26 Ağustos 2017 Cumartesi

VERİ GAZETECİLİĞİ

Veri gazeteciliği son yıllarda popüler hale gelen yeni bir kavram. En basit haliyle "veri ile gazetecilik yapmak" olarak tanımlanıyor. Türkiye'de veri gazeteciliği denilince akla gelen ilk isim Pınar Dağ. 2012 yılında kurduğu verigazeteciliği.com sitesi aracılığıyla kavramı gazetecilerle buluşturmaya çabalıyor: "Veri ile gazetecilik yapma pratiklerini geliştirmek ve desteklemek için gazeteciler, tasarımcılar, editörler, yazılımcılar, iletişim öğrencileri ve akademisyenler için bir haber ve kaynak noktası."  Pınar Dağ, 2015 yılında kurulan Açık Veri ve Veri Gazeteciliği Derneği'nin de kurucu başkanı.

Her ne kadar kavram yeniyse de gazetecilerin verilerden hareketle haber üretmeleri yeni değil. Hatta veri gazeteciliği konusunda öncülük yapan İngiliz Guardian gazetesine göre, gazetenin öncüsü olan Manchester Guardian gazetesinin 1821 yılında yayımlanan ilk sayısında veri gazeteciliği yapılmış. Haberde, Manchester ve Salford'daki okulları, kız-erkek öğrenci sayılarını ve okulların yıllık harcamalarını, bedava eğitim alan çocuk sayısını ve dolayısıyla şehirde yaşayan yoksul öğrenci sayısını veren bir tablo da yer almakta. 

Mobilya Dosyası

Türkiye'de de gazetecilerin verilerden yararlanarak haber üretmeleri yeni değil. Yıllardır işsizlik, enflasyon gibi sorunlarla boğuşan bir ülkede istatistiki verilerden yararlanarak kim bilir kaç haber yapıldı? Ama ben başka bir habere değineceğim. Türkiye'de araştırmacı gazeteciliğin başlangıcı olarak kabul edilen Mobilya Dosyası haberlerine. Gazeteci Uğur Mumcu ve Altan Öymen'in birlikte yürüttükleri araştırma, Yahya Demirel'in hayali ihracat yaptığını belgeliyor. Gazeteciler ilk başta mobilya ihracatı ile ilgili belgeleri incelemişler ve elbette belgelerle yetinmeyip, belgelerin peşine düşmüşler. Zaten veri gazeteciliğini değerli kılan da bu. Çünkü veriler bazen her şeyi anlatır, bazen de bazı şeyleri gizler. Mobilya dosyası haberlerinde gazeteciler, belgelerin hayali ihracatı gizlediğini, kağıt üstünde yapılıyor görünen ihracatın yapılmadığını  haberleriyle kanıtlamışlar  


Philip Meyer ve Detroit Ayaklanması

1967 yılında Detroit'te siyah gençlerin, polis şiddetine karşı başlattıkları ve 5 gün süren olaylarda 43 kişi ölmüş, yüzlercesi yaralanmış ve 7 binden fazla eylemci tutuklanmıştı. Ne olup bittiğini anlamaya çalışan gazetelerde iki teori revaçtaydı. İlk teoriye göre ortalığı yakıp yıkan gençler eğitimsiz ve işsiz olan siyahlardı. İkinci teoriye göre ise, Güney'den gelen ve şehre uyum sağlayamayanlardı. Detroit Free Press gazetesi muhabiri Philip Meyer, ayaklanmanın gerçek nedenini anlayabilmek için hızlı bir kamuoyu araştırması yapmayı önerdi. Kısa sürede yapılan araştırma sonucunda ayaklanmaya katılan siyah gençlerin sanıldığı gibi sadece yoksul ve eğitimsizler olmadığı, hatta Güney'den gelenlerin olaylarda çok az yer aldığı ortaya çıktı. Olayların bir numaralı nedeni polis şiddetiydi, onu kötü yaşam koşulları ve işsizlik izliyordu. Detroit Free Press gazetesi ayrıntılı ayaklanma haberleriyle Pulitzer ödülü kazandı
Philip Meyer daha sonra gazetecilikte bilimsel yöntemleri kullanmayı öneren bir kitap da yazdı. Türkçe'ye 'bilimsel gazetecilik' olarak çevrilen precision journalism kavramı, haber için veri toplama ve analizinde bilimsel yöntemler kullanılması gerektiğini öneren bir gazetecilik modelini anlatıyor. Aslında temelde veri gazeteciliğiyle aynı düşünceyi paylaşıyor. Belki ikisi arasındaki temel fark, bilimsel gazetecilikte gazetecinin bilimsel yöntemleri biliyor ve uyguluyor olabilmesi. 

Guardian gazetesi ve veri gazeteciliği


Veri gazeteceliğini bu isimle ilk kullanan gazete, İngiliz the Guardian gazetesidir. Gazete 2009 yılında, Avam Kamarası milletvekillerinin kişisel harcamaları kamuya açılınca, belgeleri incelemek için ilginç bir yöntem kullandı. Yayımlanan 700 bin belge söz konusuydu. Gazete bu belgelerin tamamını bir siteye yükledi ve okurlara belgeleri inceleme çağrısı yaptı. Crowdsourcing (kitle kaynak) denilen bu yöntem, özünde yapılacak bir işi kitlelere delege etmek anlamına geliyor. Gazete, incelenen binlerce belge sonunda yaptığı haberlerle bazı milletvekillerinin kişisel harcamalarını devlete ödettiğini belgeledi.  

Bugün Guardian gazetesi datablog'unda açık verilerden yola çıkılarak yazılmış onlarca habere ulaşmak mümkün.


Wikileaks


Guardian gazetesi dışındaki medya kuruluşlarının da veri gazeteciliğine yönelmelerinin temel nedenlerinden biri, Wikileaks belgeleri oldu. Wikileaks 2010 yılında, Amerikan ordusunun 2004-2009 yılları arasında Afganistan'daki savaşla ilgili olarak oluşturduğu 92.000 belgeyi Guardian, New York Times ve Der Spiegel ile paylaştı. Kuşkusuz bu kadar çok belgenin incelenmesi ve haber değeri olanların bulunup ayıklanması ancak veri gazeteciliği yöntemi ile mümkün olabilirdi. 

Wikileaks aynı yıl (2010) bu kez Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın elçiliklerle diplomatik yazışmalarını içeren 250 binden fazla gizli belgeyi El Pais, Le Monde, Der Spiegel, Guardian ve New York Times'la paylaştı. Belgelerin yayımlanmasının ardından her ülke medyası kendi ülkesiyle ilgili yazışmaları haberleştirmeye başladı. Türk medyasında da o dönemde epey haber yapılmıştı


BBC'de veri gazeteciliği

İngiliz yayın kuruluşu BBC de veri gazeteciliğini oldukça etkili biçimde kullanan yayın kuruluşlarından birisi. İlk örneklerden biri 1999 yılından beri haritalandırdığı, okulların sınavlardaki başarılarına göre sıralandığı liste. Haritada şehirlerdeki okulların ortalama başarı puanları da yer alıyor. Benzer bir veri gazeteciliği Türkiye'deki orta okullar ve liseler için de pekala oluşturulabilir. Yeter ki veriler açık biçimde yayımlansın. Şu listede, 2015 yılındaki YGS sınav sonuçlarına göre liselerin başarı oranları yer alıyor. Daha güncel veriler bulunup haberleştirilse ve görselleştirilse, lise tercihi yapacak aileler için yol gösterici olmaz mıydı?  

BBC'nin bir başka başarılı veri gazeteciliği örneği, 1999-2010 yılları arasındaki tüm trafik kazalarının işlendiği haber. Verilerden hareketle etkişelimli bir harita oluşturulmuş. Haritada, kazanın nerede olduğu, nasıl olduğu, kaç kişinin öldüğü veya yaralandığı gibi temel bilgiler yer alıyor. Bu harita aynı zamanda trafikte riskli bölgeler hakkında bilgi de veriyor. Benzer bir harita Türkiye için de pekala oluşturulabilir ve riskli bölgeler konusunda sürücüler uyarılabilir.

New York Times 

New York Times gazetesi 2014 yılında Upshot ismini verdikleri site üzerinden veri gazeteciliğini başlattı. Ancak bu, gazetede daha önceden veri gazeteciliği yapılmadığını göstermiyor. İşsizlikle ilgili şu grafiğe bakalım. 2009 yılı verilerine dayanarak hazırlanmış etkileşimli grafik incelendiğinde işsizlik oranının siyahlarda nasıl daha yüksek olduğunu görüyorsunuz. Örneğin, ortalama işsizlik oranı yüzde 8.6 iken; 15-24 yaş arası ve lise altı eğitime sahip olan siyah erkeklerde işsizlik oranı yüzde 48.5. Aynı özelliklere sahip kadınlarda yüzde 36.8.

Upshot sitesinde çeşitli alanlardaki verilerden yararlanılarak haberler üretiliyor. New York Times gazetesinin veri gazeteciliği biriminin kurucu editörü David Leonhardt, "Death to Data Journalism" başlıklı yazısında veri gazeteciliğinin özünde "olgusal gazeteciliği" hedeflediğini söylüyor.

Five Thirty Eight (538)

ABD'de seçim tahminleri üzerine yoğunlaşan Five Thirty Eight blogu 2008 yılında yayına başladı. Sitenin kurucusu, veri gazeteciliği yapan Nate Silver'dır. Sitenin ismi, ABD'deki Seçmeler Kurulu'nu oluşturan 538 delegeden gelmektedir. Site 2009 yılında New York Times'ın uzantısı olarak yayın yapmaya başladı. 2014 yılında ESPN tarafından satın alındı. Bu popüler blog, seçim tahminlerini sadece kamuoyu araştırmalarına dayandırmıyor, demografik verileri de kullanıyor. Günümüzde blog, siyaset dışndaki alanlarda da veri gazeteciliği çalışmaları yapıyor. Blogdaki son haberlerden biri, üniversite öğrencilerinin hangi meslekleri tercih ettikleriyle ilgili bir veri araştırmasına dayanıyor. Bir başka haberde, asıl müşterileri kadınlar olan güzellik endüstrisinde bile kadınlar için cam tavan bulunduğu, yönetici kademelerinde ve yönetim kurullarında erkeklerin oransal olarak kadınlardan çok daha fazla olduğu gösteriliyor.

Washington Post

Washinton Post gazetesinde Ezra Klein 2009 yılında Wonkblog'u kurdu. 2014 yılında ayrılana kadar bu veri gazeteciliği sitesi popüler hale geldi. Wonkblog hala aktif bir şekilde ekonomi, enerji, sağlık ve ulaştırma konularında veriye dayalı haberler üretiyor.

Wox Media

Washington Post'tan ayrılan Ezra Klein, 2104'te Melissa Bell ve Matthew Yglesias ile birlikte Wox Media'yı kurdu. "Wox haberi açıklar" sloganıyla hareket eden sitede siyasetten ekonomiye, kültüre, pek çok alanda veri gazeteciliği kullanılarak haberler üretiliyor.

Reuters ve Connected China projesi

Reuters, 2013 yılında Çin'deki iktidar yapısını görsellerle açıklayan oldukça kapsamlı bir web sitesi oluşturdu. Sitede Çin'in tarihiyle, siyasetiyle ilgili önemli bilgiler görsellerle anlatılıyor.

Uluslararası Gazeteciler Konsorsiyumu (IFIJ)

Uluslararası Gazeteciler Konsorsiyumu son yıllarda birkaç önemli haberle gündeme geldi. Bunlardan ilki 2014'te yayımlanan ve Luxemburg Leaks (Lüksemburg Sızıntıları) olarak adlandırılan haberdi. Habere göre, uluslararası şirketler yasal boşluklardan yararlanarak Lüksemburg üzerinden milyarlarca euro vergi kaçırıyorlardı. 26 ülkeden 80 gazeteci, sızdırılan, 340 küresel şirketle ilgili 28 bin belgeyi inceleyerek çok sayıda haber yaptılar. Konsorsiyumun hazırladığı veri tabanında Türkiye ile ilişkili 6 yabancı şirketin adı geçiyor.

İkincisi, 2015 yılı başındaki Swiss Leaks (İsviçre Sızıntıları) olarak adlandırılan haberdi. Türk medyasında HSBC skandalı olarak adlandırılan haberlerde uyuşturucu ve silah kaçakçılarının, politikacıların, ünlülerin İsviçre'deki HSBC şubesinde gizli hesaplar açtıkları ve vergi kaçırdıkları anlatılıyordu. Konuyla ilgili ayrıntılı bir haber Dağ Medya'da yayımlandı. Konsorsiyum'da Türkiye'den hiçbir gazetecinin bulunmaması nedeniyle bankanın Türk müşterilerinin kimler olduğunu öğrenemedik tabii ki: "Bankanın İsviçre kolunda bulunan paraların dağılımına göre Türkiye, 203 ülkelik listede toplam para miktarı bakımından 23’üncü sırada; müşteri sayısı açısından ise 9’uncu sırada bulunuyor. Buna göre 2007 yılında HSBC’nin İsviçre’deki şubelerinde 3 bin 105 Türkiyelinin 3,5 milyar dolar parası bulunuyordu." Uluslararası Gazeteciler Konsorsiyumu bu iki sızıntı haberiyle 2015 yılında veri gazeteciliği ödülünü kazandı

Konsorsiyum son olarak 2016 yılında Panama Belgeleri'ni yayımladı.  Bugüne kadar yapılan en büyük sızıntı olarak tanımlanan, Mossack Fonseka isimli hukuk firmasının 1970'li yıllardan günümüze kadar oluşturduğu 11.5 milyon civarındaki belgeden oluşan  Panama Belgeleri, off-shore hesaplar üzerinden vergi kaçırıldığını gösteriyordu. Konsorsiyum bu sızıntı haberiyle 2017 yılında "Açıklayıcı Habercilik" kategorisinde Pulitzer ödülü kazandı. Haber aynı zamanda Global Editors Network tarafından verilen veri gazeteciliği ödülünü de kazandı.

Veri gazeteciliği ödülü alan haberlerden seçmeler


Global Editors Network (Küresel Editörler Ağı) 2012 yılından itibaren veri gazeteciliğinin çeşitli alanlarında uluslararası ödüller vermeye başladı. Yukarıda ifade ettiğim şekilde, Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu Luksemburg Leaks (2015), Swiss Leaks (2015) ve Panama Papers (2017) ile üç ödül kazandı.

The Seattle Times gazetesi, metadon ölümlerini konu alan araştırmacı gazetecilik haberiyle 2012 yılında ödül kazandı. Gazete, metadon kullanımındaki artışla ölümlerdeki artış arasındaki bağıntıları grafiklerle desteklemiştiGuardian gazetesi isyan/kargaşa söylentilerinin twitter'da nasıl hızla yayıldığını ve söylentilerin gerçek olmadığı anlaşılınca nasıl söndüğünü görsel olarak gösteren haberiyle veri görselleştirme ve hikayeleştirme dalında 2012 yılı veri gazeteciliği ödülü kazandı.

2013 yılında BBC tarafından hazırlanan Great British Class Calculator (Büyük İngiliz Sınıf Hesaplayıcısı) haberi veri gazeteciliği ödülü kazandı. Modern İngiliz sınıf sistemini araştıran araştırmacılar, 161 bin kişiden elde ettikleri bulgularla toplumu 7 temel sınıfa bölmüşler. Sayfada verilen testi doldurduğunuzda bu sınıflardan hangisine dahil olduğunuzu görebiliyorsunuz. Ayrıca, Guardian gazetesi ABD eşcinsel haklarını konu alan haberiyle; Reuters, Connected China projesiyle; Arjantin gazetesi La Nacion, Senato harcamaları haberiyle veri gazeteciliği ödülü kazandılar.

2014 yılında Arjantin gazetesi La Nacion, kamu görevlilerinin mal bildirimlerini konu alan araştırma haberiyle; New York Times gazetesi New York'taki yapılaşmayı konu alan görsel haberiyle; Washington Post gazetesi yatırımcıların yaşılılardan ve yoksullardan zorla ele geçirdikleri evleri konu alan araştırma haberiyle veri gazeteciliği ödülü kazandılar.

2015 yılında veri görselleştirme dalında Wall Street Journal gazetesi "20. yüzyılda bulaşıcı hastalıklarla mücadele: aşıların etkisi" haberiyle; Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu Swiss Leaks ve Lüksemburg Leaks haberleriyle; BBC, hangi spor dalına uygunsunuz haberiyle veri gazeteciliği ödülü kazandılar.

2016 yılında BuzzFeed, gökyüzündeki casuslar haberiyle; Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu Panama Belgeleri haberiyle; La Nacion gazetesi, "değişim için açık veri gazeteciliği" projesiyle veri gazeteciliği ödülü kazandılar.

2017 yılında Wall Street Journal, popüler Broadway müzikali Hamilton'un neden bu kadar popüler olduğunu görsel grafiklerle açıkladığı haberiyle; Kanada gazetesi Globe and Mail, cinsel saldırı iddialarında polisin tavrını ele aldığı haberiyle veri gazeteciliği ödülünü kazandılar.

Ödül alan tüm haberlere değinmedim. Konuya ilgi duyanlar şu sayfayı ziyaret edebilirler.  

Türkiye'de veri gazeteciliği

Veri gazeteciliği Türkiye'de henüz yeterince ciddiye alınan bir gazetecilik pratiği değil. Geleneksel medya içinde veri gazeteciliğine ilgi duyan şimdilik yok. Bu konuda bazı çabalar da yok değil. Bu çabalardan kısaca söz etmek istiyorum. Veri gazeteciliğini Türkiye'de tanıtmaya çabalayan Dağ Medya, gerçekleştirdiği bazı projelerle verilerin nasıl görselleştirilebileceği konusunda bilgiler veriyor. Dağ Medyanın ilk projesi 2015 yılına ait. Türkiye'de 2011-2015 yılları arasındaki işçi ölümlerine ilişkin verileri Türkiye haritası üzerinde görselleştiren Dağ Medya'nın ilgili haritası üzerinde gezerek bu yıllarda hangi şehirde kaç işçinin iş kazalarında öldüğü görülebiliyor. Harita biraz daha geliştirilip örneğin sektör bazında ölümleri de gösterse daha iyi bir bilgi kaynağı haline gelebilir. Projenin eksik yanı, verileri bir habere dönüştürmemesi. 

Dağ Medya'nın bir başka projesi, Türkiye'deki İmam Hatip Liselerinin durumuyla ilgili. 2006-2015 yılları arasındaki Milli Eğitim Bakanlığı eğitim istatistiklerinden yararlanarak, İmam Hatip Liseleri sayılarındaki artış, öğrenci sayıları, öğrencilerin cinsiyeti, öğretmen sayıları, derslik sayıları gibi konularda etkileşimli grafikler hazırlanmış. Proje, Türkiye'deki lise eğitiminin durumunu göstermesi açısından önemli, ancak her yıl güncellenmesi gerekiyor.

Gazeteci Ceyda Ulukaya, Bianet tarafından sürekli güncellenen Erkek Şiddeti Çetelesi'ndeki verileri kullanarak 2010 yılından günümüze kadar olan kadın cinayetlerini haritalandırmış. Etkileşimli haritada öldürülen kadınlara ilişkin bilgiler de yer alıyor. Türkiye'de kadın cinayetlerine dikkat çekmek için oldukça işlevsel bir çalışma olduğunu söyleyebilirim.   

Türkiye'de veri gazeteciliği için en önemli sorunlardan biri, açık kaynakların sınırlı oluşu. Resmi kurumlar, kamusal nitelik taşıyan verileri paylaşmaya pek yanaşmıyorlar. Zaten bu nedenle Türkiye gibi saydamlığı politika haline getirmemiş ülkelerde veri gazeteciliği gelişmemiş durumda. Örneğin, 2012 yılından beri verilen veri gazeteciliği ödülleri için ABD'den 507, Britanya'dan 266, Almanya'dan 106, Fransa'dan 86, Avustralya'dan 70 başvuru yapılmış. Türkiye'den ise sadece 7 başvuru yapılmış, başvurulardan 1'i de Türkiye'de yaşayan Mısırlı bir gazeteci tarafından Mısır siyasetine ilişkin bir projeyle yapılmış.    

 Veri gazeteciliği, her tür bilginin giderek dijitalleştiği günümüzde klasik yöntemlerle başedilemeyecek büyüklükteki verileri anlaşılır hale getirmede önemli bir gazetecilik pratiği. Yazıyı sonlandırırken bir örnek vereyim. Türk medyasında işsizlik haberleri genellikle Türkiye İstatistik Kurumu'nun hazırladığı basın bültenine dayanılarak veriliyor. Gazeteler de bültendeki genel verilerden hareketle son derece yetersiz ve basit haberler yapıyorlar. Peki veri gazeteciliği yöntemi kullanılarak bu haberler yapılsa nasıl olurdu? Örneğin, işsizlik oranlarının illere, cinsiyete, eğitim durumuna göre, hatta mesleklere göre dağılımını haritalandırmak mümkün değil mi? TÜİK'in elinde veriler olduğuna göre, bu verileri alıp daha ayrıntılı, görselleştirilmiş, haritalandırılmış haberler de yapmak mümkün. Yeter ki bu yönde çaba gösterilsin. Üstelik bu tür haberler okurun da daha çok ilgisini çekecektir.   

Veri gazeteciliği nasıl yapılır diyecek olanlara da şu İngilizce kaynağı öneririm. Kitabın Türkçe'ye çevrileceği de duyurulmuştu, ancak çevirinin tamamlanıp tamamlanmadığını bilemiyorum.















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Chat GPT ile yapay zekânın gazetecilikte kullanımını konuştuk

Chat GPT seninle yapay zek â nın gazetecilikte kullanımına ilişkin bir röportaj yapabilir miyiz? Tabii ki! Yapay zek â nın gazetecilikteki...