2018-2019 eğitim yılı Güz döneminde Üsküdar Üniversitesi İletişim
Fakültesi’nde verdiğim “Yerel Gazetecilik” dersini notlar üzerinden giden bir
ders olmaktan çıkarmak için dersimi alan tüm öğrencilerime seçtikleri bir
kentin yerel medyasını araştırmalarını istedim. Yerine getirmeleri gereken iki görev
vardı: Birincisi o kentin yerel medyası hakkında genel bilgi toplamak, ikincisi
de ulaşabildikleri yerel gazetecilerle çevrim içi röportaj yapmak. İlk soruya
cevap bulmak nispeten daha kolaydı, internet üzerinden ulaşabildikleri verileri
topladılar. İkincisine gelince, röportaj konusunda epey sıkıntı yaşadılar. Yine
de çoğu öğrencim yerel gazetecilere ulaşmayı ve röportaj yapmayı başardı. Hem
topladıkları bilgileri hem de röportajları sınıfta yaptıkları sunumlarla
aktardılar. Ben de sunumları twitter hesabımdan paylaşmıştım. Öncelikle
öğrencilerimin röportaj taleplerine olumlu yanıt veren tüm yerel gazetecilere
teşekkür ederim. Onların görüşleri sayesinde öğrencilerimin yerel medya
gerçeğini daha iyi kavradıklarını düşünüyorum. Bunun daha kapsamlı bir proje
haline getirilmesini de diliyorum.
Röportajları okurken, bu röportajların ödev dosyalarında
kalmasının haksızlık olacağını düşündüm ve bunları kendi blogumda bu yazıda yayımlamaya
karar verdim. Değerlendirme aşamasında isimsiz röportajları eledim. En başta
standart sorular belirlediğimiz için röportajları tasnif etmek zor olmadı benim
için. Bazı uzun cevapları da röportajın özüne zarar vermeden kısaltmaya
çalıştım. Toplamda sekiz soru hazırlamıştık ama değerlendirme aşamasında iki
soruyu eledim. Bunlardan ilki haber sitelerinin ziyaretçi trafiğiyle ilgiliydi. Diğer soru ise haber sitelerinde internetin imkânlarının hangi ölçüde
kullanıldığını soruyordu. Kısıtlı olanaklarla var olmaya çalışan yerel medyaya
neden hiperlink kullanmıyorsunuz diye sormanın açıkçası saçma olduğunu görmüş
olduk.
Röportajlarına
yer verdiğim öğrenciler
Yukarıda da belirttiğim gibi tüm röportajlara yer veremedim.
Kaynağı belli olan (bazılarında cevapları kimin yazdığı belirtilmemişti) röportajları yapan öğrencilerim ve araştırdıkları şehirler
şu şekilde: Ayşe Sevde Taşoluk (Afyon), Ayşenur Koçbaşalar (Antalya), Aytekin
Işık (Adana), Berkay Özay (Kastamonu), Betül Güner (Mersin), Büşra Özdoğan
(Tokat), Ekin Özkurt (Bursa), Elif Sabir (Muş), Eren Arslan (Karabük), Gamze
Batmaz (Tunceli), Gamze Şimşek (Tekirdağ), Gizem Kurtul (Sinop), İrem Gülşah Şahinkaya (Artvin), Kemal Ünal
(Çorum), Mert Akgül (Kars), Merve Eren (Balıkesir), Oğuzhan Altun (Ardahan),
Öykü Ok (Nevşehir), Seda Şahbazoğlu (Bolu), Songül Arslan (Mardin), Tuğçe
Karataş (Elazığ), Tunahan Yurdakul (Kadıköy / İstanbul), Yusuf İris (Adıyaman).
Öğrencilerim yerel gazetecilere ilk olarak gazeteciliği nasıl
tanımladıklarını sordu. Tüm cevaplar aşağıda sırasıyla yer almakta. Cevaplardaki
ortak özellik, gazetecilikte doğruluk ve tarafsızlığa vurgu. Her ne kadar ben tarafsızlık yerine nesnellik kavramını kullanmanın daha doğru olduğunu savunsam da, gazetecilerin bu iki kavramı aynı anlama gelecek şekilde kullandıklarını düşünüyorum. İkincisi,
gazeteciliği kamusal bir meslek olarak görüyorlar. Üçüncüsü de gazeteciliğin toplumun
gözü, kulağı, vicdanı olması gerektiğini düşünüyorlar.
→
Gazetecilik halkın doğru ve tarafsız haber almasını sağlayan, olayların oluş
şekli ile detaylı şekilde vatandaşlara doğrudan olayları herhangi bir medya
aracı vasıtasıyla anlatan kişidir. (Hüseyin Ünlüsoy / Sandıklı Postası)
→
Gazeteciliğin birçok tarifi var ancak Akdeniz Manşet gazetesinin tarifini
beğenirim, onlara göre araştırmacı gazetecilik; muhabirin kamudan gizlenen ve
haber değeri taşıyan bir olay üzerine giderek oradan kamunun ilgisini çeken ve
çıkarıyla ilintili noktaları bulup derinlemesine araştırması, haberin unsurları
arasındaki bağıntıyı kurması ve bunu yayımlamasıdır. (Orhan Durak / Gazete
Afyon)
→ Bu
meslek öncelikle doğru ve dürüst icra edilmesi gereken bir meslektir. Doğru ve
tarafsız haber yapılmalıdır. Kutsal bir meslektir. Okullarda size öğretilenle
mesleğe başladığınızda arada çok büyük bir fark göreceksiniz. Gazeteciler halkı
aydınlatan, onları bilgilendiren, ülkedeki her şeyden haberdar eden kişilerdir.
(Derya Çiçek / Akdeniz Manşet / Antalya)
→
Toplumun haber alma hakkını gerçekleştirmede köprü görevini üstlenen ve
bir kamu hizmeti yapan meslek dalıdır. (Cihat Ovalı / Yeni Adana Gazetesi)
→ Gazetecilik
toplumun gözü, kulağı, sesi, artı vicdanıdır.
Kısaca böyle tanımlayabilirim. (Cemil Özel / Kastamonu Gazetesi)
→ Günlük olayların tarafsız ve objektif
şekilde halka en
doğru biçimde aktarılmasıdır. (Mustafa Balcı / Açıksöz Gazetesi /
Kastamonu)
→
Gazete halka doğru ve zamanında mesajlarını veren yayın organıdır. (Emin Türkay
Öztürk / Çatalzeytin Mektubu / Kastamonu)
→ Gazetecilik kamusal bir meslektir.
Kamu yararını gözetir. Olanı olduğu gibi aktarma sanatıdır. Belli kaynaklardan
edinilen bilgileri okura sunmak için yapılan aktiviteleri kapsar. (Sezai Kaymak
/ Tokat gazetesi)
→ Gazetecilik bir merak işi. Merak eden
ve öğrendiklerini insanlara aktararak onları bilgilendirmeyi seven, bunu görev
edinen insanların işi. Bizce gazetecilik, severek yapılması gereken toplumu
aydınlatma işidir. (İhsan Uluözlü / Hürsöz Gazetesi / Tokat)
→ Gazeteci toplum adına soran ve sorgulayandır.
(Olaylara göre) tarafsız olmalıdır. (Nevzat Çakır / Karacabey Yörem Gazetesi /
Bursa)
→
Belirli bir hedef kitleye belirli olayların ve bilgilerin iletilmesini herhangi
bir medya aracılığıyla sağlayabilmektir. Bunu mesleki anlamda basın yayın
kuruluşları aracılığıyla yapanlar gazetecilik mesleğini icra ederler. Kitlelere
ulaşmak ve bir olayın haber haline getirilip kitlelere iletilmesine vesile
olmaktır gazetecilik. (Sinan Balkaya / Altınova Gazetesi / Muş)
→
Gazeteciliği temel olarak kamu hizmeti olarak görüyorum. Bunu açmam gerekirse,
en seri, en doğru şekilde insanları bilgilendirme, aydınlatma hizmetidir.
(Ahmet Gölbek / Bölgenin Sesi Gazetesi / Karabük)
→
Türkiye’deki gazetecilikte sıkıntı var. Aslında eğitim sisteminde sıkıntı var.
Daha en başında öğrenciler basın yayın, yani iletişim fakültesini okurken
sansasyonel haber yapmak üzerine şartlandırılıyorlar. “Köpek adamı değil de adam köpeği ısırdığında
haberdir” mantığının geldiği noktada, eğitim sırasında kişi sansasyonel haber
yapmaya şartlandırılıyor. Bu çok doğru bir eğitim anlayışı değil. Bu nedenle
ısrarla okunmaya şartlandırılmışlığın geldiği noktada yalan haberler ortaya
çıkabiliyor. Öte yandan, gazeteci habere gittiği kişinin üzerinde bir üst
kuvvet değil. Bizim işimiz kamuoyunu aydınlatmak. Bu nedenle Tunceli Emek
Gazetesi kendisini farklı bir yerde konumlandırıyor. Yaygın ve yerel medyada
gördüğü hataları damıtarak, en doğruyu yapmanın gayretini sürdürüyor. Zira biz
birçok şeyi habere yansıtmadan da çözüm bulabiliyoruz. Bir nevi
konuşamayanlarla, yetkililere ulaşamayanlarla ilgili merci ve makamlar arasında
köprü olmaya da çalışıyoruz. Örneğin Tunceli’nin ücra bir köyündeki adamın suyu
yoksa haberleştirmeden önce ilgili kuruma sözlü iletiyor, görüşmeler yapıyoruz.
Sırf haber yapalım diye uğraşmıyoruz yani. (Hüsniye Karakoyun, Tunceli Emek
Gazetesi)
→ Gazetecilik hayat boyu devam eder, bu işten emekli olmak gibi
bir şey söz konusu değil. Gazetecilik bir yaşam biçimidir. (Ali Haydar Gözlü /
Dersim Haber Gazetesi)
→ Gazetecilik temas ve mesafe mesleğidir. Gazeteci, toplumun tüm
kesimleriyle ilişki kurar ancak bu ilişkide haberciliğini etkileyebilecek
mesafeyi sürekli gözetmek zorundadır. (Ercan Topaç / Özgür Dersim Gazetesi)
→ Her mesleğin zorlukları olduğu gibi
gazetecilik mesleğinin de birçok zorluğu var. Maceracı yönüyle zevkli ama
bir o kadar da sıkıntıları bulunmakta. Bir öğretmen kadar öğretici, mülki amir
kadar yaptırımcı güce sahip olan gazetecilik aslında tüm mesleklerin anası
diyebiliriz. (Mustafa Yoğurtçu / Gerze Gündem / Sinop)
→
Gazeteciliği birkaç anlamda tanımlamamız gerekirse; 1) Demokrasinin olmazsa
olmaz kurallarından biridir, 2) Gazeteci vatandaşlarla bürokrasi, siyaset
arasındaki köprü görevini üstlenen, vatandaşın bir yerde sesi olan kimsedir, 3)
Gazeteci her daim alanda olan, kamu adına gözetmenlik görevini yürütendir.
(Fatih Uysal / Gerze’nin Sesi / Sinop)
→
Gazetecilik
Artvin'de ve Türkiye'de halk adına kamuyu denetleme görevidir, kamuyu
denetlemedeki kasıt, kamu görevlilerinin hizmet üretiminde daha doğru işleri
yapması için bir nevi halk adına oto-kontrol sağlanmasıdır. (Mehmet Cihan /
Artvin Post)
→
Gazetecilik, kitlesel haberleşme imkânını sağlayan başlıca meslek/araçtır.
(Recep Mebet / Çorum Hakimiyet)
→
Toplum için gerek
gördüğüm, aynı zamanda fayda sağladığını düşündüğüm bir alan gazete. Doğal
olarak gazeteci de faydalı birey diyebilirim. Günümüzde hızlı, doğru ve
tarafsız olması kesinlikle gerekli olan bir alan. Diğer yönüyle çok stresli ama
bir o kadar da zevkli. (Yargıç Harmankaya / Kars Manşet)
→ Gazeteciliğin etik kuralları içerisinde,
bulunduğumuz kentten halkın doğru haber alma hakkını teslim etmektir. Gazeteci,
erkin değil halkın çıkarlarını gözetir. (Oya Uğral / Ayvalık Hürses /
Balıkesir)
→ Gazeteci
tarafsız olmalı, kalemini satmamalı. (Şenol Kirman / 23 Şubat Gazetesi /
Ardahan)
→
İnsanların hür iradesini yansıtan bir araç olarak görüyorum. (Murat Akgül /
Mardin Haber)
→
Gazetecilik toplumun vicdanıdır. Toplum adına hareket eden, toplumun sesi,
kulağı ve gözüdür. (Rıdvan Fidan / Mardin İletişim Gazetesi)
→ Aslında kamuoyunu aydınlatmanın
yanında gazeteci; toplumun gören gözü, işiten kulağı, konuşan dilidir. Gazeteci
bir toplumun vicdanı, yeri geldiğinde bir mağdurun avukatı, yeri geldiğinde o
mağdur adına yazı yazan, hesap soran bir savcı, yeri geldiğinde
kalemi kıran bir hâkim olabilmeli. (Mehmet Nezir Güneş / Mardin Life Gazetesi)
→ Gazetecilik kutsal bir meslektir.
Aslında meslek bir insanın hayatını idame ettirmek için yaptığı bir iştir. Bu
anlamda bakıldığı zaman gazetecilerin özellikle yerel medyada gazetecilik mesleğini
yapanların aldıkları ücret göz önüne alınırsa gazeteciliğin meslekten öte hobi
ya da uğraş olarak görülmesi durumunda kalınabilir. Ancak gazeteciliğin kutsal
olması anlamında, insanları doğru bilgilendirmek anlamında, kamuya hizmet yapmak
anlamında düşünecek olursak peygamber mesleği de denilebilir. Ancak gazetecilik
her meslekte olduğu gibi seviyorsanız başarılı olabileceğiniz bir meslek.
Gazetecilik sevmeden, para kazanmak için yapılacak bir iş değil, gönül
verilerek yapılabilecek bir iştir. (Songül Dursun / Fırat Gazetesi / Elazığ)
→ Gönülden sevilerek yapılması gereken
bir meslek. Yapan kişinin mesleğine aşık olması lazım. (Şah İsmail Gezici /
Günışığı Gazetesi / Elazığ)
→ Gazetecilik bir tutku benim için,
insanlara ayna görevi görmek, doğru, tarafsız, abartısız ve anlaşılabilir bir
dille insanları bilgilendirmek tek amacım. (İlhan Kılıç / Haberinsaati.com /
Elazığ)
→
Gazetecilik bildiğiniz gibi kamu
adına toplumun gözü, kulağı ve sesini üstlenmiş bağımsız ve özgür bir kurumdur.
Yayınlarını kişisel değil, toplum adına yürüten kurumlar olarak tanımlıyorum.
(Erhan Dabak / Elaziginsesi.com)
→
Gelişen olayları ve insanların merak ettikleri
konuları derleyerek, doğruluk ve tarafsızlık ilkesine uyarak anlaşılır bir
şekilde kamuoyuna sunan kişi. (Furkan Dilaver / Elazigsonhaber.com)
→
Gazetecilik,
insanların haber alma hakkını sağlamaktır. Bunun için aracı olmaktır. Bir
olayın haber haline getirilip kitlelere iletilmesidir gazetecilik ve olayın
içeriğini iletirken haberi alan hedef toplumun konuyu anlaması için belirli
temel sorulara cevap getiren kişidir. Bunu yaparken gazetecilik ilkelerini de
göz önünde tutmak gerekir. (Semra Çelebi / Gazete Kadıköy / İstanbul)
→ Gazeteciliği üniversitelerde anlatıldığı gibi tarif etmek isterdim ama
orada anlatılanla gerçekte yapılan gazetecilik birbirinden çok farklıdır. Yeni
işe başlayan bir gazeteci meslek ilke ve ahlakına göre değil de patronunun
istek ve emirlerine göre gazetecilik yapmaktadır. Gazete patronları da
iktidarın ya da bağlı olduğu grupların etkisinde kalıp o doğrultuda haber
yapmaktadır. Eline tutuşturulan metinleri haberleştirmektedir. (Özgür Boğatekin
/ Gerger Fırat Gazetesi / Adıyaman)
Soru 2. Türkiye’de
gazetecilik hakkındaki düşünceleriniz nedir?
Yerel gazetecilerin Türkiye’de gazeteciliği nasıl gördüklerini
ortaya çıkarmaya çalışan bu soruya verilen cevaplar da aşağı yukarı birbiriyle
örtüşüyor. Medyadaki kutuplaşma, medyanın sermaye yapısı, çeşitliliğin
azalması, objektif gazeteciliğin giderek zorlaşması, basın özgürlüğündeki
sorunlar, tiraj kayıpları, sosyal medyanın çok ön plana çıkması gibi kaygılar
dillendiriliyor. Bazı gazeteciler ise ulusal medyanın yerel medyaya göre çok
daha iyi durumda olduğunu düşünüyorlar.
→ Türkiye’de
gazetecilik çeşitlilik bakımından her türlü görüş içeriği ile renkli bir
yelpazeye açılmıştır. Bunda özel ajansların ve şahıs gazetelerinin payı vardır.
Bu da basının özgürlüğünü tanımlamaktadır. (Hüseyin Ünlüsoy / Sandıklı Postası)
→
Türkiye'de gazetecilik arzulanan yerde değildir. Tekelci sermaye gazete ve
televizyonların yüzde 80'ini elinde tutmaktadır. Böyle olunca da iktidara yağcılık
ve yalakalık yapan bir medya grubu ile bu işi tarafsız yapmaya çalışan yüzde
20’lik bir grup vardır. Hal böyle olunca Türkiye'de yapılan gazetecilik çok
büyük bir anlam taşımamaktadır. 35 yıldır köşe yazıyorum, ulusal basını
sırf bu nedenle takip etmiyorum. (Orhan Durak / Gazete Afyon)
→ Zor şartlar
altında görevini ifaya çalışmaktadır. Toplumun değer yargılarından olumsuz
yönde nasibini almaktadır. (Cihat Ovalı / Yeni Adana)
→
Gazete patronlarının A veya B partisine
yakın olmasından ve gazeteciliğin
dışında başka alanlarda da faaliyetlerinin bulunmasından dolayı eleştirel
yayıncılıktan vazgeçilmiş olup, hatta çok önemli bir haberin kullanılmamasına
kadar oto-sansür uygulanması en büyük sebeplerden birisidir. Bunu biz
gazetemizden mümkün olduğu kadar uzak tutmaya çalışıyoruz. Daha doğrusu
ekonomik sorunlardan da sıyrılarak tüm şartları zorlayıp, gazetecilik yapmaya
çalışıyoruz. (Sabit Özkeser, Çukurova Press)
→
Yaşadığımız dönem ve geçmişte, ideal gazetecilik açısından gerek siyasi, gerek
ekonomik anlamda gerekli atmosferin olmadığını ve gün geçtikçe bunun
daraldığını düşünüyorum. Baskılar altında yürüyen, gazetecilerin hep itilip
kakıldığı, hor görüldüğü, bir şekilde ilk hedef gösterildiği bir ortamdır
Türkiye. (Cemil Özel / Kastamonu Gazetesi)
→ Artık günümüzde gazetecilik sosyal medya
alanında yoğunlaştı. Yazılı basın, özellikle yerel basın,
internet haberciliği
ve sosyal medya haberciliği ile mücadele ediyor. Dolayısıyla Türkiye’de gazetecilik
bu alanlara yöneldi ve haberlerin doğruluğu tartışılır hale geldi.
(Mustafa Balcı / Açıksöz Gazetesi / Kastamonu)
→ Türkiye’de
gazeteciler en olumsuz dönemini geçiriyor. Çünkü düşündüğünü yazamıyor,
yorumlayamıyor. (Emin Türkay Öztürk / Çatalzeytin Mektubu / Kastamonu)
→
Türkiye'de
gazetecilik inişli çıkışlı bir seyir izlemekle birlikte günümüzde ekonomik
sıkıntılarla karşı karşıyadır. İnternetin yaygınlaşması, dijital teknoloji ve
sosyal medya, basılı gazeteciliği etkilemektedir. Bu nedenlerle sektör ciddi
sıkıntılar yaşamakta, yerel medya bu sıkıntıları en derinden hissetmektedir.
İnternet ve sosyal medya, insanların gazete alma ihtiyacının büyük ölçüde
azalmasına neden olmuştur. Objektif gazetecilik yapmak dönem dönem sıkıntılı
olabilse de geleneksel basının teknoloji karşısında yaşadığı problemler de
gazeteciliği yıpratan faktörler arasında. Gazetecilik mesleği özgürlüğünü
kazanırsa gerçek anlamını bulmuş olur. Halkın haber alma özgürlüğünü kimse
engellememeli. Her vatandaşın fikrini beyan etmesine saygı duymamız gerekir.
(Sezai Kaymak / Tokat Gazetesi)
→
Ülkemizde ne
yazık ki gazetecilik bitme noktasına geldi. Sosyal medya kullanımı, yaşanan
bazı ekonomik sıkıntılar, yurttaş gazeteciliği ve teknolojinin kontrolsüz
kullanımı hem yerelde hem de ulusalda işleri durma noktasına getirdi. (İhsan
Uluözlü / Hürsöz Gazetesi / Tokat)
→ Türkiye’de maalesef gazetecilik değil, daha çok
reklamcılık tarzı gazetecilik yapılıyor. Yani, sorgulamadan ve özellikle
iktidara yalakalık yapılarak gazetecilik yapılıyor. Tabii bu söylediğim genel
olarak… (Nevzat Çakır / Karacabey Yörem Gazetesi / Bursa)
→
Olaylara yaklaşım ve yaşanılanların toplumun bütün zümrelerine ulaşımında
önemli bir etken. Ülke bazlı gazeteciliği ele aldığımız vakit, basın üzerindeki
baskılar ve düşüncelerin beklenen oranda yansıtılmamasını göz önünde
bulundurduğumuz vakit mesleğin manası gereği yürütülmediği açık ve belirgindir.
(Sinan Balkaya / Altınova Gazetesi / Muş)
→
Zor koşullarda yapılıyor. Genel anlamda okuma oranı arttığı söylense de bence
hala az. İnsanların gazete okuma alışkanlığı ise çok az, bu çok açık. 80-81
milyon nüfusa göre oran hayli yetersiz. Gazetelerin de çekindiği, baskıda
kaldığı durumlar var tabii, özellikle siyasi açıdan. (Ahmet Gölbek / Bölgenin
Sesi Gazetesi / Karabük)
→
Aslında gazeteciliği çok iyi yapan insanlar var fakat işini düzgün yapmadığı
için gazetecileri toplum nezdinde çok çirkin yerlere getiren insanlar da var.
Güçlü olana yanaşan, onun her türlü açığını kapatan ve kafakol ilişkisiyle bu
mesleği yapanlar gazeteciliğin kötü imajı adeta. Bu yüzden Türkiye’deki
gazeteciliğin seceresi pek temiz değil. Bundan yıllar evvel valiliğin yaptığı
bir usulsüzlüğü haber yaptı Tunceli Emek Gazetesi. Önce haberi kaldırmamızı
istediler. O zaman öğretmendim ve gazete kardeşimin adınaydı. Baktılar gazeteyi
susturmak mümkün değil, öğretmen olduğum için beni sürgün ettiler. Tunceli Emek
Gazetesi, belki de parayı merkeze almadığı için susturulamıyor. Yaptırımlar
bizde tutmuyor. Mesela 6 yılda 13 defa resmi ilan hakkı düşürüldü, üstelik
doğru olmayan gerekçelerle. Bunu yapanlar sanıyordu ki, parayı elinden alırsak
gazete yazmaktan vazgeçer. Oysa benim yazı işleri toplantılarında sıklıkla
dillendirdiğim bir şey var. Kızlarımıza, “Bir gün bir tek insan para verdim ve
bu gazetede haber yaptırdım derse ve bu da doğru çıkarsa, bu kapıya anahtarı
vurur giderim.” Paraya ve güce biat ettiğinizde, artık haberci değil başka bir
misyon yüklenmişsinizdir. Bu nedenle Tunceli Emek Gazetesi, belediyeden,
valilikten, müteahhitten reklam alarak değil, yaptığı projelerle ve okuruna
ulaştırdığı kalitesiyle varlığını sürdürmeye gayret ediyor. (Hüsniye Karakoyun,
Tunceli Emek Gazetesi)
→ Türkiye’de gazetecilik maalesef gelinen noktada kan kaybetmektedir.
Gazetecilik her geçen gün kendi gerçeğinden koptuğu için ve güçlünün
sözcülüğünü yaptığı için itibarsız bir hale gelmiştir. (Ali Haydar Gözlü /
Dersim Haber Gazetesi)
→ Türkiye’de gazetecilik büyük anlamda “temas ve mesafe” mesleği
olmaktan çıkmış. Birkaç mecra dışında gazetecilik yapıldığını düşünmüyoruz.
Daha çok basın bülteni şeklinde yapılan bir anlayışa dönüşmüş durumda. (Ercan
Topaç / Özgür Dersim Gazetesi)
→ Türkiye’de
gazeteciliğin belirli sınıfların elinde olduğunu düşünüyorum. Yerel
gazetecilikte de maalesef bu böyle, bu yüzden en büyük sorunu bağımsızlık ve
tarafsızlık ilkelerinin yok sayılması olarak görüyorum. (Begüm Kütük / Medya
Batı / Tekirdağ)
→
Ülkemizde gazetecilik tarafsız olması gerekirken bazı güçlerin arkasında
kutuplaşmış vaziyette. (Mustafa Yoğurtçu / Gerze Gündem / Sinop)
→
Ülkemizdeki gazetecilik ile batı dünyasındaki gazeteciliğin arasında evrensel
kurallar noktasında aslında büyük farklılıklar yoktur. Örneklendirmek
gerekirse, gazeteci halkı bilgilendirme, aydınlatma, haberdar etme konularında
özgürdür, görevlidir. Maalesef üçüncü dünya ülkelerinde demokrasi tam anlamıyla
oturmadığı için kurallar kaideler pek geçerli değildir. Örneğin bir ilin valisi
veya kaymakamı isterse bir genelge veya resmi yazı ile kurumların kendi
alanlarıyla ilgili haber almasını engeller veya müsaade eder. Sizin elinizi
kolunuzu bağlar, haber alma hakkınızı elinizden alabilir. (Fatih Uysal /
Gerze’nin Sesi / Sinop)
→ Ülkemizdeki gazeteciliğin
değerlendirmesini yapmak çok kolay bir durum değil, aslında gazeteci iktidara
muhalif olan ve gördüğü yanlışları gönül rahatlığıyla yazabilendir. Eğer bunu
yapamıyorsa bu sefer gazeteci değil yandaş medya oluyor, bu durum ülkemizde son
yıllarda sıkça görülen bir durumdur. Aslında gazeteci kamunun veya iktidarın
yaptıklarını sürekli eleştiren de değildir, olmamalıdır, doğruya doğru
diyebilen ve yanlışsa da asla ödün vermeyen, işte o zaman gazetecidir. Siyasal
yapı gazeteciyi kontrol ederse, gazeteci kontrol altına alınmış olursa bu
gazetecilik anlayışına ters düşer, ne gazeteci siyaseti kontrol etmeli ne de siyasiler
gazeteciyi. Gazetecilik kontrol altına almak ve kontrol altına alınmak
değildir, gazetecilik halk adına görev yapmaktır. Ülkemizde bu durum anca yüzde
yirmi oranında gerçekleşmektedir. (Mehmet Cihan / Artvin Post)
→
Türkiye’de gazetecilik teknolojik alanda önemli bir gelişme yakalasa da maddi
imkânlar ve içerik kalitesi açısından büyük bir kan kaybı yaşamaktadır. (Recep
Mebet / Çorum Hakimiyet)
→ Sadece Türkiye değil, dünya için de
geçerli olan bir durum. Gazetecilik ya da medya sektörünü geleceği parlak olan
bir sektör olarak görmüyorum. Etik kurallar henüz oturmamış, oturacak gibi de
görünmüyor. Bu yüzden yaptığım işi sevsem de büyük kaygılarım var diyebilirim.
(Yargıç Harmankaya / Kars Manşet)
→ Günümüz Türkiye’sinde iki tür gazetecilik
yapıldığını düşünüyoruz. Birincisi siyasi iktidara yaranma gayretiyle yapılan
yayınlar, diğeri de halkın yaşadığı gerçekleri üzerini örtmeden yayımlayabilme
özgürlüğü. (Oya Uğral / Ayvalık Hürses / Balıkesir)
→ Türkiye’de gazetelerin yüzde 80’i
yanlı. Tarafsız gazete az. Gazeteci tarafsız olmalı, maalesef herkes bir
tarafta. (Mehmet Alkan / Hudut Gazetesi / Ardahan)
→ Taraflı
olduğu için rezil durumda, herkes çıkar peşinde, olanı biteni yazmak yerine
para karşılığı reklam yapılıyor. (Şenol Kirman / 23 Şubat Gazetesi / Ardahan)
→
Türkiye'de
gazeteciliğin, sosyal medyanın yaygınlaşması ve bireysel paylaşımların aynı
anda büyük kitlelere ulaşabilmesi sebebiyle eski önemini yitirmeye yakın olarak
görüyorum. Yayın kuruluşlarının sosyal medyaya uyumu tam manasıyla sağlayamadığı
kanaatindeyim. (Burhan Yeşiltaş / Köroğlu Gazetesi / Bolu)
→
Türkiye’de gazeteler günlük konjonktüre bağlı kalarak haber yapmaya çalışmakla
birlikte gerçek anlamda insanlara değinilmediğini düşünüyorum. (Murat Akgül /
Mardin Haber)
→
Türkiye’de gazetecilik güven kaybına uğrayan, zengin etmeyen, zahmetli ve
zevkli bir meslektir. (Rıdvan Fidan / Mardin İletişim Gazetesi)
→
Türkiye’de ulusal medya dahil hiçbir gazeteci etkili bir gazete, televizyon,
radyo ve dergi sahibi olmadığı için istenilen seviyede değil. Her zaman kamunun
ve halkın hassasiyetlerinden çok, sahibi olan holdingin ve
firmaların öncelikleri hassasiyetleri oluyor. (Mehmet Nezir Güneş / Mardin Life
Gazetesi)
→
Türkiye bir hukuk devletidir ve bir ülkede özgür basın varsa, özgür toplum da
vardır. Türkiye’de objektif olmanın, akılla ve vicdanla gazetecilik yapmanın
zorluğundan bahsedenler olabilir. Ancak tarafınız halk olduğu müddetçe gerek
yerelde gerekse ulusalda gazetecilik yapmak çok daha rahat olacaktır. Ayrıca ülkemizde
basının özgür olmadığından yakınanlar, serzenişte bulunanlar olabilir. Aslına
bakılırsa basındaki kısıtlamalar siyaset kurumuyla ilişkilendirilebileceği
kadar medya patronlarının tavırlarıyla ve gazetelerin yayın politikasıyla da
ilişkilendirilebilir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bir
gazetecinin özgürlük alanının bir başkasının özgürlük alanına kadar olduğunu
ifade etmişti. Ülkemizde de gazetecilik mesleğini art niyetli kullanmak
isteyenler mutlaka var. Başkalarının özgürlük alanına müdahale etmek isteyen
gazeteciler olabilir. Demokratik kültürümüzün en önemli parçalarından birisi
olan medya kuruluşlarımızın sorumluluklarının bilincinde olarak hareket etmesi
neticesinde ülkemizde gazeteciliğin daha da üst seviyelerde olacağına inanıyorum.
(Songül Dursun / Fırat Gazetesi / Elazığ)
→
Ülkemizde maalesef ulusal gazetecilerin şanslı, yereldekilerin üvey evlat
olduğu bir durum söz konusu. (Şah İsmail Gezici / Günışığı Gazetesi / Elazığ)
→
Türkiye’de her sektörde olduğu gibi gazetecilikte de bölünmeler var. Tabii daha
iyiyi yakalamak için her zaman alternatif iyidir, fakat gazetecilik mesleğinde
her zaman bir doğru vardır. Buna göre hareket etmek gerekir. Elbette eleştiri
olacak fakat bazı gazeteciler abartıyor. (İlhan Kılıç / Haberinsaati.com /
Elazığ)
→ Türkiye’de gazetecilik zaman zaman çalkantılı
dönemler geçirmektedir. Bazen tarafsız habercilik yapılan dönemler yaşanırken
bazen de siyasi konjonktüre göre gazetecilik dönemleri yaşanmıştır. Şu anda
gazetecilik zor şartlar altında yapılıyor. Gazeteciliğin zor şartlar altında
yapılmasını sağlayan sebepleri bizler oluşturduk. Gazeteciler olarak biraz önce
tanımladığımız, görevimizi toplum adına yapma görevini bir kenara bırakıp
kişisel ve siyasi grupların sözcüsü olarak yapmaya başladık. Bu da bizleri zor
şartlar altında görev yapacak bir pozisyona getirdi. (Erhan Dabak /
Elazığınsesi.com)
→ Dijitalleşen medya ile daha fazla gelişen bir meslek. Yeni
medyanın hızla gelişmesiyle birlikte belki yeni unvanı “dijital gazeteci”
olabilir. Türkiye’de gazetecilik mesleğinde yani gazeteci olabilmekte herhangi
bir şart olmadığı için bunun yaşattığı sorunlar her geçen gün artabilmekte. Ama
yine de çağın gelişimine ayak uydurarak devam edecek bir meslek. Sosyal
medyanın gelişmesiyle önemini yitirse de insanlar haberlerin doğruluğundan emin
olmak için gazetecilerin ağzından duymak istemeye devam edeceklerdir. (Furkan
Dilaver / Elazigsonhaber.com)
→ Türkiye’de gazetecilik yapmak dünyanın en
zor işi, zira iktidarı eleştiren, halkı uyarıcı haberler yapmak, taraflı ama
objektif olmak, belli bir güç odağının “sesi” olmadan işini yapmaya çalışmak
her zaman bir “suç” olarak görüldü bu ülkede. İkinci Abdülhamit’in özgürlük,
eşitlik, vatan, hasta, beynelmilel, hal, kardeş gibi birçok kelimeyi yasak
etmesinin yanı sıra burnu büyük olduğu için “büyük burun”, ve tahtı kurusun
olarak anlaşılabileceği için “tahtakurusu” kelimelerini yasakladığı bu ülkede,
Cumhuriyet dönemi de bu anlamda pek temiz değil maalesef. Türkiye’de
gazetecilik dendiğinde aklıma sadece “basın özgürlüğünün olmaması” ve
halihazırda cezaevlerinde bulunan ve sayıları her geçen gün artan tutuklu
gazeteciler geliyor. (Semra Çelebi / Gazete Kadıköy / İstanbul)
→ Türkiye’de iki türlü gazetecilik vardır. Birincisi etki ve yetki
sahiplerine yalakalık yapılarak sürdürülen gazetecilik, diğeri de haklıdan ve
mazlumdan yana yer alarak yaşananları objektif şekilde haberleştirmektedir.
Maalesef ki Türkiye’de gerçek habercilerin yeri ya sürgün ya da zindandır.
Birçok gazeteci de basın şehidi olarak toprak altındadır. Dışarıda kalan
birkaçı da cezalarla, baskılarla, cop ve dayaklarla sindirilmektedir… Çok kısa
ve net bir cümle kuracağım. Uzatmanın anlamı yok. Bir gazeteci eğer dayak
yemiyor, makinesi kırılmıyor, mahkemeye çıkmıyor ve hapse girmiyorsa orada bir
sorun vardır. Çünkü bizim gibi demokrasisi gelişmemiş ve hukuk devleti olamamış
ülkelerde gazetecinin başı belada değilse onun gazeteciliğinden şüphe ederim.
Başı belada değil ve zenginleşmiş bir gazeteci görürseniz bilin ki o yetki
sahiplerinin keyfine uygun haber yapmıştır. Güçlüden ve rejimden yana durarak
halkı unutmuştur. Sorunları dile getirmemiştir. Bizim burada o gibi
gazetecilere tırşıkçı gazeteciler denmektedir. (Özgür Boğatekin / Gerger Fırat
Gazetesi / Adıyaman)
Soru 3. Şehrinizdeki
yerel gazetecilik konusundaki düşünceleriniz nedir? Sizce yerel medya görevini
yapabiliyor mu?
Bu soruda yerel gazetecilerin kendi şehirlerine yönelik
değerlendirmelerini almaya çalıştık. Cevaplara bakıldığında şehirden şehire
ciddi farklılıklar olduğunu görüyoruz. Bazı gazeteciler imkânlar ölçüsünde
görevlerini tam ve eksiksiz yapmaya çalıştıklarını söylerken, bazı gazeteciler
ise yerelde gazeteciliğin bülten gazeteciliğine dönüştüğünden yakınıyor.
→ İlçede
yerel gazeteler üzerlerine düşen görevi fazlasıyla yapıyor. Ancak yerel
gazeteciliğe fazla önem verilmediği gibi, insanlar büroda oturarak, yerel
gazeteyi sahaya inmeden çıkarabiliyor. Bu da bizim gibi sahada çalışan, emek
harcayan kişilere zarar veriyor. (Hüseyin Ünlüsoy / Sandıklı Postası)
→
Şehrimizdeki yerel medya ulusal basının kopyası gibidir ve suya sabuna
dokunmadan yapılan bir gazetecilik anlayışı hakimdir. (Orhan Durak / Gazete
Afyon)
→
Yerel halkın sorunlarını daha çok gündeme getirmede yararı olduğunu
düşünüyorum. Tabii tiraj düşüklüğü olmasına rağmen büyük şehirlerdeki yerel
gazeteler bu görevi daha çok yerine getirebilmektedir. Yerel basının geliri
gazetede yayımlanan reklamlar olduğu için birçok şehirde yerel gazete maalesef
çıkarılamıyor. Günümüzde her şey dijital ortama dönüştüğü için kimse gazete
okumuyor. Yerel basın da internet gazeteciliğine dönüştü. (Derya Çiçek /
Akdeniz Manşet / Antalya)
→ Maddi imkânların el verdiği
ölçede görevini yapmaya çalışmakta olup, ekonomik bağımsızlığı olduğu takdirde
işini yapabilecek konumdadır. “İlan getir, haber yap” mantığından vazgeçilmesi
gerekmektedir. Bunun gerçekleşmesi gazetenin maddi imkânlarına bağlıdır. (Cihat Ovalı /
Yeni Adana)
→ Aslında tüm sorularınızın cevabında ekonomik
sorunlar vardır. Bu kadar net. Yani ekonomik durumunuz çok çok iyi olsa, hiç
kimseye göbek bağınız olmazsa, gerçek anlamda bir kentte yerel
gazetecilik yapabilirsiniz. Ama koşullar sizi öyle bir hale getiriyor ki, görmek istediğini göremiyorsun, yazmak
istediğini yazamıyorsun. Yaptığımız haberlerle vatandaşın sesi olup,
sorunlarının çözümünde bir nevi kamu görevi yapan bizlerin daha özgür olmamız
gerekiyor. (Sabit
Özkeser, Çukurova Press)
→ Kastamonu
şehri, yerel gazetecilik anlamında çok büyük bir mirasın üzerinde oturuyor. 150
yıllık bir yerel basın geleneği var Kastamonu’da. Biz de onunla ayakta
duruyoruz. 150 yıl kadar önce Kastamonu Valiliği’nin mandalarla İnebolu
Limanı’na getirdiği taş baskı makinesiyle başlatılan bir yerel gazete serüveni
var bu şehrin. Ve bu hep canlı olmuş. Kurtuluş Savaşı yıllarında “Açıksöz” gibi
çok bayraktar bir gazete çıkmış, Anadolu’ya da hakim olabilen, o sesi duyuran.
İletişimin düşük olduğu zamanlarda halk, olaylardan bu gazeteler sayesinde
haberdar olmuş. Arkasından gelen gazeteler aynı şekilde bu kültürü
sürdürmüşler. Biz de bunu sürdürmeye çalışıyoruz. Kendi gazetem için
söyleyeyim, üç yerel gazetenin
birleşmesiyle 1968 yılında kurulmuş bir gazetedir bu. O günden bugüne kadar
görevini maksimum ölçüde yapmaya çalıştığını söyleyebilirim. Yerel medyanın görevi ve bizim yayın politikamız
da bu ilin menfaatlerini koruyup kollamak, sorunlarını dile getirmek, sesi
olmaktır. Bunu yapmaya çalışıyoruz ama değişen nüfus yapısı vs. bu tip sosyal
olayları öne çıkarıp onların sesi olma ve duyarlılık yaratma konusunda yeterli
oksijeni bize sağlamıyor. Kastamonululuk adına bir yayın yaptığımız zaman, bir
takım hakların savunulması anlamında yayın yaptığımız zaman, bunun yankısını
eskiden olduğu kadar alamıyoruz. (Cemil Özel / Kastamonu)
→ Kastamonu’da yerel basının tarihi 150 yıl
öncesine kadar
dayanmaktadır. İlimizdeki gazeteler incelendiğinde Anadolu’daki birçok yerel gazeteden ayrıştığı görülebilir.
Kastamonu’daki gazeteler sadece yerel haber yapmakta, şantaj ve dedikodu
gazeteciliği yapmamaktadır. Maddi imkânsızlıklara rağmen ilimizdeki altı gazete de en iyi
şekilde gazetecilik yapmaya çalışmaktadır. (Mustafa
Balcı / Açıksöz Gazetesi / Kastamonu)
→ İlçemizde
çıkan tek gazete Çatalzeytin Mektubu gazetesi. Gazete olanakları doğrultusunda
görevini yapmaya çalışıyor. (Emin Türkay Öztürk / Çatalzeytin Mektubu /
Kastamonu)
→ Yerel medya gazeteciliğin bel kemiği.
Ulusal medya diye tabir ettiğimiz büyük kuruluşlar yerel medyadan beslenerek
yollarına devam edebiliyorlar. Yerel medya ulusal basına göre çok daha samimi
olarak bölge halkına hitap ediyor. İnsanların sorunlarını dinleyip çözümlerini
birlikte arıyoruz. Yerel medya görevini yapmaya çalışıyor. Sadece daha fazla
desteklenmeye ihtiyacı var. (Sezai Kaymak / Tokat Gazetesi)
→
Yerel medya
şartları iyi olduğu takdirde görevini gayet iyi yapabiliyor. Şehrimizde de
durum böyle. Bilgiye ulaşma konusundaki sorunlarımızı daha net bir şekilde
aşabilirsek, Tokat'ta faaliyet gösteren yerel bir gazete olarak görevimizi daha
iyi yapabiliriz. (İhsan Uluözlü / Hürsöz Gazetesi / Tokat)
→
Yerel basın önemli. Yerel
basın susarsa, Türkiye biter! Yerel basın görevini yüzde yüz yapıyor diyemem.
Ancak genel basına göre daha iyi gazetecilik yapıyoruz. Şehrimizde
insanlarımızın yerel basına ilgisi de oldukça iyi. Bu da bizim gazetecilik
yapmamızı kolaylaştırıyor. Şunun da altını çizmek isterim ki; gerçek
gazeteciliği yerel basında çalışanlar yapıyor. Diğer genel ve büyük gazetelerde
çalışanların ben tam olarak gazetecilik yaptıklarına inanmıyorum. Nedeni ise;
doğruya doğru, yanlışa yanlış diyemiyorlar. (Nevzat Çakır / Karacabey Yörem
Gazetesi / Bursa)
→
Kentte gazeteciliğe il kapsamında bakıldığı vakit, halkın inançlı biçimde
gazetecilerden yana beklentiler içinde olduğunu görüyoruz. Sorgulayan,
yayımlayan ve kamuda deklarasyon bakımından takip ve okuyucu kitlelerinden
gelen geri dönüşler sayesinde il geneli yerel gazetecilerin başarılı bir
çalışma süreci yaşadığına tanık oluyoruz. (Sinan Balkaya / Altınova Gazetesi /
Muş)
→
Resmi ilanlar dışında gelirler çok kısıtlı. Resmi ilan sayısında bazen düşüş
oluyor. Hoşumuza gitmeyen bir durum. Böyle bir ortamda elimizden geldiğince
görevimizi yapmaya çalışıyoruz. (Ahmet Gölbek / Bölgenin Sesi Gazetesi /
Karabük)
→
Tunceli’deki yerel gazetecilik yeterli değil. Biz yola çıktığımızda buradaki
diğer gazeteler iki yaprak gazete çıkarırlardı ve çıkan sayfalarda genel olarak
ulusal gazetelerin birinci sayfaları taranırdı. Hatta Posta ve Cumhuriyet
gazetelerinin logoları da bunların birinci sayfasında çıkar haldeydiler. Biz
çıkınca rekabet etmeye başladılar. Çünkü halk gerçekten emek verilmiş ve kopya
olmayan haber okumaya başladı. Yerelde haber yapmak zordur, çünkü herkes
birbirini tanıyor ve hatır gönül işlerini araya sokarak yapılan hataların
üstünü kapatmak istiyor. Bir de yaygın medyadaki bazı basın-yayın organları
yıllarca buradakilerin söylediğini çarpıtarak aktarınca, medyaya bir antipati
vardı. Tunceli Emek Gazetesi uzun süre bu hasarın tedavisine uğraştı adeta.
Sonunda istikrarlı ve kararlı tavrıyla halkta o kadar güzel bir güven oluşturdu
ki, şimdi insanlar “Emek yazdıysa doğrudur. Sorun varsa gidin Emek’teki
kadınlar mutlaka onu çözer” gibi güven ve takdir cümleleriyle bu gazeteye
gönüllerinde yer açtı. Bu arada, bu gazetede sadece kadınlar çalışıyor diye
böyle söylendiğini de dipnot olarak paylaşayım. (Hüsniye Karakoyun, Tunceli
Emek Gazetesi)
→ Türkiye’de ana akım medyada yaşanan problemlerin aynısı yerel
medyada yaşanıyor. Yerel basın gazetecilik mesleğini ekonomik kaygı içinde
yürütüyor. Bu da yerelde gazetecilik mesleğinin icra edilmesini zorlaştırıyor. (Ali
Haydar Gözlü / Dersim Haber Gazetesi)
→ Kentin yerel gazeteciliği eskilere dayanıyor. Bu anlamda en eski
gazete de Tunceli’nin Sesi (İsmini Özgür Dersim olarak değiştirdi). Bu gazete
incelendiğinde sadece kentin değil ülkenin gündemini de takip ederek tuttuğunu
görmek mümkün. Yerel medya da günümüzde ulusal medyanın içine girdiği kıskaç ve
kaygılardan payına düşeni alıyor. Görevini yeterince yerine getirdiğini
söylemek pek mümkün değil. Zira yerel medyanın en büyük gelir kaynağı resmi
ilan gelirleri ve resmi ilanları veren de devlet. (Ercan Topaç / Özgür Dersim
Gazetesi)
→
Yerel gazetecilik aslında genel gazetelerin haber verisidir. Baskılara maruz
kalmadığı sürece genel gazetelerden daha verimli diyebiliriz. (Mustafa Yoğurtçu
/ Gerze Gündem / Sinop)
→ Yerelde
gazetecilik yapmak hem güzeldir, hem de zordur. Şöyle ki, yerelde gazetecilik
yaptığınızda herkes sizi tanır ve size dokunabilir. Metropollerde gazetecilik
yaptığınızda ise her konuda düşünce, fikir beyan edebilirsiniz ama bir kişi
size bu konuda fazla sirayet edemez, dokunamaz. Ama küçük bir yerde herkes sizi
tanıdığı için yaptığınız haber konusunda birileri size keşke şöyle, keşke böyle
olsaydı gibisinden sirayet edebilir. Bu anlamda haber yapma noktasında yerel
medyada haber yapmak bir nebze de olsa ulusala göre zordur. Her daim dengeleri
korumak zorundasınız. (Fatih Uysal / Gerze’nin Sesi / Sinop)
→
Şehrimizdeki
yerel medyanın, yerel gazeteciliğin ülkenin yaygın gazeteciliğinden pek de
farklı olduğu söylenemez, ancak yine de imkânsızlıklara rağmen ciddi anlamda
gazetecilik yapanlar da var. Yerel medyanın görevi daha çok yerel hizmetlerin
eksikliklerini yansıtmaktır, bu yapılıyor mu sorusuna yüzde 50 desek başarıdır.
(Mehmet Cihan / Artvin Post)
→ Çorum
şehir merkezinde ikisi vasıflı olmak üzere günlük üç farklı gazete yayın
hayatını sürdürmektedir. Öte yandan ilçelerimizde ise toplam dokuz gazete
çıkmaktadır. Bölgesel yapı gözetildiğinde Çorum’un yerel medya açısından canlı
bir il olduğu söylenebilir. Halk, tüm gelişmelere rağmen yerel gazeteleri belli
başlı haber kaynağı olarak görmekte ve sahip çıkmaktadır. Mevcut ekonomik
koşullarda gazeteler sınırlı imkânlarla hayatını sürdürmeye çalışmaktadır.
Kurumsal ve kişisel ilişkiler bazı haberlerin yayımlanma şeklini
etkileyebilmektedir. (Recep Mebet / Çorum Hakimiyet)
→ Çok fazla gazete çıkıyordu fakat alım
azdı, toplu halde birleşerek gazete basma kararı alındı. Karardan sonra daha
iyi oldu diyebilirim. Yerel medya temsil noktası oldukça olumsuz. Dolayısıyla
bu açıdan bakıldığında görevini yapıyor diyemeyiz. (Yargıç Harmankaya / Kars
Manşet)
→ Ekonomik zorluklarla mücadele veren yerel
basın, maalesef yerel siyasete veya belediyelere mahkûm. Bu durumda, eli kolu
bağlı gazeteler ya kapılarına kilit vuracak ya da düzene ayak uyduracak. (Oya
Uğral / Ayvalık Hürses / Balıkesir)
→ Mümkün
olduğunca görevini yapmaya çalışıyor. İnternet medyası ile yazılı medyayı
ayırmamız gerekiyor. Yazılı medya olarak biz elimizden geleni yapıyoruz.
İnternet medyası olması gerektiği gibi değil, yasalaştırılmalı. Şehrimizin
kalkınması açısından görevimizi fazlasıyla yapmaktayız. (Tolga Karaca / Muşkara
Haber / Nevşehir)
→ Şehrimizde gazetecilik basılı
gazetelerin yanı sıra internet sitelerinin yaygınlaşması ile kalite kaybına
uğramış durumdadır. (Burhan Yeşiltaş / Köroğlu Gazetesi / Bolu)
→
Şehrimizdeki gazeteler genellikle Basın İlan Kurumu üzerinden ilan aldıkları
için çıkıyor ve bu anlamda gazetecilik yapıyor, biz de dahil olmak üzere
görevimizi yaptığımızı düşünmüyorum. (Murat Akgül / Mardin Haber)
→
Şehrimizdeki yerel medya aslında vatandaş ile resmi kurumlar arasında bir köprü
vazifesi gören bir meslek dalıdır. Ama maalesef tüm Türkiye’de olduğu gibi
şehrimizde de tam anlamıyla görevini yerine getiremiyor. (Rıdvan Fidan / Mardin
İletişim Gazetesi)
→
Mardin’de basılı durumdaki yerel gazeteler ajans ve bülten haberciliğinden
başka bir şey yapmıyor. (Mehmet
Nezir Güneş / Mardin Life Gazetesi)
→
Elazığ’da Basın İlan Kurumu’nun şube açmasından sonra gazeteler daha kaliteli
haber üretmeye, daha denetimli ve düzenli çalışmaya başladı. Artık usulsüzlük
yaparak çalışan gazete sahipleri pek yok. Elazığ’da yayın yapan gerek yazılı ve
gerekse görsel basının görevini yaptığını düşünüyorum. Elazığ basınının zor
şartlara rağmen Elazığ’ın sesini ülke çapında hatta dünya çapında duyurma
gayretinin de marifet iltifata tabidir tabiriyle takdire şayan olduğu
kanaatindeyim. (Songül Dursun / Fırat Gazetesi / Elazığ)
→
Biz elimizden geldiğince özgür ve tarafsız yayın yapma gayretindeyiz. Yerel
medya olarak elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, fakat halkın ilgisi daha çok
ulusal basında. (Şah İsmail Gezici / Günışığı Gazetesi / Elazığ)
→
Elazığ’da yerel gazetecilik oldukça yaygın ve herkes birbiriyle iyi ilişkiler
içinde. Yeteri sayıda gazete haber sitesi var fakat dergi konusunda bir iki
tane sayabiliriz. Elazığ medyasının görevini yeterince yerine getirdiğine
inanıyorum. (İlhan Kılıç / Haberinsaati.com / Elazığ)
→ Bulunduğum şehirde gazetecilik
alanında eksiklikler var. Basın kuruluşları istenilen seviyede habercilik
yapmamaktadır. Patronların gazetecilik kökeninden olmaması gazeteciliğe bakış
açısını da etkilemektedir. Ülkemiz genelinde gazeteciliğin yansımasının bir
ölçeği de tabii ki Elazığ’da yaşanmaktadır. Yerel medya görevini tam olarak
yapmamaktadır. (Erhan Dabak / Elazığınsesi.com)
→ İstanbul’da yerel gazetecilik Anadolu’nun
pek çok kasabasında olduğu gibi yapılmıyor, daha farklı olduğunu düşünüyorum.
Özellikle seçim dönemleri adaylardan reklam almak amacıyla çıkan irili ufaklı
yerel gazeteleri saymazsak, İstanbul gibi bir metropolde çıkan yerel gazete
sayısı da oldukça az. ABD, İngiltere gibi ülkelerde yerel medyanın ulusal medya
kadar güçlü olduğu bir gelenek var. Yerelden genele pek çok haber ülke
gündemine oturabiliyor ancak genel olarak bizim ülkemizde özelde de İstanbul’da
bunu söylemek güç. Zira daha çok reklam ve ilan alabilmek için çıkan ya da
böyle bir izlenim bırakmış bir yerel gazetecilikten bahsediyoruz. Biz Kadıköy
Belediyesi’nin himayesinde, tamamen ücretsiz dağıtılan ve 20 yıldır her hafta
aksamadan düzenli çıkan, bu yönüyle de “ender” rastlanabilecek bir gazeteyiz.
Kadıköy Belediyesi’nin desteği ve buna karşılık haberciliğimize çok fazla
karışmaması sayesinde özgün haberlere imza atabiliyoruz. Yerel haberleri
Kadıköylülere her hafta düzenli olarak iletebiliyoruz. Bu yönüyle Gazete
Kadıköy, evet görevini yapabiliyor. (Semra Çelebi / Gazete Kadıköy / İstanbul)
→ Adıyaman’da bizim gazete dışında gerçekten yazdığı haberlerden
dolayı mahkemeye giden başka bir gazete yok. (Özgür Boğatekin / Gerger Fırat
Gazetesi / Adıyaman)
Soru 4. Yerel
gazeteciliğin temel sorunları nelerdir?
Yerel gazeteciliğin sorunlarını ortaya çıkarmayı amaçlayan bu
soruya verilen cevaplar birbirine çok benziyor. Genelde ekonomik sorunlardan
yakınıyorlar, ancak yerel medya için ekonomik sorunların bugüne özgü olduğunu
düşünmüyorum, hep vardı bu sorun. Elbette sosyal medya ile birlikte ulusal
gazetelerin olduğu gibi yerel gazetelerin de tiraj kaybettiği bir gerçek.
Özellikle gençlere ulaşmak açısından alternatif yollar aranmalı. Yerel internet
gazeteciliği ise desteğe muhtaç durumda. İnternet gazeteciliğini yasal
çerçeveye kavuşturacak ve resmi ilanların yolunu açacak bir düzenleme yapılması
şart. Yetişmiş eleman eksikliğinin de yerel medyadaki çalışma koşullarının
iyileştirilmesiyle giderilebileceğini düşünüyorum. Mezun ettiğimiz öğrenciler
pekâlâ bu mecrada kendilerine bir gelecek kurabilirler.
→ Gazete
okuma kültürünün olmayışının yanında sosyal medya nedeniyle abonelik sistemi de
kaybolma noktasına geldi. Artık insanlar haberleri sosyal medya üzerinden takip
ediyor. (Hüseyin Ünlüsoy / Sandıklı Postası)
→
Yerel basının en büyük en büyük sorunu ekonomidir ve öncelikli hedef ayakta
kalmaktır. (Orhan Durak / Gazete Afyon)
→ En
büyük sorunu tiraj düşüklüğü olması, tarafsız ilkesiyle hareket etmemesi, yerel
halkın sorunlarını gündeme getirmemeleri, birçok yerel gazetenin
birleştirilmesi. Benim düşünceme göre bu çok yanlış bir uygulama oldu. Yerel
basının zaten birçok sorunu varken amaç yerel basını azaltıp, onları kısıtlayıp
doğru ve tarafsız haber yapılmasını engellemek mi? Yerel basının
birleştirilmesi sorunları hiçbir şekilde azaltmamıştır. (Derya Çiçek / Akdeniz
Manşet / Antalya)
→ Gelir ve gider
arasındaki dengenin sağlanması öncelikli konudur. Personele gerekli maddi
desteğin sağlanması, kaliteli gazetecilik ve sonuç itibariyle kaliteli haberi
beraberinde getirecektir. (Cihat Ovalı / Yeni Adana)
→ Aslında birçok sorun var ama en önemlisi ekonomik.
Bu nedenle genelde yerel gazetelerde beklenen kalitede yayın yapılamamaktadır.
Basın İlan Kurumu'nca verilen ilan desteğinin daha
çok verilmesi gerekiyor. (Sabit Özkeser, Çukurova Press)
→ Yerel gazeteler kendi kendini döndürebilme sorumluluğunda. Okuma alışkanlığının düşük olması sebebiyle de döndürebilme şansını çok fazla bulamıyorlar. En büyük dayanağımız resmi ilanlar. Bir noktada devlet resmi ilan yayınını yerel gazetelere de vererek sübvanse etmektedir çok sesliliği. Giderler her geçen gün artmakta, gelir hala yerinde saymakta hatta geriye gitmektedir. Temel sorunların başında elbette ekonomik sorunlar gelmektedir. (Cemil Özel / Kastamonu)
→ Yerel gazetelerin sorunu, internet
medyacılığı, sosyal medya ve resmi ilanlardaki azalıştır. (Mustafa
Balcı / Açıksöz Gazetesi / Kastamonu)
→ Kağıt
ve baskı ücretlerindeki yüksek zamlar. Haber toplamada karşılaşılan zorluklar.
(Emin Türkay Öztürk / Çatalzeytin Mektubu / Kastamonu)
→ Yerel
gazeteciliğin en önemli sorunu, desteklemelerin resmi ilan ile sınırlı olup,
gazetelerin özellikle reklam-pazarlama-bayi satışında, baskı süreçlerinde tek
başına bırakılarak kaderine terk edilmesidir. (Hediye Eroğlu / Haberci /
Mersin)
→ Yerel medya zor günler geçiriyor.
Yükselen kur yazılı basını çok fazla etkiliyor. Maddi zorluklar gazetecilik
mesleğini yıpratıyor haliyle. Ayrıca hayatın dijitalleşmesiyle birlikte okur,
gazeteleri kağıttan değil de cep telefonlarından takip etmeyi tercih ediyor. Bu
değişime ayak uyduramayan gazeteler yayın hayatlarına son veriyorlar ve bu
mesleğimizin geleceği için endişe verici bir durum. (Sezai Kaymak / Tokat
Gazetesi)
→ Küçük illerde yerel gazetelerin en
büyük sorunu şehirdeki bilgi kirliliği. Yani bizim doğru aktarmamız gereken
bilginin halk arasında çoktan yanlış bir şekilde yayılmış olması. Bunun önüne
geçmek de biraz resmi kurumlara bağlı. Resmi kurumların gazetecilere resmi
bilgileri açıklamada biraz daha hızlı ve özverili olması gerekiyor. (İhsan
Uluözlü / Hürsöz Gazetesi / Tokat)
→ Yerel basının maddi anlamda desteklenmesi
gerekir. Yani daha çok resmi ilana ihtiyaç var. Ayrıca, devlet destekleri de
gerekli. Böyle olmazsa, yerel basının ömrünün çok uzun olacağını düşünmüyorum.
(Nevzat Çakır / Karacabey Yörem Gazetesi / Bursa)
→ Yerel
gazetecilerin temel sorunlarının başında çalışma koşullarının yetersiz oluşu,
ihtiyaç ve mesleki bakımdan beklentilerin, imtiyazlılarca çalışanlara karşı
alıkonulduğu, mesleki birikimlerin ve başarı çıtasının devamlılık konusunda
elverişsiz şartlar nedeniyle iç açıcı noktada olmadığı anlaşılmaktadır. (Sinan
Balkaya / Altınova Gazetesi / Muş)
→ Genel
olarak yerel gazeteciliği etkileyen en temel sorun maddi yetersizlik. Zaten
gelirlerimiz çok kısıtlı olduğu için bazen yalnız başımıza iş yapmaya
çalışıyoruz. Bu da bizi hayli zorluyor. (Ahmet Gölbek / Bölgenin Sesi Gazetesi
/ Karabük)
→ Bu
konuda her ili kendi ölçeğinde değerlendirmek gerekir aslında. İstanbul’daki
yerel gazeteler ile bizim sorunlarımız aynı olamaz. Doğu ve Güneydoğu’da
dünyaya gelmek bir nevi karşı cepheden bakınca bir dezavantaj. Burada çocuğu
gözaltına alındığında emniyete gitmeye korktuğu için gelip bize yalvaranlar
dahi oluyor. Gazeteci olduğumuz için tüm kapıların bize açık olduğunu sananlar
var. Hani klasik bir söylem var ya “tarafsız habercilik”, tarafsızlık diye bir
kavram yok ki. Çünkü üniversitede eylem yapan öğrenciyi yazdığınızda rektöre
göre siz öğrenciden tarafsınız. Rektörün görüşlerine yer verdiğinizde de
öğrenciye göre siz tarafsınız. Demem o ki, biz bu taraf ve tarafsızlığa
saplanmadan işimizi yapıyoruz. Yerel medya işte bazen böyle kaotik düşüncelerin
muhatabı da olabiliyor. Zor mu? Yoruyor mu? Elbette evet ama zoru gördüğümde
klasik cinsiyetçi söyleme sığınmıyorum. İşimiz zor demeyi sevmiyorum. Çünkü
yüreğinize ve beyninize sınırlar çizip, duvarlar ördüğünüzde kendinizi onun
içine hapsedersiniz. Gerisi tam bir eziyete dönüşür. Tunceli Emek Gazetesi ise
6 genç kızın Emek’iyle her gün okuruna ulaşıyor. Zor sözcüğünü önüne koymadan. (Hüsniye
Karakoyun, Tunceli Emek Gazetesi)
→ Yerel gazeteler, Basın İlan Kurumu’ndan ilan almaları nedeniyle habercilik
anlayışını arka plana atmış, ekonomik kaygıları ön plana çıkarmıştır. (Ali
Haydar Gözlü / Dersim Haber Gazetesi)
→ Kalifiye eleman sıkıntısından ekonomik zorluklara kadar bir dizi
sorun mevcut. (Ercan Topaç / Özgür Dersim Gazetesi)
→ Alanında
yetişmiş uzman eleman eksikliği en büyük sorun. Tüm büyük sorunları doğuran en
temel problem bu. (Begüm Kütük / Medya Batı / Tekirdağ)
→ Yerel
gazetecilik adı üzerinde yerel haberler yaptığı için çevrede
dargınlıklara sebep olmakta ve bazı haberleri yayımlamakta güçlük
çekilmektedir. (Mustafa Yoğurtçu / Gerze Gündem / Sinop)
→ Haber
bulmak, sürekli dengeleri korumak, ekonomik kaynak, örneğin devlet ilanı
almayan bir gazetenin hayatta kalması oldukça zordur, yetişmiş eleman bulmak
hakeza aynı şekilde zordur. (Fatih Uysal / Gerze’nin Sesi / Sinop)
→ Yerel gazeteciliğin temel sorunları
arasında tabii ki finans sıkıntısı, üretim maliyetleri, haber maliyetleri ve
özellikle de yereldeki haberimizin birileri tarafından beğenilmemesidir. Bir
söz vardır, kırk yıl taşırsın sırtında, bir gün yoruldum deyip of yaparsanız
memnun olmaz kimse, yerel medya tam da bu sorunu yaşamaktadır. (Mehmet Cihan /
Artvin Post)
→ Maddi
sıkıntılar, yetişmiş eleman ihtiyacı, hizmet içi eğitim eksikliği, yeni nesil
gazeteciliğe uyum problemi belli başlı sorunlar olarak dikkat çekmektedir. (Recep
Mebet / Çorum Hakimiyet)
→ Yerel gazeteciliğin temel sorunu,
gazetecilikten daha çok güç, gücüne güç katmak peşinde ve hepimizin bildiği muhabir
yetersizliği, tiraj düşüklüğü, dağıtım bile sorun olabiliyor. (Yargıç
Harmankaya / Kars Manşet)
→
Tabii ki ekonomik.
Şimdi bir de kağıt bulma sorunu var. (Oya Uğral / Ayvalık Hürses / Balıkesir)
→
Kalifiye eleman bulmak zor, mali sıkıntılar var, yerel medya görevini
yapamıyor. Denetim olmadığı için önüne gelen gazete açıyor. Basın İlan Kurumu
tarafından denetim yapılmıyor, yerel basına sahip çıkılmıyor. (Mehmet Alkan /
Hudut Gazetesi / Ardahan)
→
Devlet desteğinin olmaması. Yüzde 27 vergi
alınıyor. (Şenol Kirman / 23 Şubat Gazetesi / Ardahan)
→
Yerel gazeteciliğin
sorunlarının başında ekonomik ve maddi problemler gelmektedir. Ayrıca, günden
güne artan girdi fiyatları gazetecilik yapmayı zorlaştırmaktadır. Haber
toplarken yaşadığımız en büyük sorun, Bolu'da habercilik yapmak olabilir. Bolu
Türkiye'nin en sakin şehirlerinden biri olduğundan, haber değeri taşıyan
olayları bulmak zor olabiliyor. Ancak bu açığı, kurumlar, siyasiler ve sivil
toplum kuruluşlarından edindiğimiz bilgilere göre yaptığımız haberlerle
dolduruyoruz. (Burhan Yeşiltaş / Köroğlu Gazetesi / Bolu)
→
Maddi sıkıntıların yanı sıra gelişen ekonomik
problemlerle birlikte reklam alamama. (Murat Akgül / Mardin Haber)
→
Yerel gazeteciliğin en temel sorunlarından bir
tanesi ekonomik sorundur. Özellikle de Doğu bölgelerinde bu biraz daha büyük
sorun haline geliyor. Bir de kalifiye eleman bulmada sıkıntı yaşanıyor. (Rıdvan
Fidan / Mardin İletişim Gazetesi)
→
Kamudaki etkili ve yetkililerin basın yasasını
kendilerine göre yorarak eleştirel bütün haberlere karşı dava açmaları. (Mehmet
Nezir Güneş / Mardin Life Gazetesi)
→
Daha önce Fırat gazetesi 20 sayfa ve 21
çalışanı ile yayın yaparken ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik nedenlerden
dolayı şu anda 8 sayfa ve 7 çalışan ile yayın hayatını sürdürme gayretinde. Bu
durum Elazığ’daki diğer yerel gazeteler için de, görsel medya için de geçerli.
Kağıda gelen zamlar, ilan fiyatlarının artmaması vs. yerel gazetecileri maddi
anlamda çok etkiledi ve özellikle gazeteler ayakta kalma mücadelesi veriyor. Şu
anda yerel gazeteciliğin en temel sorunu maddi sorunlar olarak görünüyor. Çıkar
kavgaları nedeniyle gazeteciliğin temel görev ve sorumluluklarından uzaklaşan
yayın anlayışı gibi etik sorunları da bir diğer sorun olarak sayabiliriz.
Ayrıca meslek seçmek zorunda kaldığı varsayıldığında üniversitelerin ilgili
bölümlerinden mezun olan çalışanların dahi yarıya yakını medya sektörünü seçmek
istemediği diğer bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Yerel gazeteciliğin bir
başka önemli sorunu da halk tarafından yeterli ilgiyi görmemesi. Gazetelerin
basınla doğrudan ilgisi olmayan kişilerce yönetilmesinin de getirdiği,
gazetelerin silah gibi kullanılması, kamusal çıkardan ziyade kurumsal veya
kişisel çıkarların ön planda tutulması gibi sorunları da yerel gazetecilik
sorunlarından sayabiliriz. Ayrıca internet gazeteciliğinin son dönemlerde ön
plana çıkması da yerel gazeteciliği olumsuz yönde etkileyen faktörlerdendir. (Songül
Dursun / Fırat Gazetesi / Elazığ)
→
Maddi imkân yetersizliğinin yereldeki en büyük
sorun olduğunu düşünüyorum. Gerek Elazığ’da gerek diğer illerin gazetelerinde
maddi açıdan büyük zorluklar yaşanmakta. Bu nedenle sayfa sayısı dahi
düşürülmekte. (Şah İsmail Gezici / Günışığı Gazetesi / Elazığ)
→
Tüm Türkiye’de olduğu gibi Elazığ medyasında
da internet medyası kanununun henüz çıkmaması özellikle internet medyasını zora
sokuyor. Özellikle ilan alımlarında ve resmî kurumlarda tanınmama sorunları
gibi. (İlhan Kılıç / Haberinsaati.com / Elazığ)
→
Yerel
gazeteciliğin temel sorunları; a) Yeterli okur sayısının olmayışı, b) Özgür
gazetecilik yapmak istendiğinde sektördeki insanların bir şekilde patronlar
tarafından önünün kesilmesi, c) Ekonomik nedenler, d) Sektörde maliyet
artışları. (Erhan Dabak / Elazığınsesi.com)
→
En başlıca sorun tabii ki ekonomik
sıkıntılar. Sadece yerel medyanın değil ulusal medyanın da en büyük sorunları
arasında yer alıyor. Yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle ülkemizde birçok
yerel gazetenin ve televizyonun süreç içerisinde kapandığına şahitlik ettik. Bu
nedenle yerel televizyon, gazete ve internet siteleri mutlaka devlet tarafından
bir şekilde desteklenmeli. Yerelden yayın yapan televizyonların uydu ücretleri
düşürülmeli, gazetelere olduğu gibi internet sitelerine de resmi ilan
verilmelidir. (Furkan Dilaver / Elazigsonhaber.com)
→
Genel olarak gazete
çıkarmak maliyetli bir iş. Ancak bir sermaye grubuna ait olan ulusal gazeteler
bu sorunu iktidarla kurdukları ilişkilerle “aşabiliyorlar”. Yerelde ise bu çok
zor, zira bağımsız bir gazete olarak çıkmak isterseniz, kağıt masrafından
matbaasına ve dağıtımına kadar çok ciddi masrafı var. Ve bunun karşılığında
bunu okura ne kadar ulaştırabilirsiniz bir muamma. Ulusal gazetelerin bile onca
reklama karşın okunma oranları ortadayken, yerel gazeteciliğin hâlâ kabul
görmediği bir coğrafyada bunu sürdürebilmek gerçekten zor. Bizim ise bu tür
sorunlarımız olmadığı için sürekliliğimizi sağlayabiliyoruz. Kadıköy
Belediyesi’nin anlaştığı matbaada gazetemiz basılıyor ve belediyenin
çalışanları tarafından dağıtılıyor. Maaşlarımız da belediye tarafından
ödeniyor. Ancak maalesef yerel gazete çıkaran pek çok arkadaşımız bu imkânlara
sahip değiller. (Semra Çelebi / Gazete Kadıköy / İstanbul)
→ Gazetecilerin sorunları yine gazetecilerdir. Hiçbir zaman ve hiçbir
iktidar döneminde birlikte hareket eden gazeteci gruplarını görmeniz mümkün
değildir. Çoğu rahatı bozulmasın diye iktidarlara yakın durarak gerçek
habercilik yapan arkadaşlarını sahaya sürmektedir. Onların da sesi cılız çıkar
veya örgüt üyesi ya da iftiracı olarak toplumda hedef haline getirilirler.
Zaten cezaevlerine bakarsanız 140 gazeteci sırf işini yaptığı için
cezaevindedir. Ama onlar için yazılan iddianamelere ve yöneltilen suçlamalara
baktığımızda hep Türk Ceza Kanunu’ndaki iftira, hakaret, örgüt propagandası
gibi adli suçlar olduğunu göreceksiniz. Bir tanesi hakkında Basın Yasası’na
göre işlem yapılmaz. Basın Yasası’na göre yargılanacağım günü göreydim de gözüm
açık öleydim. (Özgür Boğatekin / Gerger Fırat Gazetesi / Adıyaman)
Soru 5. Halk
yerel gazetelere ilgi gösteriyor mu? Göstermiyorsa neden?
Yerel gazeteciliğin bence en ciddi sorunu yerel halkla bağının
kopuk olmasıdır. Bu soruya verilen cevaplardan, halkın yerel gazetelere pek
ilgi göstermediğini anlıyoruz. Eğer halk gazetelerde kendisini, kendi
sorunlarını görebilirse yerel medyaya daha fazla ilgi gösterecektir. Bir röportajımda da söylediğim gibi, yerel medyanın bülten gazeteciliğinden kurtulması ve özgün haberlere yönelmesi lazım.
→
Zaman zaman ilgi gösteriyor, bu da şöyle, yani ilçede herhangi bir kuruluşta
seçim olacağı zaman veya ilçede önemli
bir olay olduğu zaman, bunun yanında günlük olarak rutinin dışında bir olay
yoksa talep de olmuyor. (Hüseyin Ünlüsoy / Sandıklı Postası)
→
Halk yerel gazetelere umulan derecede ilgi göstermiyor. Çünkü Afyon'da bir
gazetede çıkan haber diğer gazetelerin de hepsinde çıkıyor. Haberlerin tek
elden servis edilmesi yerel gazeteye olan ilgiyi azaltıyor. Tabii internet
haberciliğinin de buradaki etkisi görmezden gelinemez. (Orhan Durak / Gazete
Afyon)
→ Okuma kültürü
fazla olmayan bir toplumuz. Halkımız okumaktan çok dinlemeye ve görmeye daha
çok ilgi duyuyor. Dolayısıyla görsel yön daha ağır basıyor. Kaliteli yerel
basın maddi açıdan doyuma ulaşmış gazetecilerle yapılır. (Cihat Ovalı / Yeni
Adana)
→
Bir kere yıllardan beri süregelen şikâyetlerimiz
var, yerel gazeteler yeterince okunmamaktadır diye. Şimdi internet basınının da
devreye girmesiyle yerel gazetelerin okunma sayısı çok komik bir rakama düştü. İnternetin
etkinliği çok yaygın, çünkü vatandaş bir tıklama ile tüm gazeteleri
okuyabiliyor, tüm haberlerden haberdar olabiliyor. Ayrıca sosyal medya
üzerinden de birçok önemli konudan haberdar oluyorlar. Bu konuda ne diyebilirim
ki. Zamanla yazılı basının kalkacağına inanan birisiyim, örneğin ulusal çapta
yayın yapan Radikal gazetesi gibi. (Sabit Özkeser, Çukurova Press)
→
Kastamonu, yerel basın anlamında çok değerli bir mirasın üzerinde oturuyor. Bu
bir kültür. Bayiler kadar aboneler
üzerinden de gazetemizi ulaştırdığımız bir kitlemiz var. Hatta geçmişte
neredeyse tamamen aboneler üzerinden ulaştırırdık gazeteleri. Yerel gazete dükkân
kedisi gibidir. Sabah dükkânı açmaya gelen esnaf kapının önünde kediyi nasıl
ararsa, yerel gazeteyi de öyle arar. Bizim ortalama 1000-1200 gibi bir
tirajımız var ama satılmaktan çok ellenme konusundaki tirajımız yüksek.
Ellenmeden kastım, bir dükkân aboneyse ya da gazete alıyorsa, bunun
çevresindeki 5-10 dükkân da buradan otlanıyordur. Onlar abone olmazlar ama o
gazeteye ulaşırlar. Yani, Kastamonu’daki yerel gazeteler yayınlarını aktif
nüfusa bir şekilde duyurabilmektedirler. Bu bakımdan Kastamonu şanslı
kentlerden biridir. Nüfus yapısı ve büyüklüğü açısından kendisiyle eşdeğer
kentlerin en tepesinde olduğunu düşünüyorum. (Cemil Özel / Kastamonu)
→ Halkın yerel gazeteye tam manasıyla ilgi
gösterdiği söylenemez. Bunun nedenlerinden bir tanesi teknolojik ürünlerdir.
Ama yerel halk yerel olayları gazetelerden takip etmektedir.
(Mustafa Balcı / Açıksöz Gazetesi / Kastamonu)
→ Çatalzeytin
halkı yerel gazetemize ilgi gösteriyor. Okuyup eleştiri ve önerilerini
sunuyorlar. (Emin Türkay Öztürk / Çatalzeytin Mektubu / Kastamonu)
→
Halk yerel gazetelere ilgi göstermiyor çünkü okumayı sevmiyoruz! Ne yazık ki
yaygın medyadaki ‘yandaş, havuz’ bakış açısı yerelde de kendini göstermekte,
gazeteler taraf olmaya zorlanmaktadır. Bu da kitlelerin gazetelere bakışını
olumsuz etkilemektedir. Öte yandan teknik yetersizlikler kitlelere ulaştırmayı
zorlaştırmaktadır. (Hediye Eroğlu / Haberci / Mersin)
→
Maalesef ki halkımızın okuma kültürü zayıf olduğundan dolayı yerel gazeteler
artık daha az okunuyor. Ama internet sitelerimizin okuma oranları çok yüksek
seviyelerde. Tarsus'ta iki noktada yerel gazeteler panoya asılır ve halk oradan
da gazetelerimizi takip eder. (Emre Geçim / Yeni Doğuş / Tarsus / Mersin)
→ Halkımız yerel ulusal ayrımından
ziyade geleneksel medyadan uzaklaşma yoluna girdi çoktan. Eskiden işe giderken
acaba şehirde neler oldu diye merak eden vatandaşlar bayiden bir gazete alır ve
olanları öğrenirdi. Şimdi bunun için bayilere uğramasına gerek kalmıyor. Cep
telefonunda tek tuşla ulaşabiliyor. (Sezai Kaymak / Tokat Gazetesi)
→
Tokat'ta halk
yerel gazetelere ilgi gösteriyor. Özellikle haberlerimizin çeşitliliği ve
vatandaşa hitap etmesi bizi Tokatlılara okutuyor. (İhsan Uluözlü / Hürsöz
Gazetesi / Tokat)
→
Yukarıda da söylediğim
gibi, Karacabey’imizde insanlarımızın yerel basına ilgisi de oldukça iyi. Tabii
şunu da belirtmem gerekir, örneğin ilçemizin herhangi bir mahallesinde oturan
bir vatandaş, mahallesindeki sorun için bizi arıyor ancak fotoğrafa çıkmaktan
çekiniyor. Yani şikayet ettiği siyasi parti ya da kurumdan çekiniyor. İsminin
verilmesini, fotoğrafının çekilmesini istemiyor. Biraz korkuyor insanlarımız.
(Nevzat Çakır / Karacabey Yörem Gazetesi / Bursa)
→
Halkın yerel gazetecilerden yana
beklentisi her zaman olduğu gibi doğru ve ilkeli yayıncılık esaslarına
bağlıdır. Bunu bu mesleği icra eden tüm çalışan gazeteciler için demek mümkün
değildir. Toplumda karşılığı olan gazetecilere halk nezdinde her zaman üstün
bir nitelikle bakıldığı bilinmektedir. Aksi takdirde işini mesleğini menfi
çıkar ve menfaatleri uğruna objektif yayıncılık esasından ödün veren fikir
işçilerine de gazeteci olmalarına rağmen bakış açısı tahammülsüz ve kayda değer
görülmemektedir. (Sinan Balkaya / Altınova Gazetesi / Muş)
→
Net bir şey söylemek güç. Birçok kez şahit olduğum bir durum var. O ilgiyi
gösterdiklerinde bile bedel ödemektense, gazeteyi yerinden alıp, zaten az
sayfası olduğu için göz gezdirip yerine bırakıyorlar. Ne gibi katkı verebilirim
diye düşünmüyorlar. Bazen soruyorlar, diyorlar ki neden bunu gündeminize
almıyorsunuz? Hem bir katkı sağlamayıp hem de böyle sözüm ona hesap soruluyor
bazen bize. (Ahmet Gölbek / Bölgenin Sesi Gazetesi / Karabük)
→
Halk yerel gazetelere ilgi gösteriyor ama önce emek vereceksiniz ve o halkın
sorunlarını yayımlayacaksınız gazetenizde. Gazetemizi yeni kurduğumuz
zamanlarda hiç unutmuyorum bir kırtasiyeci “sizin gazetenin bugün yüzlerce
fotokopisini çektim hocam” demişti. Bu çok güzel bir şey ve doğru yolda
olduğumuzu gösteriyor. Her zaman alternatif yaratmak zorundasınız, şikâyetle bu
iş yürümez. Halkın ilgi göstermesi için halkın sorunlarını, güzel olanı,
yüreğine dokunanı, ilgisini çekeni, kısaca halkın gündemini yazacaksınız ki
halk sizin gazetenizi okusun. Halkın olmadığı yerde, halktan okur olmasını
beklemek nafile çaba olur. (Hüsniye Karakoyun, Tunceli Emek Gazetesi)
→ Halkın yerel gazetelere ilgisi üst seviyede değil, normal düzeyde. (Ali
Haydar Gözlü / Dersim Haber Gazetesi)
→ Geçmiş yıllarda özellikle ulusal gazetelerin kente gelmesinin
sıkıntılı olması nedeniyle yerel gazetelere yoğun bir okuyucu ilgisi olduğunu
söylemek mümkün. Günümüzde gazetelerin tirajındaki ciddi düşüş yerel gazetelerde
de mevcut. Okuyucular yerel gazeteleri de artık internet mecralarından takip
etmeyi yeğliyor. (Ercan Topaç / Özgür Dersim Gazetesi)
→ Bizim
halkımız oldukça ilgili. Kendilerini ya da bulundukları yeri gazetede haber
olarak görmek hoşlarına gidiyor. Ama merkezden çok kırsal kesimden bu ilgiyi
görüyoruz. Bunun nedeni de ulusal gazeteler ve internet siteleri olsa gerek.
(Begüm Kütük / Medya Batı / Tekirdağ)
→
Ülke genelindeki haberlerin tamamı genel haberlerde yayımlanması mümkün
olmadığı için yerel haberleri bölge halkı daha çok takip etmekte. (Mustafa Yoğurtçu / Gerze Gündem / Sinop)
→
Halk yerel gazetelere gerçekten ilgi göstermektedir, bunu gazete dağıtılırken
sokakta dağıtıcılardan gazete isteyen vatandaşlardan veya büromuza gelerek
gazete var mı diye soran vatandaşlardan anlayabiliyoruz. (Fatih Uysal /
Gerze’nin Sesi / Sinop)
→ Halk aslında yerel gazetelere ilgi
gösteriyor, yerel gazetelerin okunurluğu yaygın gazetelere göre daha yüksektir.
Halk kendinden bir şeyler arıyor ve bunu yerel gazetelerde buluyor. Yerel gazeteleri
okuyarak kendi sorunlarının dile getirilmiş olduğunu görebiliyor, bunun için
halkın yerel gazetelere ilgisi oldukça fazla, yerel gazetelerin satılma oranı
genelde düşük olmasına rağmen nüfus oranı yaptığımız zaman yaygın gazetelere
oranla oldukça yüksek olduğunu görebiliyoruz, halk yerel medyadan memnun. (Mehmet
Cihan / Artvin Post)
→ Çorum’da
Osmanlı’dan bugüne uzanan, Milli Mücadele döneminde bile başarıyla görevini
yerine getirmiş bir yerel basın damarı mevcut. Bu nedenle halkın gazete ve bu mesleği
sürdürenlerle sıcak bir ilişkisi mevcut. Bu ilgi tiraja tam olarak yansımasa da
dijital gazetecilikle birlikte yeni bir çehre kazanıyor. (Recep Mebet / Çorum
Hakimiyet)
→ Halk yerel gazetelere çok ilgi duymuyor.
Neden? Yukarıda belirttiğim gibi, gazetecilik çizgisi dışında görüldüğü için.
Tabii ki sosyal medyanın da büyük etkisi var. (Yargıç Harmankaya / Kars Manşet)
→
Sosyal medya ve buna
bağlı bilgi kirliliği gazetelere olan itibarı zedeledi. Zaten halkımızda okuma
kültürü olmadığından, dedikodu mekanizması daha etkin hale geldi. (Oya Uğral /
Ayvalık Hürses / Balıkesir)
→ Basılı
gazetelere ilgi yok, haber sitemize daha çok ilgi var, basılı gazetenin sonu
geldi. (Mehmet Alkan / Hudut Gazetesi / Ardahan)
→ Bolu'da yerel gazetelere takip
anlamında ilgi gayet iyi durumdadır. Ancak, reklam alma konusunda sıkıntılar
yaşanmaktadır. (Burhan Yeşiltaş / Köroğlu Gazetesi / Bolu)
→
Göstermiyor. Nedeni ise ilde okuma oranın düşük olması ve okuma alışkanlığının bulunmaması.
(Murat Akgül / Mardin Haber)
→
Halk sadece yerel gazetelere değil yaygın gazetelere de artık ilgi göstermiyor.
Nedenine gelince birçok nedeni var, ama en öncelikli nedenlerinden bir tanesi
internet haberciliğidir. Çünkü ertesi gün çıkan haberler okunmuş haberlerdir.
(Rıdvan Fidan / Mardin İletişim Gazetesi)
→
Göstermiyor, çünkü kendilerine aidiyet hissedecek bir icraatları yok. (Mehmet
Nezir Güneş / Mardin Life Gazetesi)
→
Bir ilde basın, toplumun gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dilidir. Bu
sebeple yerel medya çok önem arz etmektedir. Ancak son dönemlerde internet
haberciliğinin yaygınlaşması ile birlikte yerel gazeteler ciddi okur kaybetmeye
başladı. Halk artık gazete bayiinden gazete almıyor. Demokrasi kültürünün
yerleşmesinde ve sağlıklı işlemesinden tutun da kamuoyunun özgürce oluşmasına,
demokratik çok sesliliğin gelişmesinden kültürel mirasın korunmasına kadar
birçok önemli rolü üstlenen yerel basın, üstlendiği sorumluluk ve işlevselliği
bakımında da ulusal basının önünde yer almasına rağmen halk artık eskisi gibi
sayfasını çevirerek, kağıt kokusunu duyarak gazete okumuyor, yazılı basına ilgi
göstermiyor. (Songül Dursun / Fırat Gazetesi / Elazığ)
→ Gösteriyor fakat ulusal gazetelere oranla çok az. Neden olarak bir şey söyleyemeyeceğim, biz yerel olarak elimizden geleni yapıyoruz. (Şah İsmail Gezici / Günışığı Gazetesi / Elazığ)
→
Elazığ’da yerel medyaya ilgi oldukça fazla. Kanal 23 ve Kanal FIRAT
televizyonları ve yerel gazeteler, Haberin Saati internet gazetesi gibi birçok
haber kanalına fazlasıyla ilgi var. (İlhan Kılıç / Haberinsaati.com / Elazığ)
→ Göstermiyor, göstermemesinin nedeni yerel yayın
kuruluşlarının toplumun sesi olmak yerine yayıncı kuruluşlara ufak maddi katkı
sağlayan kesimlerin sesi olduğundan kamuoyunda yeterli desteği
görememektedirler. (Erhan Dabak / Elazığınsesi.com)
→ Elazığ açısından değerlendirdiğimiz zaman halkın yerel haberlere
büyük ilgi duyduğunu söylemek mümkün. Ancak bu ilgi aynı şekilde gazetelere
karşı var mıdır bu konu tartışılır. Ama yerel televizyon kanallarına ve yerel
internet haber sitelerine büyük bir ilgi olduğu ortada. İnsanlar ülke
gündemiyle birlikte yaşadıkları şehirde ve bölgede neler yaşandığını merak
ederler ve bu nedenle yerel haberleri yoğun bir şekilde takip ederler. En
azından bu durum Elazığ’da böyle. (Furkan Dilaver / Elazigsonhaber.com)
→ Türkiye’de yerel gazete daha çok “reklam
ve ilan almak için” çıktığı için halkın yerel gazeteye güveni yok. Özellikle de
ücretsiz dağıtıldığında “paçavra” muamelesi yapılıyor maalesef. Oysa Avrupa’da
halkın en çok okuduğu gazeteler, metrolarda dağıtılan ücretsiz gazeteler. Bizde
genel olarak medyaya olan güvensizlik yerel medyaya daha çok. Genelde de yerel
gazeteler okunmaktan ziyade reklam ve ilan almak için çıkıyorlar. Karşılıklı
bir durum var yani. Bizde durum çok farklı. Kadıköylü 20 yıllık sürekli çıkan
ve gerçekten haber yapan bir yerel gazeteye sahip olduğu için mutlu. Her Cuma
günü 30 bin adet dağıtılıyor ve çoğunlukla Pazartesi’ye kadar tükenmiş oluyor.
Bazen dağıtım geciktiğinde, belli yerlere ulaşamadığında telefonlar yağıyor “Nerede
kaldı gazetemiz?” diye. Bunun temel nedeninin ise süreklilik, alışkanlık ve
reklam almak gibi bir derdimiz olmadığı için yaptığımız gerçek habercilik
olduğunu düşünüyorum. (Semra Çelebi / Gazete Kadıköy /
İstanbul)
6. Basın
özgürlüğü konusundaki düşünceleriniz nelerdir?
→ Evet
biz ilçemizde özgürce haber yapabiliyoruz. Ülkemizde de durum aynı bizce, basın
özgürce kamu ve hukuk kuralları çerçevesinde kişi hak ve özgürlüklerini ihlal
etmediği sürece haber yapabiliyor ve hiçbir sıkıntı yok… (Hüseyin Ünlüsoy /
Sandıklı Postası)
→
Basının özgür olduğuna inanmıyorum. En ufak bir yanlış anlaşılmada kendimizi
basın savcısının karşısında buluyoruz. (Orhan Durak / Gazete Afyon)
→ Patronlar ellerini gazeteyi hayata geçiren
kadrolardan çekmediği sürece özgür haber yapabilme imkânı mevcut olamaz. (Cihat
Ovalı / Yeni Adana)
→ Üzülerek söylemek isterim ki, ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi
kentimizde de yerel basın birilerinin baskısı altında, oto-sansür etkisindedir.
Özellikle basın-siyasetçi-işadamı ilişkileri önemli rol oynamaktadır. Çözüm, bir ilin olmazsa olmazı dediğimiz
yerel basının ekonomik yönden güçlendirilerek özgürce gazetecilik yapabilmesi
sağlanmalı. Burada en büyük görev devletimize düşmektedir. (Sabit Özkeser,
Çukurova Press)
→ İçinde
bulunduğumuz atmosfer bunu pek sağlamasa da özgürce yapmaya çalışıyoruz, çünkü
abuk sabuk baskılarla karşılaşmak işten bile değil. “Bunu da yazabilmişsiniz”
gibi garip tepkiler aldığımız da oluyor ama geçmişteki kadar değil. Gerek
nüfus, gerek toplumsal yapı, gerek siyasal yapı, gerek ekonomik yapı vs. o cendereyi
gün geçtikçe daraltıyor. 50 yıllık gazetenin de bir namusu, bir havası olur
değil mi? O ölçüde yapabildiğimizi yapıyoruz. Şuna saldırayım, şantaj malzemesi
kullanayım gibi etik dışı değerler bizim gazetenin kapısından geçmez. Onun için
de saygı duyulduğundan, belli noktada, belli kişiler için muhalif yayın
yapılmış olsa da saygıyla karşılanıyor. Fakat toplumun tahammülsüzlüğünün
büyüdüğü günlerden geçiyoruz. Kişi ile ilgili bir haber yaptığımız zaman
olmadık tepkiler alabiliyoruz. Adam trafik kazası yapmış, vatandaşı ağır
yaralamış, sanık vaziyetinde olduğu için ismi rumuz olarak geçilmiş, buna
rağmen, bu haberi yapmasaydınız olmaz mıydı gibi tepkiler alıyoruz. (Cemil Özel / Kastamonu)
→ Biz Kastamonu’da yeterince objektif ve özgür habercilik yapabiliyoruz. (Mustafa
Balcı / Açıksöz Gazetesi / Kastamonu)
→
Türkiye’de basın ne yazık ki özgür değil. Bir ilçe gazetesi olarak Çatalzeytin
Mektubu özgürce haber yapıyor. Doğru haber aktarabilmek için mücadelesini
sürdürüyor. (Emin Türkay Öztürk / Çatalzeytin Mektubu / Kastamonu)
→
Bizim gazetemiz
ilimizde objektifliği ile tanınan bir gazete. Her kesime eşit mesafedeyiz. Bu
konuya oldukça dikkat ediyoruz. Herkesin basın özgürlüğüne ihtiyacı var. (Sezai
Kaymak / Tokat Gazetesi)
→
Basının hiçbir
dönemde tam anlamıyla özgür olduğuna inanmıyoruz. Her dönemin belli şartları,
belli sorunları oluyor ne yazık ki. Biz Tokat'ta özgürce yayın yapabiliyoruz
ama ulusal anlamda basın tamamen özgürdür demek çok da doğru olmayabilir.
(İhsan Uluözlü / Hürsöz Gazetesi / Tokat)
→ Karacabey’de yani ilçemizde yüzde yüz olmasa da genel
olarak özgürce işimizi yaptığımızı düşünüyorum. Ancak ülke genelinde “özgür
basın” kavramının giderek azaldığına, “bağımlı basın” ya da “yalaka basın”
modellerinin daha fazla türediğine inanıyorum. (Nevzat Çakır / Karacabey Yörem
Gazetesi / Bursa)
→
Özgür haber yapımı açısından, ülke genelinde basın üzerindeki baskı ve günü
kurtarma hesapları tüm alan ve yönleriyle özgür terimini tamamen ortadan
kaldırmış vaziyettedir. Basına yönelik caydırıcı tutum ve davranışların yanı
sıra baskı politikasıyla özgür ibaresine leke düşürüldüğü gözlenmektedir. Basın
ve özgür kelimeleri birbirleriyle hiçbir şekilde örtüşmemektedir. (Sinan
Balkaya / Altınova Gazetesi / Muş)
→
Özgürlük alanımız normal bence. Vali, milletvekilleri bazen ziyaretimize
geliyor, biz de haberini yapıyoruz. (Ahmet Gölbek / Bölgenin Sesi Gazetesi /
Karabük)
→
Bizi frenleyen kimse yok ama ülkenin genel yapısını düşününce özgürce haber
yapıyorum diyen her insan yalan söylemiş olur bence. Halkla konuştuğumuz zaman,
en basitinden “Nasıl bir belediye başkanı istiyorsunuz?” diye soru
yönelttiğimizde dahi “aman başımı belaya sokmayın” diye konuşmaktan imtina
ediyor. Halk konuşmuyor ki, siz de özgür yazma imkânı elde edesiniz. Düşünün,
kendi seçeceği yerel yöneticiyi tarif etmekten kaçınan bir ruh halinde,
istediğinizi yazmanız mümkün olmuyor. (Hüsniye Karakoyun, Tunceli Emek
Gazetesi)
→ Türkiye’de demokrasi ve hukukun gerçek anlamda tesis edilmesi halinde
basın özgürlüğü yaşanabilir. (Ali
Haydar Gözlü / Dersim Haber Gazetesi)
→ Türkiye’nin basın özgürlüğü sıralamasında uluslararası alandaki
yeri, tutuklu gazeteci sayısı orta yerde dururken özgürce gazetecilik
yapıldığından sadece biz değil kimsenin bahsetmemesi lazım. Kaygıyla
gazetecilik bir yere kadar yapılabiliyor. (Ercan Topaç / Özgür Dersim Gazetesi)
→ Basın
özgürlüğü, olmazsa olmaz bir ilke. Önemli bir güç olan basının özgür, tarafsız
ve sansürsüz olmasından yanayım. Ancak maalesef ülkemizde özgür bir habercilik
anlayışıyla haber yaptığınızda tam bir linç kampanyasına maruz
bırakılıyorsunuz. İdealist bir bakış açısıyla başladığınız mesleğinize sadece
fotoğraf çeken biri olarak devam edebiliyorsunuz. Bunun yanında siyasi ve maddi
baskılarla da karşılaşabiliyorsunuz. Bu artık bir aşamada değişebilmeli. (Begüm
Kütük / Medya Batı / Tekirdağ)
→ Etliye
sütlüye karışmadığınız sürece basın özgürlüğü var tabii. Hiçbir şeye
karışmazsanız sade haberler yayımlayarak özgürce haber yapıyorum diye
düşünebilirsiniz. (Mustafa Yoğurtçu
/ Gerze Gündem / Sinop)
→ Günümüzde
basın özgürlüğü maalesef gerçek anlamda yoktur. Bir basın görevlisi yaptığı
haber konusunda kırk sefer acaba bu haberi yaptığım için veya bir köşe yazarı
kendince yorumlar yaptığı için hâkim, savcı önüne çıkar mıyım diye düşünüyorsa
orada basının veya fikir işçilerinin özgür olduklarını söyleyemeyiz. (Fatih
Uysal / Gerze’nin Sesi / Sinop)
→ Basın özgürlüğü konusunda çok
karamsarım, yani gerek yaygın medyada gerek yerel medyada basın özgürlüğü
fazlaca yok, daha doğrusu hiç yok diyebiliriz. Basın özgürlüğünün olabilmesi
için basının rahatça düşünüp, rahatça düşündüklerini kaleme alabilmesi lazım.
Kalemi aldığında da onu anlayacak yöneticilerin idarede olması lazım. O yazılan
yazıların eksiklerini giderebilecek yönetici idarede olursa basın özgürlüğü
olur. İdaredeki yönetici hemen onu düzeltmek yerine gazeteyi veya gazeteciyi
eleştirip, suçlayıp dışlamaya çalışıyorsa o zaman basın özgürlüğü olmaz. Basın
özgürlüğü konusunda ülkemizin çok gerilerde olduğunu biliyoruz, yaygın
medyadaki basın özgürlüğünün kısıtlanması, patronlar tarafından müdahale
edilmesi, siyasiler tarafından müdahale edilmesi otomatik olarak yerel
medyadaki gazetecileri de korkutmuyor değil, ama korkmayanlar da var. (Mehmet
Cihan / Artvin Post)
→ Dünya
genelinde olduğu gibi Türkiye’de ve yerelde basın özgürlüğünden söz etmek güç.
Ancak Anadolu basının yaygın basına göre daha özgür olduğuna inanıyorum. Zira
çıkar ilişkileri ve siyasi baskıların odağındaki yaygın basına oranla, halkın
sesi olma hususunda daha net bir duruşa sahip olduğumuzu düşünüyorum.
Yayımladığımız haberler, bunun delilidir. (Recep Mebet / Çorum Hakimiyet)
→ Basın özgürlüğü var aslında. Ancak basın
özgürlüğü sorunu basının kendisinden kaynaklanıyor. Çünkü güven vermiyor. Bir
yayın organının sizi yıpratmaya hiçbir zaman hakkı yok. Siz o hakkı ona
tanımadığınız zaman, işte o zaman basın özgürlüğü tartışılır. (Yargıç
Harmankaya / Kars Manşet)
→ Basın özgürlüğü mü kaldı? Haberleri kamu
kurumlarına doğrulatmadan önce avukatlara danışarak yapıyoruz! (Oya Uğral /
Ayvalık Hürses / Balıkesir)
→ Özgürce
haber yapıyoruz, yapmak isteyen yapıyor. Genel olarak da basın çok özgür. (Mehmet Alkan / Hudut Gazetesi /
Ardahan)
→ Özgürce
haber yapılıyor, her türlü yazıyı yazıyoruz, özgürlük olmasa istediğimizi
yazamayız. Yerel basın özgür, ama Türkiye genelinde özgür değil. (Şenol Kirman
/ 23 Şubat Gazetesi / Ardahan)
→ Şu
anki basının özgür olduğunu düşünmüyorum. Özgürce haber yapamıyoruz. Çünkü
geçinmek zorundayız. Özgür haber yapabilmemiz için herkesin eleştiriye açık
olması lazım. Onlar da bizi sınırlıyor. (Tolga Karaca / Muşkara Haber /
Nevşehir)
→ Köroğlu Gazetesi olarak özgürce haber
yaptığımızı düşünüyoruz. (Burhan Yeşiltaş / Köroğlu Gazetesi / Bolu)
→ Her
türlü haberi yapabiliyoruz ama arada mahkemeleri ve şikayetleri de göze
alıyoruz, sonuçta mesleğimizin bir gereği. (Murat Akgül / Mardin Haber)
→ Türkiye’de
maalesef basın özgürlüğünden bahsedemeyiz. Özgür olarak haber yaptığımız zaman
çok kolay bir şekilde bir yerlere kategorize edilebiliriz. Onun için Mardin
gibi küçük şehirlerde özgürce haber yapmak veya basın özgürlüğünden bahsetmemiz
biraz zor. (Rıdvan Fidan / Mardin İletişim Gazetesi)
→ Basın
özgürlüğü en genel ifadeyle basın kuruluşlarının ve çalışanlarının herhangi bir
baskı altında olmaksızın ve kamunun bilgisine sundukları haberler nedeniyle
herhangi bir yaptırıma uğrama endişesi duymaksızın haber yapabilme özgürlüğünü
ifade etmektedir. Basın faaliyeti kamuyu bilgilendirme ve aydınlatma işlevine
sahip olduğundan, bu faaliyetin özgürce gerçekleştirilebilmesi kamunun
yararınadır. Bu nedenle basın özgürlüğü anayasal teminat altına alınmıştır.
Bunun yanında hukuk sistemimizde cevap ve düzeltme hakkı dayanağını Anayasa’nın
32. maddesinden almaktadır. Ayrıca basın özgürlüğü konusunda muhakkak bir
otokontrol sisteminin yine gazetecilik mekanizması içerisinde olması
gerektiğini düşünüyorum. Bütün meslekleri bağlayan bir kurum varken
gazeteciliğin başına buyruk hareket etmesi yarardan çok zarar veriyor. (Mehmet
Nezir Güneş / Mardin Life Gazetesi)
→ Demokratik
standartlar yükseldikçe, basının bağımsız ve tarafsız yayın yapabilme
kapasitesi yükselmektedir. Bir başka deyişle, özgür basın günümüz
demokrasilerinin vazgeçilmez kurumlarındandır. Özgür ve bağımsız basın,
yönetilenler açısından bir şanstır. Çünkü basın, ulusalda olduğu gibi yerelde
de yönetimin perde arkasını, başarısızlıkları, aksaklıkları vs. halkın ve
kamuoyunun önüne serme imkânına sahiptir. Kamu yararının amaçlanmadığı
durumlarda, gazeteciliğin nesnel karakterine uygun hareket edildiğini söylemek
mümkün değildir. Gazete anlamında özgürce haber yaptığımızı söyleyebiliriz.
Özel anlamda da özgürce haber yaptığımızı düşünüyorum. Gazete imtiyaz
sahibimizin bizlere söylediği bir söz vardır, “Hangi haberi yaparsanız yapın
belgesiz haber yapmayın,” biz çalışanlar olarak bu doğrultuda haber yapıyoruz
ve de haberlerimizde bu güne kadar gazete patronumuzdan bir müdahale durumu söz
konusu olmadı. Şu haberi yapın ya da yapmayın anlamında müdahale edilmedi. (Songül
Dursun / Fırat Gazetesi / Elazığ)
→ Özellikle
Türkiye’de ve Elazığ’da basın, özgürlüğün de ötesinde özgür. Her düşündüğünüzü
yazamaz, her yazdığınızı yayımlayamazsınız. Herkesin bir sınırı vardır. Biz
Haberin Saati internet gazetesi olarak özgürce ve rahat bir çalışma ortamında
çalışıyoruz. (İlhan Kılıç / Haberinsaati.com / Elazığ)
→ Basın özgürlüğü konusunda, ilimizde herhangi bir
kısıtlama ve engellemeyle karşılaşmadım. Özgürce haber yapabiliyorum. (Erhan
Dabak / Elazığınsesi.com)
→ Basın özgürlüğü gazeteciliğin teminatıdır.
Olmadığı zaman özgür bir habercilikten, gerçek habere ulaşmaktan bahsetmek zor.
İktidarın satın aldığı pek çok ulusal gazete ve TV var, buralarda çalışan
gazetecilerin çok zor şartlar altında çalıştığını biliyorum. Onlara nazaran biz
çok daha özgürüz. Bugün hepimiz yaptığımız bir haberden dolayı gözaltına
alınma, tutuklanma, para cezasına çarptırılma, işsiz bırakılma tehditleriyle
her gün karşı karşıyayız. (Semra Çelebi / Gazete Kadıköy / İstanbul)
→ Kesinlikle özgürce haber yapamıyoruz. Özgürce haber yaptığım tek gerçek,
adımın Özgür olmasıdır. Yazdığım her haber dolayısıyla özgürce haber yapılmış
sayılır. Türkiye’de hakkında en fazla dava açılan gazete biziz. Babam hakkında
45 yıllık gazetecilik yaşamında 450 civarında, benim 20 yıllık gazetecilik
hayatımda yaklaşık 50 dava ve onlarca soruşturma açılmıştır. (Özgür Boğatekin /
Gerger Fırat Gazetesi / Adıyaman)
Casino Tycoon - MapyRO
YanıtlaSilCasino Tycoon. Overview. Casino Tycoon. Casino Tycoon 춘천 출장안마 is a developer and developer of online slot machines, casino 논산 출장안마 games, 거제 출장안마 and table games. The 영주 출장안마 casino 제주 출장마사지 has been licensed and