20 Eylül 2019 Cuma

İNTERNET YAYINLARINA RTÜK DENETİMİ

"Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik" 1 Ağustos 2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Her ne kadar bazı yazı ve haberlerde sanki beklenmedik bir şeymiş gibi sunulduysa da, bekleniyordu ve illa ki yayımlanarak yürürlüğe girecekti.

Yönetmelik süreci

İlk olarak 21 Mart 2018 tarihinde kabul edilen 7103 sayılı "Vergi Kanunları İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 82. maddesinde RTÜK Kanunu'na "yayın hizmetlerinin internet ortamından sunumu" başlığıyla 29A maddesi eklendi. Maddenin son fıkrasında (5) yönetmelik çıkarılacağı zaten belirtilmişti: "İnternet ortamından radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin sunumuna, bu hizmetlerin iletimine, internet ortamından medya hizmet sağlayıcılara yayın lisansı, platform işletmecilerine de yayın iletim yetkisi verilmesine, söz konusu yayınların denetlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Üst Kurul ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”

İkinci adım olarak, 27 Eylül 2018 tarihinde "Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik Taslağı" yayımlandı. Taslak yayımlanır yayımlanmaz bu blogda "İnternet Yayınlarında Denetim" başlıklı bir değerlendirme yazısı yayımlamıştım ben de.

Artık yönetmelik yayımlanarak yürülüğe girince ilk olarak taslakla yayımlanan nihai metin arasında bir fark var mı diye baktım. Ben bir iki önemsiz değişiklik dışında bir fark göremedim. Madem hiçbir eleştiri dikkate alınmayacaktı, o halde neden 10 ay beklendi, belli değil.

Yönetmeliğe eleştiriler

Yönetmelik yayımlanır yayımlanmaz eleştiriler de başladı haklı olarak. RTÜK'ün yeni üyesi Faruk Bildirici önce twitter hesabından itirazlarını yazdı. İlk tvitinde dijital ortamlardan bağımsız habercilik yapan sitelerin yönetmelik kapsamına girmediği kanısında olduğunu ifade etti.  İkinci tivitinde isteğe bağlı yayın yapan platformlara RTÜK yasasındaki yayın ilkelerine uyma zorunluluğu getirilmesinin yanlış olduğunu belirtti. Blogunda yayımladığı "Yeni düzenleme hangi yayınları kapsıyor?" başlıklı yazısında ise yönetmeliğin "İnternet ortamındaki değişik mecralarda günlük ve düzenli bir program akış çizelgesi ile yayın yapmayanları kapsamadığı" görüşünü ifade etti. Evet yönetmeliğin 4. maddesindeki tanımlar kısmında internet radyo yayını ve internet televizyon yayını ayrı ayrı tanımlanıyor. Programların "bir yayın akış çizelgesine dayalı olarak izlenebilmesi" söz konusu ise, yönetmelik kapsamına giriyor.

Bu tanıma göre,  her sabah saat 9'da yaptığı programı Youtube, Periscope, Soundcloud ve iTunes üzerinden yayımlayan gazeteci Ünsal Ünlü'nün günlük yayın akış çizelgesi yok, dolayısıyla yayın lisansı da alması gerekmiyor. Bu benim yorumum tabii ki, ancak Ünsal Ünlü böyle düşünmüyor. 2 Ağustos sabahı yaptığı yayında kendi yayının da tarife uyduğunu ifade etti: "Ne diyor burada, yayın akışı çizelgen olacak diyor, düzenli radyo, televizyon yayını yapacaksın... Çok özür dilerim ama ben 4 seneden beri her sabah saat 9'da teker döndürüyorum burada. Ben düzenli değil miyim? Ne yapacağız şimdi?...Bakın burada tamamen Radyo Televizyon Üst Kurulu eliyle bir tek kişinin 2 dudağının arasına bırakılıyor Türkiye'de internet üzerinden yapılacak her türlü yayın."   Kendisini "Başta gazeteciler olmak üzere, Periscope ve sosyal medyanın sunduğu diğer imkânları kullanan, kullanmak isteyenler için ortak bir mecra olmayı hedefliyor" şeklinde tanımlayan Medyascope TV bir yayın akış çizelgesine sahip olduğu için lisans almak zorunda kalacak. Bu durumdaki bağımsız Youtube ya da Periscope kanallarının yıllık 100 bin liralık lisans ücretlerini ödeyebileceklerini sanmıyorum. Yönetmelik kapsamından çıkmak için başka yöntemler geliştirmek zorundalar.

Journo'ya verdiği röportajda internet hukuku alanında uzman olan Prof. Dr. Yaman Akdeniz, yönetmeliğin bireysel yayıncılar dışında herkesi etkileyeceğini söylüyor.  Ona göre DW Türkçe, BBC Türkçe gibi haber kaynakları bu yönetmeliğin hedefindeki kuruluşlar. "Bu sistem yeni bir kontrol ve sansür mekanizması olacak. Ayrıca Netflix’i dünyada ilk engelleyen ülke olma ihtimalimiz yükseldi" diyor Prof. Akdeniz.  

Yönetmelik kapsamında haber siteleri de denetlenebilir mi? Türkiye'de hukuk yorumu konusundaki farklılıkları göz önüne alırsak hayır denetlenemez diyemeyiz. Bir bakmışsınız hiç olmaz dediğimiz şeyler olmaya başlar. Zaten BBC Türkçe de kuşkuya düşmüş olacak ki bu soruları eski ve yeni RTÜK üyelerine sormuş. Eski RTÜK üyesi Hamit Ersoy şunları söylemiş: "Haber siteleri üzerinden yapılan ve birkaç saat süren bir yayın da RTÜK denetimi kapsamına girer mi? Bu konularda muhtemelen kurul üyeleri arasında tartışmalar yaşanacaktır. İstişareler sonucunda 9 üyenin 5'i, 'Evet, süresinden bağımsız olarak yayıncılık faaliyetidir' derse yönetmelik kapsamında değerlendireceklerdir. Üst kurulda yapılacak tartışmalar ve paydaşlardan alınacak görüşler doğrultusunda somutlaşacaktır." İşin aslı bu ifadede saklı. RTÜK'ün 9 üyesinden 5'i ne derse o oluyor aslında, tabii onların da nesnel kararlar verdiklerini söylemek mümkün değil.   

Denetleneceği bariz olan kanallar ve platformlar

Yayımlanan yönetmelik okunduğunda tartışma götürmeyen şey, internet üzerinden yayın yapan platformlar ile radyo, televizyon kanallarının denetleneceğidir.  Örneğin DW Türkçe'nin yönetmeliği duyurduğu haberinde şu ifadeler kullanılıyor: "Buna göre internet üzerinden yayın yapan Netflix, BluTV, puhutv gibi televizyonların Türkiye’de yayınlarını sürdürebilmek için yayın lisansı ve yayın iletim yetkisi almaları gerekecek." Ne var bunda, onlar da lisans alıversinler denebilir. Alsınlar tabii, sorun yok da iş lisans almakla bitmiyor. Asıl mesele, bu platform ve kanallarda yayımlanan içeriğin de RTÜK yayın ilkeleri kapsamında değerlendirilecek oluşu. Netflix kullanıcısı olarak açıkçası RTÜK ilkeleri sıkı biçimde uygulanırsa hangi dizinin ceza almadan yayın yapabileceğini kestiremiyorum. Örneğin Dogs of Berlin'den dolayı ceza kesilir mi kestiremiyorum. 

RTÜK Başkanı: "Sorunun ceza ile çözüleceğine inanmıyoruz"

RTÜK başkanı Ebubekir Şahin, diziler için televizyonlara ceza verme taraftarı olmadıklarını ifade etmiş bir açıklamasında: "İstatistiki verilere göre, yoğun şiddet sahnelerinin bulunduğu diziler çok izleniyor, bir o kadar da çok şikayet alıyor. Çok izlenen dizilere çok fazla şikayet bildirimi geliyor. Çok izlenen dizi çok şikayet ediliyor. Anlaşılması zor bir durum...Sorunun cezayla çözüleceğine inanmıyoruz. Her gün bunlara ceza versek düzelir mi? Hayır. İnce bir çizgide gidiyoruz. Ceza verince sansürcü ceza vermeyince de kötü görüntülere tedbir almayan kurum oluyoruz." Geleneksel televizyon kanallarına dizler konusunda hoşgörülü davranan RTÜK'ün internet üzerinden yayın yapan televizyonlara da aynı hoşgörüyü gösterip göstermeyeceğini zaman gösterecek.   

600'den fazla yayın kuruluşu başvuru yapmış

RTÜK başkanı Ebubekir Şahin'in 3 Eylül'de twitter üzerinden yaptığı paylaşıma göre, NETFLIX, BLU TV, PUHU TV, TURKCELL, VODAFONE, DIGITURK, TİVİBU gibi yayıncıların da aralarında bulunduğu 600’ün üzerinde yayın kuruluşu lisans için RTÜK'e başvuru yapmış. Ancak RTÜK başkanı başvuru listesine link vermediği için bu 600 kuruluşun kimlerden oluştuğu bilgisine ulaşmak mümkün olmadı. RTÜK sayfasında da böyle bir liste bulamadım. Yaman Akdeniz'in 3 Eylül'de twitter hesabından paylaştığı başvuranlar listesine ilişkin link de bizi doğrudan RTÜK sayfasına yönlendiriyor. Bu arada, geçmişe dönük araştırma yapınca bir listeye ulaşabildim. Ancak bu listenin doğru liste olup olmadığından emin olamadım, zira listede Puhu Tv, Blu TV, Netflix gibi kuruluş isimlerine ratlamadım. Ulaştığım listede televizyon ve radyo yayını için başvuranlar yer alıyor. Toplamda 747 yayın kuruluşunun başvuru yaptığı görülüyor. Tabii RTÜK'ün listeyi neden görünür biçimde yayımlamadığı sorgulanmalı. Listeye bakıldığında büyük oranda yerel nitelikli radyo ve televizyon kuruluşlarının başvuru yaptığı anlaşılıyor.

Asıl sorun, başvuru yapmayanlara ne olacağı? Yayımlanan yönetmeliğin 10. maddesine göre, lisans almadan yayın yapmaya devam eden internet radyo ve televizyonları tespit edildiği takdirde önce RTÜK sayfasından ilan edilecek ve başvuru yapması istenecek ve eğer yine başvuru yapmazlarsa erişimin engellenmesi yoluna gidilecek.

RTÜK internet alanını denetleyebilir mi?

RTÜK'ün kuruluş amacı, karasal ve uydu üzerinden yayın yapan ve kıt olan frekansları kullanan radyo ve televizyon yayıncılığı alanını düzenlemek ve denetlemekti. RTÜK kurulduğunda henüz internet yayıncılığı söz konusu değildi. Bugün geldiğimiz noktada RTÜK'ün mevcut personeli ve yapısıyla internet yayıncılığını da içerecek biçimde denetim yapabilmesi imkânsız görünüyor. RTÜK elbette lisans verecek ve lisans ücretlerini toplayacak, ancak denetim noktasında büyük olasılıkla şikayete dayalı denetimler yapacak. Tabii ne tür şikayetleri dikkate alacağı da geçmişteki kararlarından yola çıkılarak kolaylıkla tahmin edilebilir. Örneğin, 11 Nisan 2019 tarihli habere göre RTÜK, Ulusal Kanal'da Gülgün Feyman'ın sunduğu programda kullanılan ""Bunlar, camilerden başlayarak halkı, çocukları dini eğitime sokarak kul yetiştirmeye çalışıyorlar, teknolojiyi safsata bilimiyle mi üretecekler, din bilgisiyle mi üretecekler?" şeklindeki ifadeleri  eleştiri sınırları ötesinde İslam'ı aşağılayan, inanan insanları küçük düşüren, toplumda ayrımcılık yaratan sözler olarak değerlendirmiş ve kanala ceza vermiş. Belli ki RTÜK, eleştirel nitelikteki yayınları daha fazla merceğine alacak ve bu yayın kuruluşlarını baskı altında tutacak. 

Bakalım RTÜK ilk cezayı hangi internet yayın kuruluşuna verecek ve hangi yayın kuruluşlarını engelleyecek? 


   





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Chat GPT ile yapay zekânın gazetecilikte kullanımını konuştuk

Chat GPT seninle yapay zek â nın gazetecilikte kullanımına ilişkin bir röportaj yapabilir miyiz? Tabii ki! Yapay zek â nın gazetecilikteki...