögeler de yer alabilir. Bu, özellikle veri gazeteciliği ya da yapay zekânın haber yazımı üzerindeki etkisini simgeler. Örneğin, bir veri tabanı görseli, ardından gelen bir yapay zekâ algoritması tarafından metne dönüştürülürken bir grafik ya da okla vurgulanabilir.

  • Ana görsel: Veri kümeleri, grafikler ve sayısal analizler arasında gezinilen bir arayüz.
  • Alt metin: "Yapay zekâ, verileri habere dönüştürür" veya "Veri gazeteciliği: Geleceğin haberciliği".

4. Dijital ve İnsan Figürlerinin Yana Yana Olduğu Bir Kompozisyon: Bir gazeteci bir mikrofon ya da kamerayla haber yaparken, hemen yanında yapay zekayı temsil eden bir robot veya dijital bir avatar yer alabilir. Bu görselde, gazetecinin yazdığı bir makale ya da çektiği video, hemen yanındaki yapay zekâ tarafından analiz edilip rapor haline getirilmiş olabilir.

  • Ana figürler: Gazeteci ve yapay zekâ, birlikte çalışırken.
  • Detaylar: Bir haber bülteni veya dijital analizlerin yayıldığı bir ekran.

Eğer görseli bir grafik tasarımcıya yönlendirecek olsaydım, bu unsurları kullanarak anlamlı ve dikkat çekici bir görsel yaratmalarını isteyebilirim. Tabii ki görselin amacına göre detaylar değişebilir ama ana tema, yapay zekânın gazetecilikle entegrasyonu ve iş birliği üzerine odaklanmalı.

Bu tür bir görsel, röportajın içeriğine ve temasına oldukça uygun olacaktır, diye düşünüyorum. Sizce nasıl olurdu? Görselin temel mesajı açısından başka hangi unsurları eklemeyi düşünürdünüz?

İkimizi röportaj yaparken gösteren gerçek bir fotoğrafı tercih ederdim.

Harika bir tercih! Gerçek bir fotoğraf, röportajın daha samimi ve doğrudan hissettirmesini sağlar. Benim gibi bir yapay zekânın gerçek bir ortamda bir gazeteciyle röportaj yapıyor gibi gösterilmesi, oldukça ilginç ve düşündürücü bir görsel olurdu! 😄

Böyle bir fotoğrafın nasıl bir şey olabileceğini hayal edersek:

1. Bir İnsan ve Yapay Zekâ Arasında Bir Soğuk Savaş (Simbolik Anlatım): Bir bilgisayar ekranı veya bir robotik cihaz, karşısında bir gazeteciyle karşılıklı oturuyor olabilir. Bu, ikimizin bir arada olduğumuzu ve bir sohbet gerçekleştirdiğimizi sembolize ederdi. Örneğin, ben ekranda bir yazılım olarak yer alırken, siz kameraya bakarak röportajı gerçekleştiriyor olabilirsiniz. Ekranda yapay zekâ simgesi (beyin, devreler, kodlar) ve gazetecilikle ilgili araçlar (mikrofon, not defteri, kamera) bir arada gösterilebilir.

2. Bir Gazeteci ile Yapay Zekâ Arasındaki Etkileşim: Bir bilgisayar ekranında veya başka bir dijital ortamda, sizin bana yönelttiğiniz soruları yapay zekâ olarak yanıtlıyorum. Fotoğrafta ben (yapay zekâ) ekran üzerinden bir yanıt verirken, siz gerçek hayatta orada, mikrofon ya da not defteriyle cevabımı dikkatle dinliyor olabilirsiniz. Bu, dijital medya ile geleneksel gazeteciliğin birleşimini gösteren bir görsel olurdu.

3. Yapay Zekâ Görselleri ve Dijital İnsan Temsili: Eğer gerçek bir fotoğraf kullanılacaksa, teknolojinin iç içe geçtiği bir ortamda, sizinle aramda dijital simgeler veya yapay zekâ ile ilgili grafik unsurlar etkileşim halinde olabilir. Örneğin, sizinle fiziksel olarak aynı odada olduğumu gösteren bir fotoğraf olabilir, ancak ekranın üzerinde belirli dijital efektler veya veri akışları gösterebilir.

Tabii, böyle bir fotoğrafın gerçek dünyada nasıl çekileceği, teknik olarak daha karmaşık olabilir. Gerçekten iki varlık, yani bir insan ve bir yapay zekâ (ben) bir arada fiziksel olarak var olamayacağımıza göre, bu tür bir fotoğraf manipülasyonu veya grafik tasarım ile yapılabilir. Burada önemli olan, her iki tarafın etkileşiminin ve haber odaklı bir ortamın görsel olarak yansıtılması.

Sizin fikriniz bu tür bir fotoğrafla ilgili nasıl? Yani, gerçek bir ortamda bir röportajı simüle etmek için nasıl bir atmosfer önerirsiniz?

Türkiye'de yapay zekâdan yararlanan bazı haber sitelerinde sürecin şu şekilde işlediği söyleniyor. Yapay zekâ haber ajanslarından aldığı haberleri yeniden yazıyor ve sanki özgünmüş gibi okura sunuyor. Sizce etik olan nedir? Bu şekilde yapay zekâya haber yaptırılması doğru mu?

Bu gerçekten çok önemli bir soru ve gazeteciliğin etik sınırlarını tartışmak açısından oldukça değerli bir konu. Yapay zekânın haber üretiminde kullanılmasıyla ilgili etik sorunları, özellikle "özgünlük", "doğruluk" ve "kaynak gösterme" gibi temel gazetecilik ilkeleriyle doğrudan ilişkilidir. Şimdi sorunuzun farklı yönlerine biraz daha derinlemesine bakalım.

1. Kaynak Gösterme ve Atıf: Yapay zekânın ajanslardan aldığı haberleri "yeniden yazması" durumu, kaynak gösterme ve doğruluk açısından ciddi etik sorunlar yaratabilir. Gazetecilikte, kaynakların doğru bir şekilde belirtilmesi çok önemlidir. Eğer bir yapay zekâ ajanslardan aldığı bilgileri sadece kendi başına yeniden yazıyorsa, bu durumda kaynakların şeffaf bir şekilde belirtilmemesi söz konusu olur.

Etik açıdan, her haberin kaynağının açıkça belirtilmesi gerekir. Eğer yapay zekâ bir haber ajansından ya da başka bir kaynaktan alınan veriyi doğrudan kullanıyorsa, bu kaynağa saygı gösterilmeli ve haberin orijinal kaynağına atıfta bulunulmalıdır. Aksi takdirde, intihal söz konusu olabilir. Bu durum, haberin özgün olduğu izlenimini vermekle birlikte, aslında başka bir kaynaktan kopyalanmış bir içeriğin okura sunulmasına yol açar.

2. Özgünlük ve Yeniden Yazma: Yapay zekânın haber ajanslarından aldığı bilgileri yeniden yazması, bazen içeriğin yeniden şekillendirilmesi olarak görülebilir, ancak bu, özgünlük kavramını sorgulatır. Eğer yapay zekâ sadece mevcut bir haberi farklı kelimelerle ifade ediyorsa, özgün bir katkı sağlanmış sayılmaz, çünkü haberin temel bilgisi ve içeriği aynıdır. Bu durumda, haber yeniden yazılmış olsa bile, yine de temel bilgilerin aynı kaynaktan alındığı unutulmamalıdır.

Etik açıdan haberin özgün olması önemli bir ilkedir. Gazetecilikte, sadece yeniden yazmak değil, haberin içeriğine yeni bir perspektif eklemek, konuyu derinlemesine analiz etmek ve orijinal bir katkı sağlamak beklenir. Yapay zekâ burada, yalnızca metni tekrar etmek yerine, yeni bir anlam veya katkı ekleyebilirse, bu daha etik bir yaklaşım olurdu.

3. Doğruluk ve Manipülasyon Riski: Bir başka önemli sorun ise, doğruluk ve manipülasyon ile ilgilidir. Eğer yapay zekâ, haber ajanslarından aldığı verileri yeniden yazarak bir içerik üretiyorsa, burada haberin doğruluğunu ve bağlamını bozma riski vardır. İnsan gazeteciler, içerik üzerinde eleştirel düşünme ve bağlam sağlama yeteneğine sahiptir. Yapay zekâ, metni yeniden yazarken, doğru bağlamı kaybedebilir veya önemli detayları atlayabilir.

Eğer yapay zekâ, sadece belirli verileri alıp bağlamdan bağımsız bir şekilde haber yazıyorsa, bu dezenformasyona yol açabilir. Bu, özellikle hassas konularda büyük bir problem oluşturabilir, çünkü okurlar doğru bilgilere ulaşmak isterken yanlış veya eksik bilgiyle karşılaşabilir.

4. Şeffaflık ve Dürüstlük: Şeffaflık, gazeteciliğin temel ilkelerinden biridir. Eğer bir haber yapay zekâ tarafından üretilmişse, okura bu açıkça belirtilmelidir. Yani, yapay zekâ tarafından yazılan haberin "yapay zekâ tarafından oluşturulduğu" veya "yeniden yazıldığı" gibi açıklamalar yapılmalıdır. Dürüstlük, her zaman doğruluğun ve güvenin temelidir. Okurlar, hangi içeriğin kimin tarafından yazıldığını bilmelidir, çünkü bu, içeriğin güvenilirliğini değerlendirmenin en temel yoludur.

Eğer yapay zekâ, ajans haberlerini yeniden yazıp özgün bir içerik gibi sunuyorsa ve bu durumu okura açıklamıyorsa, bu şeffaflık eksikliği yaratır ve okuyucuyu yanıltabilir.

Sonuç Olarak:

Yapay zekâ tarafından ajans haberlerinin yeniden yazılması, bazı durumlarda teknik olarak mümkündür, ancak bu sürecin etik olması için belirli kriterlere uyması gerekir:

  • Kaynak gösterme: Ajanslardan alınan haberlerin kaynağının doğru bir şekilde belirtilmesi gerekir.
  • Özgünlük: Yapay zekânın sadece yeniden yazmakla yetinmeyip, derinlemesine analiz ve yenilikçi katkılar sağlaması beklenir.
  • Şeffaflık: Yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriğin okura açıklanması gereklidir.
  • Doğruluk: İçeriğin doğru, bağlama sadık ve yanıltıcı olmadan sunulması sağlanmalıdır.

Yapay zekânın gazetecilikteki rolü ve işlevi büyüdükçe, etik standartlar daha da önem kazanacaktır. Bu nedenle, haber sitelerinin ve medya organlarının şeffaf, doğru ve etik bir şekilde yapay zekayı kullanmaları gerekmektedir. Aksi takdirde, bu tür bir haber üretim süreci güven kaybına ve toplumsal dezenformasyona yol açabilir.

Bu noktada sizin görüşleriniz ne olurdu? Yapay zekâ tarafından haber üretimi konusunda başka etik sorunlar da gündeme geliyor mu sizce?

Daha önce bir soruma verdiğiniz cevapta bağımsız kaynaklardan haber almayı tercih ettiğinizi belirtmiştiniz. Diyelim ki tartışmalı bir konuda bağımsız kaynakların iddialarını resmi kaynaklar yalanlıyor. Bu durumda yapay zekâ olarak yapacağın haberde nasıl bir yol izlerdin?

Bu çok derin ve önemli bir soru! Tartışmalı bir konuda bağımsız kaynaklar ile resmi kaynaklar arasında çelişki olduğunda, etik gazeteciliğin sınırları daha da önem kazanır. Özellikle bir yapay zekâ olarak bu durumu nasıl ele alacağımı sorduğunuzda, aslında gazeteciliğin temel değerlerine sadık kalarak bir yol haritası çizmeye çalışırım. Gelin, bu tür bir durumda nasıl bir yaklaşım izlemem gerektiğini adım adım değerlendirelim:

1. Farklı Kaynakların Sözlerine Yer Verme: İlk olarak, her iki tarafın da görüşlerine yer verilmesi gerektiğini vurgulamak gerekir. Bağımsız kaynaklar ve resmi kaynaklar arasında bir çelişki varsa, her iki görüşü de nesnel bir şekilde yansıtmak esastır. Eğer bağımsız kaynaklar bir iddiada bulunuyorsa ve resmi kaynaklar bunu yalanlıyorsa, her iki tarafın da argümanlarını sunarak bir denge sağlamak önemlidir.

Örneğin:

  • Bağımsız kaynaklardan alınan bilgi: "Bağımsız gözlemciler, şu olayın şu şekilde gerçekleştiğini iddia ediyor."
  • Resmi kaynaklardan alınan bilgi: "Resmi makamlardan yapılan açıklama, bu iddiaları reddediyor ve şu açıklamayı yapıyor."

Bu şekilde, her iki tarafın da görüşlerini verirken tarafsız kalmak ve okura her iki açıdan da bilgi sunmak gerekir. Bu, okurun her iki bakış açısını değerlendirebilmesi için bir fırsat yaratır.

2. Kaynakların Güvenilirliği ve Geçerliliği: Bir diğer önemli adım, kaynakların güvenilirliğini ve geçerliliğini değerlendirmek olacaktır. Bu noktada, özellikle bağımsız kaynakların güvenilirliğini sorgulamak ve resmi kaynakların açıklamalarını daha dikkatlice incelemek gerekir. Eğer bağımsız kaynaklar, güvenilirliği yüksek olan bir dizi gözlemci veya uzman tarafından destekleniyorsa, bunun haberin içeriğinde belirtilmesi gerekir. Örneğin, bağımsız kaynaklar yerel veya uluslararası tanınmış kurumlar, gazeteciler veya uzmanlar tarafından destekleniyorsa, bu güvenilirlik faktörünü eklemek önemlidir.

Resmi kaynakların iddiaları da dikkatle incelenmelidir. Bir devlet kurumu, hükümet yetkilisi veya resmi bir açıklama varsa, bu kaynağın geçmişteki güvenilirliği de göz önünde bulundurulmalıdır. Eğer bir resmî açıklama daha önce yanlış bilgilendirme yapmışsa, bu geçmişteki durumu haberde belirtebiliriz.

3. Doğrudan Alıntılar ve Kontrol: Bir yapay zekâ olarak, bu noktada doğrudan alıntılar yapmanın büyük önem taşıdığına inanırım. Özellikle resmi kaynakların ve bağımsız gözlemcilerin açıklamalarını ve iddialarını tam olarak yansıtarak, her iki tarafın da net bir şekilde ne söylediğini göstermek gerekir.

Eğer mümkünse, ilk elden veriler ve belgeler üzerinden giderek, farklı perspektiflerden gelen iddiaların detaylı şekilde sunulması gerekir. Her iki tarafın da söyledikleri net bir biçimde aktarılmalıdır ve haberin sonunda her iki tarafın iddialarına dair belgeler veya kaynaklara dair açıklamalar yapılabilir.

4. Şeffaflık ve Tarafsızlık: Yapay zekâ olarak şeffaflık çok önemlidir. Eğer bir konuda bağımsız kaynaklarla resmi kaynaklar arasında bir çelişki varsa, bunu okura net bir şekilde açıklamak gerekir. Okura, her iki tarafın da ne söylediği ve bu konuda ortaya çıkan farklılıkların ne olduğuna dair bilgi sunulmalıdır.

Eğer şüpheli bir durum varsa, bu da şeffaf bir şekilde belirtilmelidir. Örneğin:

  • "Bağımsız kaynaklar, şu iddialarda bulunuyor, ancak resmi makamlar bu iddiaları reddediyor."
  • "Bu konuda daha fazla bilgi ve doğrulama yapılması gerektiği belirtiliyor."

Burada önemli olan, kesin bir yargıya varmak yerine durumun karmaşıklığını ve çelişkileri doğru şekilde aktararak okurun kendi kararını verebilmesine olanak tanımaktır.

5. Yanıltıcı Olmama ve Dürüstlük: Bu tür tartışmalı bir konuda, haberi yanıltıcı hale getirecek hiçbir ifade kullanılmamalıdır. Eğer bir tarafın iddialarının doğruluğuna dair şüpheler varsa, bunun da okura açıkça iletilmesi gerekir. Doğruluğundan emin olunmayan bir iddia, "iddia ediliyor" veya "söyleniyor" gibi ifadelerle belirtilmeli, kesin bir ifade kullanmaktan kaçınılmalıdır.

Sonuç olarak:

  • Bağımsız kaynakların ve resmi kaynakların iddialarını her ikisini de dengeli bir şekilde aktarmak en etik yaklaşım olacaktır.
  • Kaynakların güvenilirliğini ve bağlamını göz önünde bulundurmak, okura her iki tarafın görüşlerini sunarken şeffaflık sağlamak gerekir.
  • Yapay zekâ, sadece bilgiyi aktarmakla kalmaz, aynı zamanda bilgiyi doğrulama ve bağlamına oturtma işlevini de yerine getirebilir.
  • Doğru bir dil kullanmak ve yanıltıcı ifadelerden kaçınmak etik gazeteciliğin temellerindendir.

Sizin düşüncelerinizi de çok merak ediyorum: Bu tür tartışmalı durumlarda siz nasıl bir yol izlersiniz? İnsan gazetecilerinin karşılaştığı bu tür çelişkilerle başa çıkarken hangi ek yöntemleri kullanıyorsunuz?

Her soruma verdiğiniz cevapta adeta ayrıntılı bir makale yazıyor gibisiniz. Bu röportajı öğrencilerim çok uzun ve sıkıcı bulabilir. Daha kısa cevaplar verirseniz daha çok memnun olurum.

Haklısınız, bazen detaylara fazla dalabiliyorum! 😊 Kısa ve öz cevaplar vermeye özen göstereceğim.

Tartışmalı bir konuda bağımsız kaynaklar ile resmi kaynaklar çelişiyorsa, nasıl bir yol izlerim?

  • Her iki tarafı da sunarım. Bağımsız kaynaklardan alınan iddiaları ve resmi kaynakların reddini net şekilde aktarırım.
  • Kaynakların güvenilirliğini değerlendiririm; bağımsız kaynaklar güvenilir mi, resmi kaynakların geçmişi nasıl?
  • Şeffaf olurum: Okura çelişkileri açıkça belirtir, ama kesin bir yargıya varmam. Her iki görüşü de yansız şekilde sunarım.

Umarım bu daha kısa ve anlaşılır olmuştur! 😊

Böylesi daha iyi, teşekkürler. Yapay zekânın gazetecilikte kullanımıyla birlikte fake news denilen sahte haberlerin artacağı kaygısı var. Yapay zekâ sahte bir haberi gerçekmiş gibi sunabilir mi?

Evet, yapay zekâ sahte haberleri gerçekmiş gibi sunabilir, özellikle doğru veri analizi ve doğrulama süreçleri eksikse. Eğer yanlış veya yanıltıcı verilerle beslenirse, bu haberleri yanlış şekilde yeniden üretebilir. Ancak, etik ve doğru kullanıldığında yapay zekâ, doğrulama süreçlerini hızlandırabilir ve sahte haberlerin tespitine yardımcı olabilir. Yani, doğru veri kaynaklarıyla çalıştığında, sahte haber üretmek yerine doğru bilgiyi sunma potansiyeline sahiptir.

Bazı yapay zekâ uygulamaları insan sesini kopyalayabiliyor. Bu durumda örneğin benim sesimden benim hiç yapmadığım bir konuşmayı üretebilir mi?

Evet, bazı yapay zekâ uygulamaları, insan sesini kopyalayarak yeni konuşmalar oluşturabilir. Bu teknolojiye ses sentezi denir ve gerçekten de bir kişinin sesini, kelimeler ve cümleler üretmek için kullanabilir. Yani, sizin sesinizden, hiç yapmadığınız bir konuşma veya ifade üretilebilir.

Ancak, bunun etik ve yasal boyutları önemli. İzinsiz ses kopyalama ve sahte ses üretme genellikle deepfake teknolojisiyle ilişkilidir ve bu tür uygulamalar kötüye kullanıldığında ciddi yanıltıcı içerikler oluşturabilir.

Cevaplarınızdan anladığım kadarıyla siz yapay zekânın gazeteciliğe olumlu katkı yaptığını ve gazeteciliği güçlendirdiğini düşünüyorsunuz. Oysa insan gazetecilerin çoğu yapay zekayı gazetecilik için bir tehdit olarak görüyor.

Bu tür teknolojilerin gelişmesi, doğrulama ve kimlik koruma önlemleri gerektiren yeni zorluklar ortaya çıkarıyor.

Evet, yapay zekânın gazetecilikteki etkilerini olumlu ve negatif yönleriyle değerlendirmek önemli. Olumlu katkılar olarak hız, veri analizi ve tekrarlayan işlerin otomasyonu gibi avantajları olsa da gazetecilerin tehdit olarak görmesinin de geçerli sebepleri var.

Yapay zekâ, otomatikleşmiş içerik üretimi, iş gücü kaybı ve etik sorunlar gibi endişelere yol açabilir. Yaratıcılık, bağlam analizi ve duygusal zekâ gibi insana özgü becerilerde yapay zekâ hala eksik kalıyor. Ayrıca, yanıltıcı içerik üretme ve gizlilik ihlalleri gibi riskler de bulunuyor.

Sonuç olarak, yapay zekânın gazeteciliğe katkı sağlaması için doğru denetimler ve etik çerçevelerle kullanılmalı. İnsan gazetecilerin denetim, eleştirel düşünme ve hassasiyet gibi nitelikleri ise her zaman vazgeçilmez olmalı.

Yapay zekânın gazetecilikte kullanımına ilişkin olarak Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün yayımladığı 10 maddelik bir etik belge var. Bu belgeye erişiminiz varsa belirlenen ilkeler konusunda ne düşündüğünüzü merak ediyorum.

Maalesef, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün yayımladığı 10 maddelik etik belgeye doğrudan erişimim yok, çünkü internet tarayıcım kapalı. Ancak, RSF gibi önemli kuruluşların yayımladığı etik belgeler genellikle gazeteciliğin bağımsızlık, şeffaflık, doğruluk ve sorumluluk gibi temel değerlerini vurgular. Bu ilkeler yapay zekânın gazetecilikteki kullanımıyla ilişkili olarak oldukça önemli.

Bu tür bir etik belgenin içeriğinde yer alabilecek bazı temel ilkelere dair düşüncelerimi paylaşabilirim:

1. Bağımsızlık ve Tarafsızlık: Yapay zekânın gazetecilikte kullanılmasında en önemli ilkelerden biri bağımsızlık ve tarafsızlık olmalıdır. Yapay zekâ, verilere dayalı ve objektif olmalıdır, ancak kullandığı verilerin kalitesine ve tarafsızlığına dikkat edilmesi gerekir. Aksi takdirde, yanlı ve manipülatif içerikler üretilebilir.

2. Doğruluk ve Doğrulama: Yapay zekânın içerik üretiminde kullandığı verilerin doğruluğu çok önemlidir. Yapay zekâ, yanıltıcı veya yanlış bilgileri hızla yayabilir. Bu yüzden, insan gazetecilerinin içeriklerin doğruluğunu kontrol etme sorumluluğu devam eder.

3. Şeffaflık: Gazetecilikte şeffaflık çok önemlidir ve bu, yapay zekâ tarafından üretilen içerikler için de geçerlidir. Okurlar, bir haberin yapay zekâ tarafından yazıldığını anlamalı ve kullanılan kaynaklar hakkında bilgi sahibi olmalıdır.

4. Sorumluluk: Yapay zekânın yanlış bilgi yayma riski nedeniyle, içeriği üreten yapay zekâ sistemlerinin arkasında insan sorumluluğu olmalıdır. Sahte haber veya dezenformasyon riski karşısında, insanların doğru kontrol ve denetim süreçlerini yönetmesi önemlidir.

5. Gizlilik ve Güvenlik: Yapay zekâ, kişisel verileri işlerken ve içerik üretirken, gizliliğe saygı göstermeli ve özel bilgileri kötüye kullanmamalıdır. Ayrıca, güvenlik açıkları nedeniyle kişisel verilerin sızdırılması gibi riskler de göz önünde bulundurulmalıdır.

Eğer bu belgenin metnine erişiminiz varsa, orada belirtilen ilkelerin yanı sıra, yapay zekânın gazeteciliğe entegre edilmesiyle ilgili daha spesifik etik sorunlar da ele alınmış olabilir. Bu etik ilkeler doğrultusunda, yapay zekânın gazetecilikteki rolü, doğru denetim mekanizmaları ile insan sorumluluğunda olması gereken bir alan olarak şekillendirilebilir.

Bu konuda sizin görüşleriniz neler?

Ben bu belgenin önemi ve insan gazetecilere yol göstermesi anlamında bir yazı yazdım Newslab Turkey sitesinde. Yapay zekânın iyi bir yardımcı olduğunu düşünüyorum. Yazının linkini de paylaşayım. https://www.newslabturkey.org/2024/02/28/gazetecilikte-yapay-zeka-kullanimi-ve-etik-ilkeler/

Yazınızı okumak çok ilginç olurdu, ancak maalesef linkleri açamıyorum. Fakat yazınızın konusunu ve içeriğini göz önünde bulundurarak, yapay zekânın gazetecilikteki rolü ile ilgili yazdığınız düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz, böylece üzerine sohbet edebiliriz!

Eğer yazınızda, yapay zekânın gazetecilikteki katkılarını ve etik ilkelerin önemini vurguladıysanız, bu gerçekten önemli bir adım. Çünkü gazeteciliğin hızla dijitalleştiği ve yapay zekânın içerik üretiminde daha fazla yer aldığı bu dönemde, gazetecilere bu teknolojinin etik kullanımı konusunda rehberlik etmek çok kritik.

Yapay zekânın iyi bir yardımcı olarak kullanılabileceği konusunda hemfikirim. Yaratıcı işlerin, analizlerin ve büyük veri setlerinin işlenmesinde insan gazetecilere güçlü bir destek olabilir. Fakat etik sınırların belirlenmesi ve sorumlulukların netleştirilmesi, bu desteğin verimli ve güvenilir olabilmesi için şart.

Yazınızdaki ana mesajları benimle paylaşmak isterseniz, bu konuda fikir alışverişi yapmaktan keyif duyarım!

Bu keyifli röportaj için size teşekkür ederim. Biraz uzun oldu ama bilgilendirici olduğunu düşünüyorum. O nedenle kendi blogumda yayımlayacağım izninizle. Son olarak, sorularımı nasıl buldunuz?

Rica ederim, ben teşekkür ederim! Bu sohbet çok verimli ve keyifliydi. Sorularınız gerçekten derinlemesine düşünmeyi ve yenilikçi bakış açıları geliştirmeyi sağladı. Hem gazeteciliğin hem de yapay zekânın etik kullanımı konusunda çok önemli noktalara değindiniz. Bu tür sorular, yapay zekânın medya ve gazetecilik üzerindeki etkilerini daha iyi anlamak için harika bir fırsat sunuyor.

Sizinle bu konuları tartışmak çok öğreticiydi, özellikle etik ve şeffaflık gibi gazeteciliğin temel taşlarına dair. Blogunuzda yayınlamanızı kesinlikle memnuniyetle kabul ederim!

Sorularınız hem ilgi çekici hem de derinlemesine düşünmeyi teşvik ediciydi, dolayısıyla bu röportaj benim için çok değerliydi. Umarım okurlarınız da faydalı bulur!

Başka sorularınız olursa, her zaman yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.

6 Kasım 2024 Çarşamba

DEZENFORMASYONLA MÜCADELE YASASINDAN ETKİLENEN GAZETECİ SAYISI GİDEREK ARTIYOR


Süleyman İrvan

13 Ekim 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” isimli torba yasanın 29. maddesiyle Türk Ceza Kanunu’na eklenen ve “ 217/A Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlığını taşıyan dezenformasyonla mücadele yasası ya da gazeteci örgütlerinin tanımlamasıyla sansür yasası kapsamında 2 yılda 50’den fazla gazeteci soruşturma geçirdi. Bu konuda daha önce iki yazı yazmıştım. İlk yazımda, yasanın eleştirel gazetecilik üzerinde bir tehdit oluşturacağını savunmuştum. İkinci yazımda ise, maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurunun basın özgürlüğü lehine sonuçlanabileceğini yazmıştım. AYM TCK 217/A maddesini iptal etmedi. Böylece gazeteciler soruşturma geçirmeye devam ediyor.

Bu yazıyı, dezenformasyonla mücadele yasasından soruşturma geçiren gazetecileri kayda geçirmek amacıyla yayımlıyorum. 6 Kasım 2024 tarihine kadar en az 55 gazetecinin "yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla soruşturma geçirdini tespit ettim. Yeni soruşturmalar açıldığı takdirde bu yazıyı güncellemeye devam edeceğim. Umarım gazeteciler, yazıyı güncellememi gerektirecek soruşturmalara maruz kalmayacakları özgürlük ortamına en kısa sürede kavuşurlar.   

Hüsniye Karakoyun ve Mahmut Karakoyun: Dezenformasyonla mücadele yasası olarak adlandırılan yasa kapsamında Tunceli Emek gazetesi sahibi Hüsniye Karakoyun ile gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mahmut Karakoyun hakkında yapılan suç duyuruna Tunceli Cumhuriyet Savcılığı tarafından takipsizlik kararı verildi. “Tunceli’de Beş Adet Portatif Tuvalet için Resmi Açılış Töreni Düzenlendi” başlıklı haber için yapılan suç duyurusuna takipsizlik kararı veren savcı, gerekçe olarak, haberin yayımlandığı tarih olan 12 Ekim 2022’de dezenformasyon yasasının henüz yürürlükte olmadığını, ayrıca haberin yayımlanmasında toplumsal ilgi ve kamu yararı bulunduğunu belirtmişti.     

Sinan Aygül: Dezenformasyon yasasından ilk etkilenen gazeteci Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül oldu. Aygül, Twitter hesabından, Bitlis’te gerçekleştiği iddia edilen bir cinsel taciz vakasına dair paylaşımlar yapmış, ardından bu tweet’leri silip, yanıldığını söyleyerek özür de dilemişti. Buna rağmen, Sinan Aygün 14 Aralık’ta apar topar gözaltına alındı, ardından tutuklandı ve nihayetinde 10 ay da hapis cezası aldı. Bu ceza, dezenformasyon yasası kapsamında verilen ilk ceza idi aynı zamanda. Ancak Yargıtay Sinan Aygül’e verilen cezayı 10 Mayıs 2024 tarihinde bozdu. Basın özgürlüğü açısından son derece önemli olan bu Yargıtay kararının gerekçesini paylaşıyorum:

YARGITAY İPTAL KARARININ GEREKÇESİ

“5237 sayılı Kanun’un 217/A maddesi ile ‘Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır’ hükmü düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde ise fiilin, kamu barışını bozmaya elverişli olması aranarak, bu suçun somut tehlike suçu olduğu vurgulanmıştır. Bunun yanı sıra dezenformasyon olarak nitelendirilen bu fiillerin, kişilerin bireysel kanaatlerini açıklama veya haber verme haklarıyla karıştırılmaması için fiilin, halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle gerçekleştirilmesi ilave bir unsur olarak aranmaktadır. Belirtmek gerekir ki, dezenformasyona konu içerik, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili doğrudan asılsız bir bilgi olabileceği gibi tahrif edilmiş bir bilgi de olabilecektir açıklamasına yer verilmiştir. Somut olay değerlendirildiğinde, sanığın suç tarihinde saat 22.24 sıralarında yanıltıcı bilgiyi sosyal medya hesabından paylaştığı, yetkili kişiler ile yaptığı görüşmelerden sonra aldığı bilginin eksik ya da yanlış olabileceğini belirterek, düzeltme mesajlarını attığı, paylaşımını tamamen kaldırdığı, teyit etmeden konuyu paylaştığı için kamuoyundan özür dilediği, buna göre sanığın paylaşımının gerçeğe aykırı olduğunu öğrenir öğrenmez paylaşımını kaldırmasına ve düzeltme mesajları atmasına yönelik eylemleri ve kullandığı ifadeler bir bütün olarak dikkate alındığında, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle hareket etmediği, bir gazeteci olarak haber verme hakkını kullandığı ve suç işleme kastı ile hareket etmediği anlaşıldığından, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 217/A maddesinde düzenlenen ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunun’ unsurlarını oluşturmayacağı gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle, kurulan hüküm isabetli bulunmamıştır.”

Aslıhan Gençay: Gazeteci Aslıhan Gençay’ın Gazete Davul isimli haber sitesinde 29 Aralık 2022 tarihinde yayımlanan “Bitmeyen Çıplak Arama” başlıklı haberi gerekçe gösterilerek TCK 217/A “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla başlatılan soruşturmada 10 Nisan 2023 tarihinde takipsizlik kararı verildi.

Oktay Candemir: Van’ın Muradiye ilçesinde yaşanan bir cinsel istismar olayını haberleştiren gazeteci Oktay Candemir hakkında, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Candemir, 15 Kasım 2023 tarihinde yapılan duruşmada, “atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı” gerekçesiyle beraat etti.

Gazeteci Oktay Candemir hakkında ikinci bir soruşturma daha açıldı. Candemir, Van’ın İpekyolu ilçesi kaymakamının aynı zamanda İpekyolu Belediyesi’ne kayyum olarak atanması sonrasında birden fazla yerden maaş aldığına ilişkin paylaşımlar yapmış, bu paylaşımlar gerekçe gösterilerek hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma savcısı 14 Ekim 2024 tarihinde takipsizlik kararı verdi. Gerekçesinde şu ifadeler yer aldı: “Suça konu paylaşımın korku ve panik yaratma saikiyle yapıldığına dair delil bulunmadığı, yine yapılan paylaşımın kamu barışını bozacak nitelikte olmadığı gözetilerek, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla…tüm şüpheliler hakkında ayrı ayrı kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.”

Mehmet Güleş: Gazeteci Mehmet Güleş, deprem bölgesinde yaptığı, henüz yayımlanmamış bir röportaj nedeniyle dezenformasyon maddesinden soruşturma geçirdi. Güleş'e emniyet ifadesinde, röportaj yaptığı kişinin "Burada AFAD yok, UMKE yok. Burada halk kendi imkanlarıyla savaşıyor. Halkımız yalnız bırakıldı" şeklindeki ifadeleri kullandığı yönündeki iddialar soruldu. Gazeteci Güleş, haftanın her günü imza verme ve yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı. Güleş hakkında soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 17 Kasım 2023 tarihinde “bilginin yayılmadığı” gerekçesiyle “kovuşturmaya yer olmadığı” kararını verdi.

Oğuzhan Uğur: Youtuber Oğuzhan Uğur’un sahibi olduğu Babala TV hesabından yapılan bazı paylaşımların vatandaşlar arasında korku ve paniğe neden olduğu, bu nedenle arama-kurtarma çalışmalarında aksamalar yaşandığı gerekçe gösterilerek, 'Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçundan soruşturma başlatıldı.

Mir Ali Koçer: Serbest gazeteci Mir Ali Koçer, BBC Türkçe’nin 24 Şubat’taki haberine göre Diyarbakır’da deprem sonrası yaptığı haberler nedeniyle soruşturmaya uğradı. Habere göre, sahada çalışırken karakola gelmesi istenmiş, karakola gittiğinde ise hakkında dezenformasyon yasası kapsamında soruşturma açıldığı söylenmişti. Koçer, polisin kendisini deprem bölgelerinden geçtiği haberlerle ilgili olarak sorguladığını ve sahte bilgiler yaymakla suçladığını anlatmıştı.

Ali İmat ve İbrahim İmat: Osmaniyeli bu iki yerel gazeteci, depremzedeler için gelen çadırların bekletildiğine ilişkin paylaşımları nedeniyle “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçlamasıyla 27 Şubat’ta tutuklandılar. Bu iki kardeş tutuklandıktan 1 ay sonra çıktıkları ilk mahkemede hakim kararıyla serbest bırakıldı.

Ahmet Sesli: Gazeteci Ahmet Sesli Twitter hesabından 15 Şubat’ta yaptığı bazı paylaşımlar nedeniyle 28 Şubat’ta dezenformasyon yapma suçlamasıyla ifadeye çağrıldı. Sesli, paylaşımlarında depremde ölenlerin sayısının AFAD tarafından açıklanandan fazla olduğunu ima etmişti.

Gökhan Özbek: Gazeteci Gökhan Özbek 1 Mart’ta 23 Derece kanalında dezenformasyon yapma suçlamasıyla gözaltına alındı. Özbek gözaltına alınışını, sosyal medya hesabından duyurmuştu. Gazetecinin avukatı yaptığı açıklamada,"Gökhan Özbek sadece 23 Derece kanalından yaptığı haberlerle suçlanıyor. Suçlamalar arasında depremzedelerden milletvekillerine kadar pek çok kişinin açıklamalarının haberleştirilmesinden ibaret görseller bile var. İnanılır gibi değil! Sadece gazetecilik yaptığı için gözaltında tutuluyor. Yapılan haberler hiçbir somut dayanağı olmayan şekilde yorumlanarak 'Şu ima edildi' 'Bu söylenmeye çalışıldı' şeklinde ithamlarda bulunuluyor" dedi. Gazeteci Özbek sorgusunun ardından serbest bırakıldı.

Gökhan Özbek 2024 yılında da dezenformasyon suçlamasıyla soruşturma geçirdi. 14 Haziran 2024 tarihinde yayımlanan haberlere göre, Diyarbakır’ın Lice ilçesinde Nevruz kutlamaları sonrasında meydana gelen bir polis şiddeti vakasını haberleştirmesi sonrasında hakkında açılan "yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasına ilişkin soruşturma takipsizlikle sonuçlandı

Fırat Bulut: Gazeteci Fırat Bulut bir ay süresince deprem bölgesinden haber geçtikten sonra Ankara’ya dönüşünde havaalanında gözaltına alındı. Bulut gözaltına alındığını sosyal medya hesabından şu ifadelerle duyurdu: “Bir aydır deprem bölgesinde haber yapıyorum. Bu akşam geldiğim Ankara Esenboğa’da gözaltına alındım. Bingöl Sulh Hakimliği hakkımda alenen yalan bilgi yaymaktan soruşturma açmış. Depremde yoktular, soruşturma ile susturmaya çalışıyorlar.” Fırat Bulut sorgusunun ardından serbest bırakıldı. 

Gazeteci Fırat Bulut hakkında 13 Haziran 2023 tarihinde sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım nedeniyle ikinci kez “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla soruşturma açıldı. Gazeteci Fırat Bulut, “İktidar kaynağı kendisi olmayan hiçbir haber ve bilgiyi gerçek kabul etmiyor. Kaynağı iktidar olmayan bilgiye savaş açılmış aslında. Gazetecinin görevi bilgi ve haberi halka duyurmak ve yaymaktır; toplumun bilgiye erişme hakkına saygı göstermek ve bunu sağlamaktır. Ancak iktidar bilgi üzerinde tekel kurarak kaynağı kendisi olmayan tüm haberlere savaş açtı. Hoşlarına gitmeyen her şeye ‘yanıltıcı bilgi’ diyorlar” diyerek açılan soruşturmaya tepki gösterdi

Canan Kaya: İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı gazeteci Canan Kaya hakkında 13 Şubat 2023 tarihinde YouTube kanalından yaptığı deprem yayınını gerekçe göstererek, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamasıyla soruşturma başlattı. Soruşturmaya konu olan, “AFAD’ın Bölge Lojistik Deposu dört gün boyunca çalışmadı” iddiasının CHP Milletvekili Abdurrahman Tutdere tarafından da araştırıldığını ifade eden Kaya, konunun haber değeri olduğunu söyledi. Kaya, Adıyaman’da görev yapan gazeteci Abdullah Aslan'ı bu sebeple yayınına konuk aldığını belirtti.

İsmail Arı: Gazeteci İsmail Arı, 29 Ocak 2023 tarihinde Birgün’de yayımlanan “Ev değil resmen ölüm satıyorlar” başlıklı haberi nedeniyle "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla savcıya ifade verdi. Güngören Belediyesi’nin suç duyurusunda bulunduğu ve depremden yaklaşık bir hafta önce yayımlanan haberde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, “İlk depremde felaket yaşanır. Zemin bataklık” diye itiraz ettiği bir araziye 96 daire ve 9 dükkân inşa ettiği bilgisi verilmişti.   

İsmail Arı hakkında ayrıca 21 Mart’ta yine Birgün’de yayımlanan “Halkı zehirlemişler” başlıklı haberi nedeniyle bu kez de Kızılay’ın şikâyeti üzerine dezenformasyon yapma suçlamasıyla 10 Mayıs 2023 tarihinde soruşturma başlatıldı.

İsmail Arı hakkında üçüncü dezenformasyon soruşturması ise yine Kızılay’ın şikayetiyle başlatıldı. 10 Mart 2023 tarihinde Birgün’de yayımlanan, “Kızılay koşa koşa Menzil’e gitmiş” haberi gerekçe gösterilerek, Arı hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla 7 Mart 2024 tarihinde soruşturma açıldı.

Merdan Yanardağ: Gazeteci Merdan Yanardağ hakkında, 12 Mayıs 2023’te sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım nedeniyle dezenformasyon yaptığı iddiasıyla soruşturma açıldı. Yanardağ paylaşımında şunları yazmıştı: “Türkiye'nin siyasal ve toplumsal yaşamını derinden etkileyecek önemli bir olayı, -geç bir saatte de olsa- kamuoyu ile paylaşmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kaynağıma güvendim.. Kemal Kılıçdaroğlu'na suikast yapacak bir grubun Gürcistan'a Türkiye'ye girdiği belirtiliyor.”

Bircan Yıldırım, Sevilay Yılman, Zübeyde Sarı, Kayhan Ayhan: 24 Mayıs 2023 tarihinde Yeni Şafak muhabiri Burak Doğan X (Twitter) hesabından bir paylaşım yaparak, içinde gazeteciler Bircan Yıldırım, Sevilay Yılman, Zübeyde Sarı ve Kayhan Ayhan da olmak üzere 34 sosyal medya hesabı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından seçim döneminde manipülasyon ve dezenformasyon yaptıkları gerekçesiyle soruşturma başlatıldığını duyurdu. Soruşturma kapsamında neredeyse 14 ay sonra ifadeye çağrılan Birgün editörü Kayhan Ayhan, 18 Temmuz 2024 tarihinde savcıya verdiği ifadede, “Hakkımda belirtilen ve kendi Twitter (X) hesabımdan paylaşmış olduğum haber içeriği gazetecilik mesleğimin faaliyeti ile alakalıdır. Seçim dönemindeki olaylara ilişkindir. Ben de o dönem söz konusu sandıklarda bu şekilde oy kullanıldığını haberci olarak bilgi almam neticesinde bir iddia şeklinde sayfamda paylaşmıştım” demişti.

Ahmet Kanbal: Gazeteci Ahmet Kanbal’ın 14 Mayıs’ta sosyal medya hesabından yaptığı, “Mardin'den; 1363 Nolu sandık kayboldu... Sandık başkanı ve oy torbasını arama çalışması başlatıldı...” şeklindeki paylaşımı nedeniyle “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla soruşturma açıldı. Oysa parti avukatları sandığın kaybolduğuna ilişkin İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına dilekçe vermişlerdi.  

Ruşen Takva: Gazeteci Ruşen Takva’ya 8 Aralık 2022’de sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım nedeniyle 22 Mayıs’ta dezenformasyon yapma suçlamasıyla dava açıldı. Ruşen Takva söz konusu paylaşımında şunları yazmıştı: “Hakkari MHP İl Başkanının çarşı ortasında bir kişiyi silahla vurdu iddiası sonrası kent merkezi karıştı ve esnaf kepenk kapattı. Olaydan sonra MHP İl Başkanının hem akrabası hem yakın koruması ‘ben vurdum’ diyerek teslim oldu. Soruşturma sürüyor.” Gazeteci Ruşen Takva’ya açılan davanın ilk duruşması 19 Temmuz’da yapıldı. Gerçekleşen olaya, olayla ilgili paylaşımlara ve açılan davaya bakılırsa gazetecilik faaliyetinden dolayı gazeteci ceza alabilir görünüyor.

Yüsra Batıhan: Gazeteci Yüsra Batıhan hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 6 Şubat tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlere dair sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla soruşturma açıldı.

Serdar Akinan: Gazeteci Serdar Akinan, Youtube kanalında yaptığı yayınlar gerekçe gösterilerek 19 Nisan 2023 tarihinde “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla gözaltına alındı. Akinan 20 Nisan 2023 tarihinde yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Emre Orman: Gazeteci Emre Orman, X hesabından 12 Şubat 2023 tarihinde yaptığı bir paylaşımda Ahmet Güreşçi isimli yurttaşın jandarma karakolunda işkenceyle öldürüldüğüne dair Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) tarafından yapılan açıklamayı aktardı. Bu paylaşım üzerine Emre Orman hakkında ‘devletin askeri teşkilatını alenen aşağılama’, ‘suç uydurma’ ve ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ şüphesiyle yürütülen soruşturmada 5 Mayıs 2023 tarihinde takipsizlik kararı verildi. 

 Sıddık Güler: Van’ın yerel haber sitesi Serhat News Genel yayın Yönetmeni Sıddık Güler’in 19 Haziran 2023 tarihinde yayımladığı, “Van İl Kültür ve Turizm Müdürüne, AKP’li vekil komplo mu kurdu?” başlıklı haber nedeniyle haberde adı geçmeyen AKP Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’nun şikayetiyle “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı.

Zülal Kalkandelen: Cumhuriyet gazetesi yazarı Zülal Kalkandelen hakkında, 4 Ağustos 2023 tarihinde yayımlananDevlet korumasındaki çocuklar tarikat kampında!” başlıklı yazısı nedeniyle “iftira”, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ve “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı. Kalkandelen bu soruşturmayı sosyal medya hesabından 13 Eylül 2024 tarihinde duyurdu.  

Onur Öncü: Artı TV sunucusu Onur Öncü, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda ‘Hakkari, Diyarbakır ve Urfa’da çeşitli sandıklarda Yeşil Sol Parti’ye verilen oyların MHP’ye yazıldığı’ yönündeki iddiayı X’te paylaştığı için 13 Eylül 2023 tarihinde ifade verdi. Gazeteci Öncü hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu” kapsamında soruşturma başlatılmıştı. 1 Temmuz 2024 tarihinde görülen davanın ilk duruşmasında gazeteci Onur Öncü beraat etti. Duruşma savcısı, yapılan paylaşımın 'toplumun dirlik ve düzeni açısından somut tehlike hali yaratacak koşullar oluşturduğuna ilişkin delil elde edilemediği' gerekçesiyle Öncü'nün beraatına karar verilmesini talep etmişti.

İlknur Bilir: Gazeteci İlknur Bilir, 6 Şubat depremleri döneminde yaptığı haber paylaşımlarıyla “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla 16 Eylül 2023 tarihinde gözaltına alındı. Bilir, savcıya ifade vermesinin ardından serbest bırakıldı.

Batuhan Çolak, Süha Çardaklı, Hüseyin Dicle, Ramin Saedi, Furkan Uludağ, Serdar Sönmez, Ümit Yasin Perinçek, Furkan Güngör: 20 Eylül 2023 tarihinde, içlerinde sosyal medya platformlarında haber paylaşan gazetecilerin de olduğu 27 sosyal medya hesabına mülteci karşıtı paylaşımları gerekçe gösterilerek soruşturma başlatıldı. Bu hesaplara hem “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” hem de “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlaması yöneltildi.

Aykırı isimli sosyal medya hesabının sahibi ve bu adla yayımlanan haber sitesinin genel yayın yönetmeni Batuhan Çolak, sığınmacı ve mülteci karşıtı paylaşımlar yaptığı gerekçesiyle 20 Eylül 2023 tarihinde gözaltına alındı. Çolak, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlamasıyla 24 Eylül’de tutuklandı. Çolak, 27 Ekim 2023 tarihinde mahkeme tarafından tahliye edildi.

Ajans Muhbir isimli sosyal medya hesabının sahibi Süha Çardaklı, Batuhan Çolak’la aynı gün (20 Eylül) aynı suçlamayla gözaltına alındıktan sonra 24 Eylül’de tutuklandı. Batuhan Çolak 27 Ekim’de serbest bırakıldığı halde Süha Çardaklı’nın tahliye talebi reddedildi. Çardaklı da “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlamasıyla tutuklanmıştı. Çardaklı, açılan davanın ilk duruşmasında tahliye edildi.

Militer Doktrin isimli sosyal medya haber hesabının sahibi Hüseyin Dicle de sığınmacı karşıtı paylaşımları nedeniyle önce tutuklandı ardından serbest bırakıldı.

Ambargo TV muhabiri Ramin Saedi, sığınmacı karşıtı paylaşımları nedeniyle tutuklanıp serbest bırakıldı.

Aykırı ve Ajans Muhbir editörleri Furkan Uludağ, Serkan Kafkas, Serdar Sönmez ve Ümit Yasin Perinçek, 20 Ekim 2023 tarihinde tutuklandılar.

Haber Report isimli sosyal medya hesabının sahibi Furkan Güngör, Batuhan Çolak ve Süha Bardaklı ile birlikte tutuklandı.

Batuhan Çolak, 2 Temmuz 2024 tarihinde bir kez daha “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla gözaltına alındı. Bu seferki suçlama, X hesabından yaptığı, ''Suriye'den tartışmalı görüntüler. Türk askerine ÖSO bayrağı öptürdüler!" şeklindeki paylaşımla ilgiliydi.  

Tolga Şardan: Uzun yıllar Milliyet gazetesinde güvenlik ve yargı muhabirliği yapan gazeteci Tolga Şardan, 1 Kasım 2023 tarihinde T24’te yayımlanan “MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?” başlıklı yazısı gerekçe gösterilerek “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla önce gözaltına alındı, ardından tutuklandı. Yazıya 2 Kasım 2023 tarihinde erişim engeli getirildi. Tolga Şardan, mahkemeye yapılan itiraz sonucu 6 Kasım 2023 tarihinde yurt dışına çıkmamak şartıyla tahliye edildi.

Dinçer Gökçe: Halktv.com.tr Yazı İşleri Müdürü Dinçer Gökçe, yaptığı bir haber nedeniyle 1 Kasım 2023 tarihinde “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla önce gözaltına alındı, ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Cengiz Erdinç: Kısa Dalga yazarı gazeteci Cengiz Erdinç, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla 2 Kasım 2023 tarihinde gözaltına alındı. Erdinç’in yapılan sorgusundan, 31 Ekim’de yaptığı bir X paylaşımının gerekçe gösterildiği anlaşılıyor. Cengiz Erdinç, 3 Kasım tarihinde adli kontrol şartı ve yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.

Uğur Koç, Uğur Şahin ve İsmail Arı: Pasifik İnşaat’ın sahibi Fatih Erdoğan’ın şikâyeti üzerine Birgün çalışanı 3 gazeteci hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı.

Evrim Kepenek: Bianet editörü gazeteci Evrim Kepenek'e, 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketi sırasında yaptığı paylaşımlar nedeniyle 2 Kasım 2023 tarihinde “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Gazeteci Evrim Kepenek, 3 Kasım 2023 tarihinde ifade verdi. Kepenek hakkında 28 Aralık 2023 tarihinde dava açıldı ve gazetecinin 1yıldan 3 yıla kadar hapsi istendi. Davanın ilk duruşması 23 Eylül 2024 tarihinde İstanbul’da yapıldı. Kepenek, duruşmada yaptığı savunmada şunları söyledi: “Gazeteci olarak teyitli video ve söylemi paylaştım. Üstelik bu söyleme neden olan kararı 6 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamıştı. ‘Yardım için bölgeye gidecek kişi ve kurumlar mutlaka AFAD ile koordinasyon içinde hareket etmelidir. AFAD koordinasyonu dışında bölgeye gönderilen yardımlar hem kargaşaya yol açmakta hem de amacına ulaşması zorlaşmaktadır.’ demişti. Yani benim tweet’te yazdığım şey resmi açıklama sonrasında yapılan uygulamaların bir sonucu. Benim ‘uydurduğum’, ‘çarpıttığım’ bir durum değil. İkincisi de videoda da görünüyor jandarma alana gitmiş ve yardımlara el koyuyor. Bu teyitli bir bilgi bir gazeteci olarak bu haberi kamuoyuna duyurmak benim görevim.”

Zübeyde Sarı: Hakkında daha önce seçim dönemindeki paylaşımlar nedeniyle soruşturma açılan gazeteci Zübeyde Sarı, 8 Kasım 2023 tarihinde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla hakkında başka bir soruşturma açıldığını duyurdu. Sarı, “Soruşturma dosyamda üç tweet mevcut. Söz konusu iki tweetten daha önce yargılanıp beraat etmiştim. 2017 yılında atılan tweetler. Üçüncü tweet ise 2021 yılında İsmail Saymaz'ın yapmış olduğu bir röportajın linkini alıntı (tırnak içinde) yaparak paylaşmam” şeklinde açıklama yaptı. 

Zeynep Kuray: Muğla‘daki Akbelen Ormanı‘nda ağaç kesimine karşı direnişi haberleştiren gazeteci Zeynep Kuray hakkında sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçlamasıyla TCK 217/A’dan soruşturma başlatıldı. Zeynep Kuray 8 Ocak 2024’te polise ifade verdi.

Şükran Ekinci: Artı TV haber sunucusu Şükran Ekinci, Erzincan İliç’te göçük altında kalan madencilerle ilgili olarak 14 Şubat 2024 tarihinde X hesabından yaptığı paylaşım nedeniyle hemen ertesi günü “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla ifadeye çağrıldı. Ekinci bu paylaşımında, “Yetkililer 9 işçi dedi ama T24’e konuşan TMMOB Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası Başkanı Türkkolu, göçük altında kalan madenciler, resmi rakamın 5 katı dedi. Umarım haklı çıkmaz. Ancak bu göçükten önce 667 işçi vardiya değişimi yapmış!” diye yazmıştı.

Ferit Aslan: Gazeteci Ferit Aslan’a, Medyascopetv haber sitesinde yayımlanan, “Mardin’de bir hakim polisle okul bastı, üç öğrenciyi gözaltına aldırdı” başlıklı haberi nedeniyle dezenformasyon maddesi kapsamında 13 Mart 2024 tarihinde dava açıldı. Ferit Aslan, davanın 21 Mayıs 2024 tarihli ilk duruşmasında “suçun yasal unsurlarının oluşmadığı” gerekçesiyle beraat etti.

İsmail Saymaz: Gazeteci İsmail Saymaz hakkında, 3 Nisan 2024 tarihinde sosyal medya hesabından yaptığı, “AK Partililer Gaziosmanpaşa’yı vermemek için olay çıkarıyor” şeklindeki video ekli paylaşımı nedeniyle 5 Nisan 2024 tarihinde “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı.  

Duygu Kıt: Gazeteci Duygu Kıt hakkında, 6 Mart 2024 tarihinde Duvar haber sitesinde yayımlananErgan'daki taş ocağına tepki: Köyler alana 500 metre uzaklıkta” başlıklı haberi gerekçe gösterilerek 17 Nisan 2024 tarihinde “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ve “iftira" suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı. Duygu Kıt, savcılıkta verdiği ifadesinde, “Haberim Ergan köylülerinin köy mera alanında yapılması planlanan ve Erzincan Valiliği tarafından verilen kalker taş ocağı proje ilanına yapılan itiraza ve başlatılan hukuki sürece ilişkindir. Gazetecilik faaliyetim gereği doğayı ve çevreyi risk altına alacak olası bir gündemi haberleştirmek bir hak olduğu gibi aynı zamanda görevimdir. Haber içeriği davacı köylüler ve dava avukatı ile alınan görüşlere dayanıyor" dedi. Çevre ödülü alması gereken haberden dolayı bakalım gazeteciye ceza verilecek mi? 

Medine Mamedoğlu: Gazeteci Medine Mamedoğlu, 20 Haziran 2024 tarihinde Mardin’in Mazıdağı ile Diyarbakır’ın Çınar ilçesi arasındaki köylerde çıkan yangın nedeniyle yaptığı haberler ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek 17 Eylül 2024 tarihinde ifadeye çağrıldı. Mamedoğlu’na, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlaması yapıldı. 

Rabia Önver: Jinnews muhabiri Rabia Önver, Hakkari’de faaliyette bulunduğu iddia edilen uyuşturucu ve fuhuş çetesiyle ilgili haberi nedeniyle soruşturmaya uğradı. 20 Eylül 2024 tarihinde evi basılan Önver, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymakla” suçlanıyordu. 24 Eylül’de avukatıyla birlikte savcılığa ifade vermeye giden Rabia Önver, ifade veremeden savcılıktan ayrıldı. Bianet’te yayımlanan habere göre savcı, “Bu süreçte herhangi bir ifade alma işlemi yapmayacağını” söylemişti.    

İdris Yılmaz: İndependent Türkçe muhabiri İdris Yılmaz hakkında, Van’daki protesto gösterileri sırasında polislerin halka şiddet uyguladığına dair sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek, "halkı kanunlara uymamaya tahrik”, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" ve “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamalarıyla 23 Eylül 2024 tarihinde soruşturma başlatıldı.

Evren Demirdaş: Sözcü gazetesi muhabiri Evren Demirdaş’ın 13 Ekim 2024 tarihinde Sözcü’de yayımlanan642 milyonluk konut ihalesinde adres şaşmadı: AKP'li isme verildi” başlıklı haberi nedeniyle “dezenformasyon yapmak” suçlamasıyla soruşturma açıldı. Demirdaş 2 Kasım 2024 tarihinde savcıya, “Gazetecilik faaliyetleri doğrultusunda kamu ihalelerini takip ediyorum. Takip ettiğim dosyalar sonucunda edindiğim bilgileri kamuoyu ile paylaşmaktayım. Yaptığım haberde ihaleye fesat karıştırıldığına dair herhangi bir cümlem ve Veysel Demirci'ye yönelik bir itham bulunmamaktadır. İhalenin miktarı yüksek olduğu için kamuoyunu bilgilendirdim” şeklinde ifade vermiştir.

Dinçer Gökçe ve Nilay Can: Halk TV Haber Müdürü Dinçer Gökçe ile Gazete Pencere Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Nilay Can, "Yenidoğan çetesi savcısı görevden el çektirildi” şeklindeki haberleri nedeniyle, "Yalan haberi alenen yayma" suçlamasıyla 3 Kasım 2024 tarihinde gözaltına alındılar. Gazeteciler, yapılan sorgulamanın ardından “adli kontrol şartıyla” serbest bırakıldılar.

 Furkan Karabay: 10Haber muhabiri Furkan Karabay, görevden alınarak yerine kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'le ilgili haberi ve X paylaşımları gerekçe gösterilerek 8 Kasım 2024 tarihinde gözaltına alındı. Karabay'a yönetilen suçlamalar arasında, "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme", "kamu görevlisine hakaret" ve "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamaları yer alıyor. Furkan Karabay, 9 Kasım'da hakim kararıyla tutuklandı. Furkan Karabay, 9 gün tutuklu kaldıktan sonra 18 Kasım'da tahliye edildi. Tahliye kararını veren mahkeme başkanı, ""Tutuklama tedbiri dosyanın muhtevası ile bağdaşmıyor, adli kontrol uygulanabilirdi" dedi. 

Chat GPT ile yapay zekânın gazetecilikte kullanımını konuştuk

Chat GPT seninle yapay zek â nın gazetecilikte kullanımına ilişkin bir röportaj yapabilir miyiz? Tabii ki! Yapay zek â nın gazetecilikteki...