Prof. Dr. Süleyman İrvan
Gazi İletişim’de ders vermeye başladığım 1997 yılından bu yana 30 yıla
yaklaşan üniversite öğretim üyeliği hayatımda bir gazetecilik akademisyeni
olarak iyi gazeteciler yetiştirmeye çalıştım. Verdiğim derslerde iyi
gazeteciliğin ne olduğunu anlatmaya, etik değerlere bağlı kalmanın önemine
vurguladım.
Bu süreçte elimden geldiğince kötü gazetecilik pratiklerini eleştirdim,
iyi gazetecilik pratiklerini alkışladım.
Türkiye’de gazetecilik yapmak hiç kolay değil, anlıyorum. Basın özgürlüğü
yerlerde sürünüyor. Bir yandan iktidar baskısı bir yandan patronaj dayatması
söz konusu. Ancak hiçbir gerekçe gazetecilerin gazeteciler tarafından hedef alınmasını
haklı gösteremez.
Kutuplaşmış medya ortamında gazetecilik ilkelerini takan yok
Türkiye aslında gazetecilik etik ilkeleri bağlamında dünyada pek çok
ülkeye göre oldukça iyi durumda. Yaklaşık 30 yıllık akademik hayatımda en çok
verdiğim ders herhalde gazetecilik etiği dersidir ve açıkçası etik sorunlara
çözüm bulma / önerme konusunda hiç sıkıntı yaşamadım.
Gel gör ki Türkiye’de kutuplaşmış bir medya ortamı var ve bu ortam
gazeteciliği zehirliyor. Bazı gazeteciler ve medya kuruluşları zaman zaman
taraf olmayı partizanlıkla karıştırıyorlar. Ben, bir gazetecinin barıştan yana,
hukuktan yana, insan haklarından yana, mağdurdan yana taraf olması gerektiğine
inananlardanım. Nitekim TGC Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde de ifade edildiği gibi “Gazeteci; başta barış,
demokrasi, hukukun üstünlüğü, laiklik ve insan hakları olmak üzere; insanlığın
evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur.”
Partizan gazetecilik, haberlerin belirli bir siyasi bakış açısından veya
ideoloji ile uyumlu biçimde aktarılmasını ifade eder. Partizan gazetecilik
anlayışında önemli olan haberin doğru olması değil, savunulan görüşe,
ideolojiye, partiye hizmet etmesidir. Türkiye’de maalesef bu gazetecilik
anlayışının örneklerini sık sık görüyoruz.
Akşam gazetesinin “İmamoğlu Medyası
A.Ş.” haberi
Türkiye’de basın tarihinin hiçbir döneminde görülmediği kadar yaygın ve
güçlü iktidar medyası AKP iktidarı
döneminde yaratıldı. İktidar, açıklanan raporlara göre, medyanın yüzde 90’ını kontrol ediyor. Akşam gazetesi de bu grubun
içinde yer alıyor. İktidar medyası içinde yer alan tüm gazetelerin, haber
sitelerinin, televizyonların partizan gazetecilik yaptıklarını söylemek doğru
olmaz. Ancak Akşam gazetesi yaptığı sansasyonel haberleriyle son dönemde sık
sık partizan gazetecilik örnekleri sergiliyor. Bunlardan biri de 18 Mayıs 2025
tarihinde 1. sayfadan dört sütun olarak verdiği “İmamoğlu Medyası A.Ş.”
haberidir. Haber iç sayfada ayrıntılandırılmıştır.
Şimdi bu haberi inceleyelim: Haberin spotunda, “‘Çıkar Amaçlı İmamoğlu Suç Örgütü’ soruşturmasında olağandışı medya trafiği belirlendi” diyor. “İşte o isimler” denilerek hedefe koyduğu gazetecileri sıralıyor: Soner Yalçın, Nevşin Mengü, Yavuz Oğhan, Bahar Feyzan, Ruşen Çakır, Nagehan Alçı, Batuhan Çolak, Barış Pehlivan, Şaban Sevinç, İsmail Saymaz. Özet geçersem, İBB Başkanı İmamoğlu’nun danışmanın Murat Ongun’un bu gazetecilerle sık sık görüştüğü, gazetecilere Emrah Bağdatlı eliyle paralar verildiği iddia ediliyor. İç sayfada yer alan ayrıntılı haberde bu görüşme ve buluşmalara ilişkin sayılar veriliyor.
Soner Yalçın detayı: Basılı gazetede haber adeta Soner Yalçın’ı merkeze koyarak
verilmiş: “Ongun’un akıl hocası olarak bilinen Soner Yalçın’ın, Ongun ve
Bağdatlı ile en sık trafiğe sahip olduğu, Marmaris ve Çeşme’de birlikte tatil
yaptıkları da kayıtlara yansıdı. Yalçın’ın trafiği, gazetecilerle olan
ilişkinin merkezinde yer aldığını gösteriyor.” Ancak ne hikmetse, aynı gün
gazetenin web sayfasına konulan haberde
Soner Yalçın ismine hiç yer verilmedi. Yapılan onca eleştiriye karşın gazete
tarafından bugüne kadar bir açıklama da yapılmadı. Daha da ilginci, bu haber ne
Soner Yalçın tarafından eleştirildi ne de Oda TV’de haber konusu oldu.
Soner Yalçın hariç, gazetecilerin hepsi de iddiaları yalanladı
Türkiye’de partizan gazeteciler öyle haberler yapıyor, öyle suçlamalar
yöneltiyor ki, suçlamalara konu olan kişiler adeta suçsuzluklarını ispatlamak
zorunda kalıyorlar. Bu gazetecilerin ne “masumiyet karinesi” umurlarında ne de
“lekelenmeme hakkı”na saygı duyuyorlar. Akşam’ın haberi sonrası haberde ismi
geçen gazeteciler teker teker açıklama yapmak zorunda kaldılar.
Nevşin Mengü: “Resmen uydurup uydurup haber diye basıyorlar”
İBB’den para almakla suçlanan Nevşin Mengü, 18 Mayıs’ta X platformunda
yaptığı paylaşımda haberlerdeki iddiaları yalanladı: “Akşam gazetesi, Ongun'un görüştüğü gazetecilerle ilgili bir haber
yayınlamış. Haberde Emrah Bağdatlı ile 4 kez görüştüğüm yazıyor. Emrah
Bağdatlı'yı hayatımda hiç görmedim ve tanımıyorum. Murat Ongun'un benimle
görüşmeye yanında 4 kez Yavuz Oğhan'ı getirdiğini yazmışlar. Külliyen yalan,
ben böyle yalancılık görmedim. Hem Ongun hem de Oğhan'ı tanırım, ancak ikisi
ile bir arada hiçbir zaman görüşmedim. Resmen uydurup uydurup haber diye
basıyorlar. Ayıptır. Bu gazetelerin her haberi böyle uydurma demek ki. Elbette
bu uydurma haberlere dava açacağım.”
Yavuz Oğhan: “Allah kuru iftiradan saklasın”
Gazeteci Yavuz Oğhan, 18 Mayıs’ta X hesabından yaptığı paylaşımda şunları yazdı: “Akşam
gazetesi İmamoğlu Medya AŞ başlığıyla haberimsi bir şey yapmış. Sözümona ben
Murt Ongun ile 20, Emrah Bağdatlı ile 6 defa buluşmuşum! Allah kuru iftiradan
saklasın derler ya, tam da öyle. Hayatımda Emrah Bağdatlı’yı hiç görmedim,
tanımam. Bir de Nevşin Mengü ile görüşmeye götürmüş Murat Ongun beni. Bu da
kuyruklu yalan. Üçümüz hiç bir arada olmadık. Amacın ne olduğu anlaşılabiliyor
ama buradan kimseye ekmek çıkmaz. Suç duyusunda bulunacağım.”
Bahar Feyzan: “Gazetecilik namus işidir”
Gazeteci Bahar Feyzan, 18 Mayıs’ta X’te yaptığı paylaşımla Akşam
gazetesinin haberini yalanladı: “Gazetecilik namus işidir ve bundan yoksun olanların yaptığı haberler
iftirada sınır tanımaz!!! Murat Ongun; muhabir olarak benim kurucuları arasında
bulunduğum Habertürk’ten beri arkadaşım. Rahmetli Ufuk Güldemir’in tedrisatında
beraber yetiştik… Farklı gazetecilik alanlarına evrildik. Ekrem İmamoğlu ile
çalışmaya başladıktan sonra 3-5 kez gördüysem görmüşümdür. Onun dışında elbette
bir gazeteci olarak bilgi almak, soru sormak için Murat Ongun’u aradım. Basın
toplantıları ya da CHP’nin basına açık önemli organizasyonlarında karşılaştık.
Buna seçim dönemleri dahil. Ve o yoğun dönemlerde konu: gündemde ne varsa o
oldu. Emrah Bağdatlı kim tanımam bile!. Amacınız haber yapmak değil, toplumda
algı yaratmak biliyorum Akşam gazetesi! Kamuoyunu yanıltıcı bilgiyi yaymak ve
kişisel haklarıma saldırı olarak algıladığım bu haber ve benzerleri hakkında
tek tek dava açacağım. İki cihanda da bu vebal yakanıza yapışsın!”
Ruşen Çakır: “Hakkımdaki iftiralara karşı yanıt”
Gazeteci Ruşen Çakır, haberdeki iddialara, 18 Mayıs’ta çekip paylaştığı
bir video
ile cevap verdi. Konuşmasında, ilk başta haberdeki iddialara cevap vermek
istemediğini çünkü haberde adı geçen Emrah Bağdatlı’yı tanımadığını söyledi ve
şöyle devam etti: “O görüşmeleri yapmadığımı nasıl kanıtlayayım? Br şey
söylüyorlar. Ortada kanıt yok. Ama Anadolu Ajansı’na ve Akşam gazetesine dava
açmaya kara verdim…Bağımsız gazetecilik yaptığımız için, eleştirel gazetecilik
yaptığımız için bizi susturmak istiyorlar…Bitirirken, bu sözümona haberi yazan
Anadolu Ajansı’na bir vatandaş olarak, bir gazeteci olarak hakkımı helal
etmiyorum. Bu haberi birinci sayfasından bağıra bağıra veren Akşam gazetesine,
arkadaşım sandığım genel yayın yönetmeni Mustafa Kartoğlu’na hakkımı helal
etmiyorum. Suratıma nasıl bakacağını da bilmiyorum.”
Nagehan Alçı: “Hakkımda çıkan iftiraları reddediyorum!”
Gazeteci Nagehan Alçı, haber yayımlanır yayımlanmaz tepki göstermedi ancak
22 Mayıs’ta yaptığı bir X paylaşımıyla iddiaları reddetti:
“Geçen hafta sonu İBB’nin medya ayağı denerek içinde benim de olduğum bir grup
meslektaşımla ilgili haberlere dair… Gizli tanığın iftiralarını daha önce
yalanladığım için şimdiye kadar bir şey söylemek istemedim. Ancak tarihe bir
kez daha not düşmek adına şunları kayda geçirmek isterim: Meslek hayatım
boyunca çalıştığım kurumlar dışında hiç bir yerden ya da kimseden tek kuruş
almışlığım yoktur. Aksini iddia eden çıkıp ispatlasın! Emrah Bağdatlı ve adı
geçen pek çok kişiyle bırakın biraraya gelmeyi hiç tanışmışlığım yok. Murat
Ongun’u diğer meslektaşlarım gibi mesleğim gereği elbette tanırım. Ancak
2024’te iki kez Sütlüce İletişim Merkezi, 2025’te ise bir kez Saraçhane basın
toplantısı ve bir kez de İletişim Merkezi dışında bu yıllarda başka bir
görüşmem olmadı. Yansıyan trafiğin baz çakışması kaynaklı bir karışıklık
olduğunu düşünüyorum. Hakkımda çıkan iftiraları reddediyorum!”
Batuhan Çolak: “İBB’den fonlandığımı iddia ediyorlar”
İddialara 18 Mayıs’ta X hesabından cevap veren Batuhan Çolak şunları yazdı: “Aykırı’yı
kurduğum günden bu yana yapılan operasyonların, hedef göstermelerin,
kumpasların haddi hesabı yok. Şimdi de sözde bir gazete üzerinden servis edilen
yalan haberle operasyona çıkmışlar. İBB’den fonlandığımı ve Emrah Bağdatlı ile
iki kez görüştüğümü iddia ediyorlar. Öncelikle, ismi anılan kişiyi tanımıyorum.
Şişli ve Üsküdar’da iki kez görüştüğüm iddiası da külliyen yalandır. Söz konusu
haberle ilgili suç duyurusunda bulunacağım. Tüm kumpaslarınızı,
soruşturmalarınızı anladım da… Bu olayda bile benim adımı geçirmeyi nasıl
başardınız!...”
Barış Pehlivan: “Çeteler değişiyor, yöntemleri değişmiyor”
Gazeteci Barış Pehlivan, 22 Mayıs’ta yaptığı X paylaşımıyla hakkındaki
iddiaları kesin bir dille reddetti:
“Açık ve net ‘hodri meydan’ diyorum: Benim herhangi bir belediyeden, belediye
çalışanından veya siyasetçiden doğrudan ya da dolaylı herhangi bir şekilde
finanse edildiğimi ya da para aldığımı ispatlamayan şerefsizdir, namussuzdur,
haysiyetsizdir. Emrah Bağdatlı’yı tanımam; yüz yüze ya da telefonla hayatım
boyunca hiçbir iletişimim olmadı. Çeteler değişiyor, yöntemleri değişmiyor…”
Şaban Sevinç: “Akşam gazetesi ‘medya ilişkileri ağı’ arıyorsa nöbetçi
sahiplerine sorsun”
Gazeteci Şaban Sevinç, haberin yayımlandığı 18 Mayıs’ta yaptığı X
paylamışında, iddiaları diğer gazeteciler gibi reddetti:
“Akşam gazetesi benim adımı da katarak İmamoğlu Medyası AŞ diye bir iftira
oluşturmuş. Emrah Bağdatlı ile Şişli ve Çankaya’da 4 kez görüştüğümü yazmış.
Ben Emrah Bağdatlı’yı tanımam etmem, dolayısıyla hiçbir görüşmüşlüğüm de
yoktur. Eğer Akşam gazetesi ‘medya ilişkileri ağı’ arıyorsa nöbetçi sahiplerine
sorsun.”
İsmail Saymaz: “Akşam adlı paçavrada benim de aralarında olduğum
gazetecilere iftira atıldı”
Gazeteci İsmail Saymaz, 20 Mayıs’ta yaptığı X paylaşımında Akşam
gazetesini iftira atmakla suçladı:
“Akşam adlı paçavrada benim de aralarında olduğum gazetecilere iftira atıldı.
Olmamış buluşmalar olmuş, yapılmamış görüşmeler yapılmış gibi yazıldı. Bu suç,
HTS sinyali gibi kişisel veriler ele geçirilerek ya da sızdırılarak işlendi.
Avukatlarım bu sabah suç duyurusunda bulundu.”
Akşam’dan ses yok!
Akşam gazetesi bu haberi 18 Mayıs’ta yayımladı. Ardından ne haberin
devamını getirdi ne de özür diledi. Ancak bir şey dikkati çekiyor. Gazetenin
genel yayın yönetmeni koltuğundaki isim olan Mustafa Kartoğlu, en son yazısını
10 Mayıs’ta yazmış. X’te son paylaşımı da 19 Mayıs
tarihli gazete sayfası.
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’den eleştiri
Medya ombudsmanı Faruk Bildirici 26 Mayıs tarihli haftalık medya
değerlendirmesinde Akşam’ın bu haberini de eleştirdi. Bildirici şunları yazdı: “Akşam
gazetesinin, ‘İmamoğlu Medyası A.Ş.’ manşetinde, bazı muhalif
gazetecilerin, İBB Basın Danışmanı Murat Ongun ve yardımcısı Emrah Bağdatlı ile
sık sık buluştukları ve para aldıkları öne sürülüyordu. Suçlayan, yargılayan,
hüküm veren dili vardı haberin. Bütün cümleler, ‘yeni bilgiler ortaya çıktı’, ‘tespit
edildi’, ‘dikkati çekti’ diye kesin ifadelerle sonlanıyordu…Akşam, açığa çıkan
somut bilgilere, gazetecilerin açıklamalarına ve suç duyurularına sessiz kaldı.
Ne yapılan yalanlamaları tek satır haber yaptı, ne de bir özür diledi.”
Basın Konseyi’ne açık çağrı
Basın Konseyi’nin Akşam gazetesinin haberine ilişkin bir değerlendirme
yapması için buradan açık çağrı yapıyorum. Akşam’ın haberi, Basın Meslek
İlkelerinin 4. maddesinde yer alan “Kişileri ve kuruluşları, eleştiri
sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan
ifadelere yer verilemez” ilkesine; 6. maddesinde yer alan, “Soruşturulması
gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya
doğruluğuna emin olmaksızın yayınlanamaz” ilkesine; ve 10. maddesinde yer alan,
“Yasaların suç saydığı eylemler, gerçek olduğuna inandırıcı makul nedenler
bulunmadıkça kimseye atfedilemez” ilkesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder