Prof. Dr. Süleyman İrvan
Son zamanlarda yapay zekâ
teknolojilerinde baş döndürücü gelişmeler oluyor. Yapay zekânın hemen hemen her
meslek dalında az ya da çok kullanılmaya başladığını görüyoruz. Geçtiğimiz yıl,
yazılı komutlardan 20 saniye uzunluğunda yüksek kaliteli videolar üreten Sora
isimli yapay zekâ uygulaması tanıtılmıştı. Her geçen gün bizi şaşırtan yeni bir
yapay zekâ uygulaması hayatımıza giriyor.
Bundan birkaç yıl önce robot
gazetecilik üzerine yazdığım bir yazıda Batıda medya kuruluşlarının robot
gazetecilerden haber üretimi konusunda yararlanmaya başladıklarını, Türkiye’de medya
kuruluşlarının gelişmeleri çok uzaktan ve geriden takip ettiklerini ifade
etmiştim.
Ancak bugün durum oldukça değişmiş
durumda. Özellikle haber sitelerinde yapay zekâ uygulamalarını kullanan
gazeteci sayısı her geçen gün artıyor.
Gazetecilikte yapay zekâyı nasıl
değerlendirmeliyiz? Elbette bir SWOT analizi yapabiliriz. Yani güçlü yanları
neler, zayıf yanları neler, fırsatlar neler, tehditler neler?
Güçlü yanlarını şöyle sıralayabiliriz:
-Yapay zekâ uygulamaların büyük
çoğunluğunun kullanımı çok kolay. Basit komutlarla içerik üretebiliyorlar.
-Haber metinlerini çok daha hızlı yazabiliyorlar: Yapay zekâ
gazetecilik pratiği sayesinde haber üretimi çok daha hızlı bir biçimde
gerçekleşebilmektedir. Yapay zekânın, haber
metniyle ilgili verileri çekip uzun bir haber metnine dönüştürmesi ve gazetenin
haber sitesinde sunması birkaç saniye içinde gerçekleşebiliyor. Hız konusunda
insan gazetecilerin yapay zekâ ile rekabet edebilmesi mümkün değil.
-Daha fazla haber yazabiliyorlar: Yapay
zekâ sayesinde, bir gazetecinin yazabileceğinden çok daha fazla sayıda haberin
üretilmesi mümkün hale geldi.
-Daha ekonomik bir haber üretimi söz konusu: Yapay zekânın aylık olarak binlerce haber
yazabiliyor olması, aynı işi yapacak gazetecilere ödenmesi gerekenden çok daha
düşük bir maliyet gerektirdiği için yapay zekâ
gazetecilik pratiği haber kuruluşları açısından son derece ekonomik.
-Kişiselleştirilmiş haberler hazırlayabiliyor: Yapay zekâ, okuyucuların haber tüketim
davranışlarından yola çıkarak onların okumayı tercih ettikleri haber türlerini,
‘kişiselleştirilmiş içerik’ şeklinde sunabiliyor.
Peki zayıf yanları nedir?
-Beslendiği bilgi kaynaklarıyla sınırlı bir habercilik
yapabiliyor.
-Haberlerde dengesizlik sorunu yaratıyor.
-Etik ilkelere göre karar verebilme yetenekleri zayıf. Etik ihlâllere yol açabiliyor.
-Bilgi uydurabiliyor. Eğer editöryal bir denetimden geçmezse
sorunlu haberler paylaşabilir.
Fırsatlar neler?
-Araştırmacı gazeteciler için iyi bir yardımcı olabilir. Örneğin
Boston Globe gazetesi Google tarafından gazeteciler için geliştirilen Pinpoint
(Nokta Atışı diyelim) isimli bir programdan yararlanarak ABD’de trafik
kazalarıyla ilgili binlerce belgeyi analiz etmiş ve yaptığı haberlerle 2021
yılında Pulitzer ödülü kazanmıştı.
-Haber teyidi: Yapay zekâ
programlarıyla haber teyidi yapılabiliyor, özellikle görsellerin özgün olup
olmadığını tespit etmek mümkün.
-Haberleri farklı dillerde paylaşma imkânı sağlıyor.
-Basın toplantılarında, röportajlarda konuşmaları hızlı deşifre imkânı
sağlıyor.
Tehditler neler?
-Gazeteciler için işsizlik tehdidi: Haberlerin yapay zekâ
tarafından yazılabiliyor olması, muhabirlerin işsizlik tehdidiyle karşı karşıya
kalmasına neden olmaktadır. Türkiye’de medya kuruluşlarında zaten çok az
muhabir istihdam edildiğini de göz önünde bulundurmak lazım.
-Hatalı haber sunumu: Yapay zekâ tarafından
verilere dayanarak haber metinleri oluşturma sürecinde birtakım veriler, teknik
hatalardan dolayı eksik veya hatalı bir şekilde sunulabilir. Dolayısıyla
okuyucunun eksik ve yanlış bilgilendirilmesi gibi bir durum ortaya çıkabilir.
Belirsiz hukuki yükümlülükler: Örneğin haberde
kişilik hakları ihlal edilmişse sorumlu kim olacak? Yapay zekânın özellikle haber ajanslarından aldığı
haberleri yeniden yazması durumunda telif sorunu nasıl çözülecek veya yapay zekâ
tarafından üretilmiş bir görselin telif hakkı olacak mı, olacaksa kimde olacak
gibi sorular.
ETİK İLKELER GELİŞTİRİLMELİ
Yapay zekânın gazetecilikte
kullanımının bir de etik boyutu var. Bu konuda, Sınır Tanımayan Gazeteciler
Örgütü’nün (RSF) öncülüğünde hazırlanan etik ilkeler bildirgesinden söz etmek
gerekiyor. RSF 2023 yılında 16 meslek
örgütünü davet ederek bir çalışma gerçekleştirdi ve yapay zekânın gazetecilikte
kullanımına ilişkin 10 maddeden oluşan bir bildirge açıkladı. Ben açıkçası bu bildirgede yer verilen 5
maddenin çok önemli olduğuna ve üzerinde düşünülmesi gerektiğine inanıyorum.
1. Gazetecilik etiği, medya kuruluşlarının ve
gazetecilerin teknolojiyi kullanma biçimine rehberlik etmelidir.
Medya kuruluşlarının haber yapma kapasitelerini
artıracak yapay zekâ teknolojilerini kullanmaları kaçınılmazdır ancak bu
teknolojileri kullanırken temel etik değerlerden ödün vermemeleri beklenir. Özellikle
“doğruluk, kesinlik, hakkaniyet, tarafsızlık, bağımsızlık, zarar vermeme,
ayrımcılık yapmama, hesap verebilirlik, mahremiyete saygı, gizli haber kaynaklarını
açıklamama” gibi gazetecilik etiğinin temel değerlerinin korunması gerekir.
2. Medya kuruluşlarının önceliği yapay zekâ değil, insan
olmalıdır.
Bu ilkeyle gazetecilik pratiklerinde karar verici
mekanizmaların insan merkezli olması gerektiği hatırlatılmaktadır. Haber
kararlarını verecek olanlar yapay zekâ teknolojileri değil insan gazeteciler
olmalıdır. Oysa bazı yeni nesil haber siteleri, “insan eli değmeden hazırlanmış
haberler”le dolu. Teknoloji fetişizmini bu konuda da görüyoruz. Örneğin 2023
yılında yayına başlayan Dipnot TV için Cüneyt Özdemir şöyle bir tvit
paylaşmıştı: “Bu haber sitesinin tamamı Yapay Zekâ tarafından yapılıyor.
Türkiye'de bir ilk. Dünya'da emin değilim...”
Geçen yıl Ocak ayında RATEM yani Radyo Televizyon
Yayıncıları Meslek Birliği bir duyuru paylaşmıştı. Bu duyuru sayfalarında hala
duruyor. Şöyle diyordu:
“RATEM Bilişim A.Ş’den yapay zekâ devrimi:
"sezai.org.tr” RATEM Bilişim A.Ş tarafından geliştirilen yeni nesil
yapay zekâ uygulaması “sezai.org.tr”, internet haber sitenizi hazırlarken, aynı
zamanda sosyal medyanıza haber kaynağı da sağlıyor. Ajans mantığı ile
yönetilen sistem, haberi kaynağından alıp kategorilere göre yerleştiriyor.
Özgün haberler üreterek farklılık yaratan “sezai.org.tr”, sosyal medya
paylaşımları, blog yazıları ve diğer yazılı içerikleri de
hazırlayabiliyor. Daha fazla bilgi için sizleri sezai.org.tr adresine
bekliyoruz.”
3. Medya kuruluşları, yayımladıkları her içerikten sorumludur.
Bu ilke, medya kuruluşlarına yapay zekâ teknolojileri
tarafından üretilen içerikten de sorumlu olduklarını hatırlatmaktadır.
4. Medya kuruluşları, yapay zekâ sistemlerini
kullanırken saydam olmalıdır.
Bu ilke, bir haber ya da içerik yapay zekâ tarafından
üretilmişse bunun açık olarak belirtilmesi anlamına gelmekte. ANCAK bugüne
kadar yayımladıkları haberlere muhabirin ya da editörün adını yazmaktan imtina
eden Türk medya kuruluşları için bu ilke uygulanabilir mi, tartışılır.
5. Gazetecilik, özgün ve yapay içerik arasında net bir
çizgi çizer.
Bu ilkeye göre, medya kuruluşları, yapay zekâ
kullanılarak üretilmiş yapay içeriklerle gerçek gazetecilerin ürettiği özgün /
sahici içerik arasında sağlam bir çizgi çizilmesi gerekir. Yani gerçek olayları
yapay görüntülerle aktarmak etik açıdan sorunlu bir pratik olacaktır.
Sonuç olarak, belli ki yapay zekâ
teknolojileri gazetecilikte her gün giderek daha fazla kullanılacak.
Dolayısıyla yapılması gereken, yapay zekânın etik açıdan doğru kullanım
biçimlerini belirlemek ve gazetecilerle medya kuruluşlarına rehberlik edecek ilkeleri
oluşturmak gerekiyor. Bu konuyu gazetecilik meslek örgütlerinin ana gündem
maddesi yapması için vakit çoktan geldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder