26 Eylül 2018 Çarşamba

İNTERNET YAYINLARINDA DENETİM

Geçen Mart'ta TBMM'de kabul edilen torba yasa ile Radyo Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) internet yayınlarını denetim yetkisi verilmişti. RTÜK geçtiğimiz Salı günü yaptığı toplantıda "Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik Taslağı"nı oy çokluğuyla kabul etti.

İki gündür medyada bu taslak konuşuluyor. Ben de taslağı eleştiren ve olumlayan açıklamaları derleyerek bilginize ve değerlendirmenize sunmak istedim.  

Taslak hakkında

Taslak muhtemelen mevcut haliyle yönetmelik olarak Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girecek. 24 maddeden oluşuyor yani oldukça kapsamlı, iki de geçici maddesi var. Yönetmelik taslağının ana amacı ilk maddede açıklanmış: "Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin internet ortamından sunumuna, bu hizmetlerin iletimine, internet ortamından medya hizmet sağlayıcılara yayın lisansı, platform işletmecilerine de yayın iletim yetkisi verilmesine, söz konusu yayınların denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir." Yani taslak iki şeyi öngörüyor: lisans vermek ve içerik denetimi yapmak. 

Eleştiriler

Taslak hakkında epey eleştirel haber yapıldı medyada. Bunlara kısaca değinmek istiyorum. Sanırım ilk kapsamlı eleştirel haber BBC Türkçe'de yayımlandı. Bu haberde temel eleştiriler şu şekilde sıralanıyor: İfadelerin muğlak ve ucu açık olması; internet üzerinden yayın yapan kuruluşlara getirilen, abonelere ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi RTÜK'e istenildiğinde verme yükümlülüğü getirilmesi ki bu "fişleme" olarak eleştiriliyor haberde.

BBC Türkçe, bu eleştirileri RTÜK üyesi İlhan Taşçı'ya atfen aktarıyor. İlhan Taşçı, muhalefet gerekçelerini şöyle ifade ediyor: "Muhalefet etme nedenlerimizin birisi bazı ifadelerin belirsiz ve yoruma açık olması. Kişisel olarak bunun ileride bir baskı aracı kullanılmak üzere bir enstrüman olması için bir tercih olduğunu düşünüyorum." Taşçı, dijital fişleme olasılığı konusunda da şunları söylüyor: "Bu madde bu şekilde yürürlüğe girerse, Türkiye'de bir dijital fişleme ve kayıt altına alma çağı yaşanmaya başlayacak. RTÜK'ü kişilerin ne izlediği değil, sunulan yayınların içeriği ilgilendiriyor. Bu vahim bir durumdur ve kişisel olarak düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum." 

BBC Türkçe haberinde Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz'in görüşlerine de başvurulmuş. Prof. Akdeniz, "İnternete büyük sansür geliyor. Türkiye, Netflix'i yasaklayan ilk ülke olabilir. Şimdi bakalım Netflix ya da Amazon Prime gibi platformlar kendi içeriklerinde buzlama, çiçek koyma gibi talepleri kabul edecek mi?" diye eleştirmiş taslağı.

İkinci eleştirel haber Cumhuriyet gazetesinde Sinan Tartanoğlu imzasıyla yayımlandı. "Dijital fişleme: Milyonları 7/24 izleme" başlığıyla sunulan haberde taslağın internetten yapılan TV ve radyo yayınlarına geniş denetim ve sansür yetkisi getirdiği savunuluyor. Haberde, RTÜK'ün her istediğinde abone bilgilerini alabileceği, böylece "Netflix, Amazon Prime, BluTV, PuhuTV, Tivibu, Digitürk – Dilediğin Yerde, D-Smart Go, Turkcell TV+, Vodafone TV, FilBox gibi milyonlarca abonesi olan, bir dizisi en az 5 milyon kez izlenen; akıllı TV, tablet ve cep telefonu üzerinden toplam izlenme süresi ise milyonlarca saati bulan, İPTV olarak adlandırılan online TV platformlarının aboneleri ile abonelik sözleşmesi üzerinden kurduğu ilişkiye dair tüm kişisel bilgiler RTÜK ve BTK’nin, dolaylı olarak da hükümetin elinde olacak" deniliyor. Cumhuriyet'in haberi ağırlıklı olarak RTÜK üyesi İlhan Taşçı'nın eleştirileri etrafında şekillenmiş. Haberde yayın lisansı için MİT onayı istendiği de belirtiliyor. 

Sputnik de bir haber yayımladı bu konuda. Cumhuriyet'in haberine dayandırılan Sputnik haberinin spotunda "Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), çıkarılan yeni yönetmelikle televizyonların internet yayınlarını izleyen herkesin kanal tercihlerine kadar bütün kişisel bilgilerine erişim hakkı kazandı" ifadesi yer alıyor.

DW Türkçe'de yayımlanan "İnternet yayınlarına sansür gölgesi" başlıklı haber de ağırlıklı olarak RTÜK üyesi İlhan Taşçı'nın açıklamaları etrafında şekillenmiş. Taşçı, hangi internet yayınlarının denetleneceğine ilişkin bir muğlaklık olduğunu, bu muğlaklığın da bilinçli bir tercihe dayandığını belirtiyor: "İlerleyen aşamalarda ihtiyaca, isteğe, ihbara, şikayete göre RTÜK, her türlü denetim mekanizmasını internet yayınları üzerinde devreye sokacak." İlhan Taşçı, YouTube üzerinden yapılan yayınların da RTÜK denetimine gireceği riskine işaret ediyor. Haberde, İlhan Taşçı'ya atfen asıl tehlikenin dijital fişleme olduğu vurgulanıyor. DW haberinde Periscope üzerinden yayın yapan gazeteci Ünsal Ünlü'nün kaygılarına da yer verilmiş. Ünlü, yönetmeliğin iktidar tarafından internet yayıncısı üzerinde 'Demokles’in kılıcı' gibi kullanılacağını ifade ediyor: "İnternet alanını da bilinçli olarak iktidarın denetimine açık tutuyorlar. Tedirginlik yaratıyorlar.” TOBB Üniversitesinden Olgun Değirmenci de şunları söylemiş: "Denetimin içeriği açıkça ortaya konmazsa, tamamen alternatif haber kaynağını kesmeye dönük hareket edilirse o zaman denetimden sansüre kayarsınız." Değirmenci ayrıca, "“RTÜK neye göre lisans verecektir. MİT’in, Emniyet’in rolü ne olacaktır. Bu sorular mutlaka aydınlatılmalıdır" da diyor. DW haberi CHP eski milletvekillerden Barış Yarkadaş'ın eleştirilerini de içeriyor. Yarkadaş,  yönetmelikle iktidarın internet dahil tüm medyayı kontrol altına almaya çalıştığını savunuyor.

Bu arada, hiç de beklemediğim şekilde Yeni Akit gazetesi de eleştirel bir haber yayımladı. "RTÜK artık kişisel verilere erişebilecek! Yayıncılıkta yeni dönem" başlıklı haberin alt başlığında da "Dün kabul edilen yeni yönetmeliğe göre, RTÜK, yeni uygulamayla televizyonların internet yayınlarını izleyen herkesin bütün kişisel bilgilerine erişim hakkı kazandı" deniliyor.  

Düzenlemeyi olumlayan görüşler


BBC Türkçe'nin haberinde RTÜK üyesi Doç. Dr. Hamit Ersoy'un görüşlerine de başvurulmuş. Ersoy, eleştirilerin ve dile getirilen kaygıların haksız olduğunu söylüyor. Yönetmelikte abonelik bilgi ve belgelerinin istendiğine dair herhangi bir düzenleme bulunmadığını belirtiyor. Ayrıca düzenlemenin Avrupa Birliği direktiflerine uygun olduğunu da savunuyor: "Ben RTÜK üyesi olmanın yanında AB'nin RTÜK'teki temas noktasıyım. AB, Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Direktifi'nde yaptığı güncelleme ile isteğe bağlı yayın platformlarına denetim getiriyor. Bu, Kasım ayında yasalaşacak. Biz de aday ülke olarak bu direktifi uygulamak zorundayız. Biz onlardan erken yapıyoruz. Bu düzenleme AB tavsiyelerine uygun." 

Akşam gazetesinde yayımlanan ve Anadolu Ajansı'na dayandırılan haberde, yine RTÜK üyesi Doç. Dr. Hamit Ersoy'un açıklamalarına yer veriliyor. Ersoy şunları söylüyor: "AB'nin yeni Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Direktifi yoluyla artık Avrupa ülkelerinde Netflix, Puhu TV gibi video paylaşım platformlarının denetim altına alınacağını söyleyebilirim. Bu artık resmiyet kazanacak. Türkiye olarak bizim gururla söyleyeceğimiz nokta ise onlar bu direktifi onaylamadan önce biz bu konuda yasal düzenleme yoluna gittik. Yasal zemini şu anda hazır, birkaç hafta içerisinde yayınlanacak olan ikincil mevzuatla birlikte artık uygulama sahası bulacak. Yani video paylaşım platformları artık diğer konvansiyonel radyo ve televizyonlar gibi denetlenecek." İnternet yayınlarına sansür uygulanacağı iddialarına ilişkin de, "Kesinlikle AB'nin sözüm ona demokratik olduğu düşünülen, tartışmasız kabul edilen Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Direktifi'ne aykırı ya da onun ötesinde, daha sert bir düzenleme olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim" diyor. Ersoy ayrıca, AB'de "internetten bireysel paylaşımların da denetlenmesine ilişkin tartışmaların yürütüldüğünü", ancak Türkiye'de bireysel paylaşımların denetlenmesinin düşünülmediğini belirtiyor. Ersoy'a göre düzenleme "suistimallerin, istismarların önlenmesini sağlayacak", "çocuk istismarının, kadına yönelik şiddetin ve şiddetin kendisinin belli bir çerçeve içerisinde insanların psikolojisini bozmayacak şekilde medyada yer alması" mümkün olacak. 

Anadolu Ajansı konuyla ilgili bir başka haber daha geçiyor. "İnternet yayınlarına ebeveyn denetimi geliyor" başlıklı habere göre, yönetmelikle "yayıncıların internette çocukların fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde yayınlar için 'ebeveyn kontrolü' tedbirlerini alması zorunlu tutulacak." Ancak bu kontrolün nasıl sağlanacağı belirtilmiyor. Haberde şu ifadeler dikkat çekiyor: "Düzenlemelerle Üst Kuruldan lisansı bulunmayan pek çok yayın kuruluşunun kayıtsız olarak internet üzerinden radyo ve televizyon içeriklerini yayınlaması ve bu yayınlarda, yayıncılıkla ilgili belirlenen temel değer ile kuralların çiğnenmesinin önüne geçilmesi hedefleniyor. İzleyici ve dinleyicileri yanıltıcı, 'ara kazan', 'bul kazan' ve benzeri türden yarışma, çekiliş, lotarya ve benzeri adlar altında ödül ile ikramiye taahhüdünü içeren, sağlık beyanınla bitkisel gıda takviyeleri, benzeri destekleyici ürünler ile cinsel içerikli ürünlerin satışına aracılık eden, sohbet, arkadaşlık ve eş bulma hatlarına yönelik televizyon ile radyo yayınlarını internet ortamından denetimsiz olarak yapanlarla da yeni bir mücadele süreci başlamış olacak."

Kendi düşüncelerimi soru ve cevaplar şeklinde aktaracağım.

1. Yönetmelik dijital fişlemenin önünü açıyor mu?

Tartışma yaratan madde şöyle: "İnternet ortamından yayın lisansı verilen medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar...Şirket ve ortaklık yapısına, programlarına, yayınlarını ileten platform işletmecilerine ve varsa koşullu erişim sağladığı kullanıcı sayısına  ilişkin Üst Kurul tarafından istenilen her türlü bilgi ve belgeyi belirtilen süre içerisinde vermekle yükümlüdürler." Görüldüğü gibi madde oldukça tartışmalı bir düzenleme getiriyor. "Her türlü" ifadesi olmasaydı belki bu kadar tartışmaya da yol açılmamış olurdu. Dolayısıyla önerim, eğer dijital fişleme amacı güdülmüyorsa ve sadece kullanıcı sayılarının istenmesi söz konusuysa, "her türlü" ifadesinin metinden çıkartılmasıdır.

2. Kimler lisans almak zorunda?

Yönetmelik taslağına göre, "Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerini sadece internet ortamından sunmak isteyen medya hizmet sağlayıcılar Üst Kuruldan internet ortamından yayın lisansı almak zorundadır." Peki bu tanıma göre örneğin YouTube üzerinden yayın yapan kanallar da lisans almak zorunda mıdır? Bence evet. Peki bu alanı lisans yoluyla denetlemek mümkün olacak mı? Sanırım olmayacak. RTÜK'ün de bu devasa alanla başedebileceğini düşünmüyorum açıkçası. Olacak olan, şikayete dayalı olarak birçok mecranın kapanacak oluşudur. Umarım yanılıyorumdur.

Bir de, şimdilik üzerinde durulmayan üniversite radyo ve televizyonları meselesi var. Taslak metinde bu meseleye hiç değinilmiyor. Muhtemelen, internet üzerinden yayın yapan üniversite radyo ve televizyonları da lisans almak zorunda. Elbette bu durumda reklam geliri olmayan bu mecraların lisans ücreti ödeyip ödemeyecekleri belli değil. Taslakta bu meselenin de açıklığa kavuşturulması gerekirdi. 

3. Lisans almanın maliyeti nedir?

Haberlerde hiç üzerinde durulmamasına karşın, lisans ücretlerinin internette radyo ve web TV olarak varolmaya çalışan alternatif haber mecraları için çok büyük bir külfete yol açacağını düşünüyorum. Düzenlemeye göre, internet radyo için lisansı ücreti 10.000 Türk lirası, internet televizyon için 100.000 Türk lirası, internet isteğe bağlı yayın hizmeti için lisansı ücreti 100.000 Türk lirasıdır. Kanaatimce bu ücretler küçük ve bağımsız mecralar için çok yüksektir. 

4. Yayın lisansı için MİT onayı gerekiyor mu?

Açıkçası taslak metinde böyle bir ibare görmedim. Yalnız metinde şöyle bir ifade yer alıyor: "İnternet ortamından yayın lisansı başvuruları Üst Kurul tarafından 6112 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatı uyarınca değerlendirilir ve uygun bulunanlara internet ortamından yayın lisansı verilir." RTÜK'ün bu değerlendirmeyi neye göre yapacağını, değerlendrme aşamasında MİT onayı isteyip istemeyeceğini bilemiyoruz elbette. Ancak mevcut uygulamalardan hareketle bir güvenlik soruşturmasının yapılacağını öngörebiliriz.  

5. RTÜK içeriği nasıl denetleyecek? 

Metinden anladığım kadarıyla içerik denetiminde 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun hükümleri geçerli olacak. Yayımlanan haberlerden edindiğimiz bilgilere göre, "İzleyicilerin çok sayıda şikayetine konu olan fakat mevzuat kapsamında herhangi bir içerik denetimine tabi tutulamayan internette de bundan sonra toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olan, alkol, tütün ürünleri, uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı madde kullanımı ile kumar oynamayı özendiren, çocuklara, güçsüzlere ve engellilere karşı istismar içeren, şiddeti teşvik eden türde yayınlar yapılamayacak." Ancak denetimin kayıt üzerinden resen mi yapılacağı yoksa şikayete bağlı mı olacağı açıkça belirtilmemiş.

6. Ebeveyn denetimi nedir ve nasıl sağlanacak?

Yönetmelik taslağının 21. maddesinde "İnternet ortamından yayın lisansı verilen medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar ile yayın iletim yetkisi verilen internet yayın platform işletmecileri, çocukların fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde yayınlara ebeveyn kontrolünü sağlayıcı tedbirleri almakla yükümlüdür" deniyor. Sanırım "güvenli internet medyası" gibi bir hizmet vermeleri bekleniyor medya hizmet sağlayıcı kuruluşlardan. Bakalım uygulama nasıl olacak göreceğiz.

7.  Netflix kapatılabilir mi?

Aslında Netflix kullandığım bir platform değil. Sadece haberlerde zikredildiği için başlığa aldım. Yönetmelik taslağına göre, belirtilen süre içerisinde yayın lisansı almayan tüm medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar (radyo ve televizyonlar) yayın lisansı; yayınları ileten platformlar da iletim yetkisi almak zorunda. Yönetmelik taslağına göre yayın lisansı almadan yayına devem edenler için "söz konusu yayınla ilgili olarak sulh ceza hâkiminden içeriğin yayından çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi talep edilir" deniliyor. Aynı uygulama yayın iletim platformları için de geçerli. Bu durumda, RTÜK'e başvurmadıkları ve öngörülen sürede gerekli lisansları ve yetkileri almadıkları takdirde Netflix de, Amazon Prime da, BluTV  de kapatılabilir. Bakıp göreceğiz uygulamayı. 

Sonuç olarak, düzenlemenin bu haliyle sorunlu olduğunu, dijital fişleme tartışmalarının devam edeceğini, alternatif mecraların kapanma riskiyle karşı karşıya kalacaklarını, sansür tartışmalarının daha da artacağını, Türkiye'nin internet özgürlüğünde zaten kötü olan karnesinin daha da kötüleşeceğini düşünüyorum. Oysa demokratik bir düzenleme yapmak da mümkündü.   

  
  



1 yorum:

  1. Malatya Rent a Car Olarak takip ediyorum blogunuzu gerçekten harika paylaşımlar yapıyorsunuz. Teşekkürler.

    Beşkonaklar Malatya Oto Kiralama

    YanıtlaSil

Chat GPT ile yapay zekânın gazetecilikte kullanımını konuştuk

Chat GPT seninle yapay zek â nın gazetecilikte kullanımına ilişkin bir röportaj yapabilir miyiz? Tabii ki! Yapay zek â nın gazetecilikteki...